Geçen haftaki yazımı “Irkçı ırkı, milliyetçi milleti esas alır. Milliyetçi, milletini hiç bir milletten aşağı görmez, milletiyle öğünür, gururludur; ırkçı, ırkını başka ırklardan üstün ve onları aşağı görür, ırkıyla böbürlenir, kibirlidir. Milliyetçinin üslûbu bütünleştirici, tutumu barışçı, metodu yapıcıdır; ırkçının üslûbu bölücü ve itici, tutumu kavgacı ve saldırgan, metodu yıkıcıdır” diyerek bitirmiştim. Devam edeyim: Siz, tarihte ırkçı denince akla gelen birinin, meselâ Hitler’in “Siz ne kadar Yahudi (Zenci, Çingene, Türk vb de olabilir) iseniz ben de o kadar Yahudi’yim; ben ne kadar Alman isem siz de o kadar Almansınız” diyebileceğini düşünebilir misiniz? (Nitekim Hitler, insanları Germen soyundan veya Alman milletinden olup olmamakla değil, Ârî ırktan olup olmamakla över veya yerer.) Bunu ona bir kere söyletmek mümkün olur muydu? Bir kere söylese, bu eften püften, ilmî hiç bir yanı olmayan, biyolojik tanım, ırkçılık, kâğıttan kule gibi çökmez miydi? Çünkü Hitler ırkçı idi. Bunu bazıları Türk ırkından olmadıklarını, bu yüzden (başka fark bulamıyorlar) Türk milletinden olamayacaklarını iddia eden (yani apaçık ve ilmî terimle ırkçı) Kürtler için ömrü boyunca tekrarlayan Alparslan Türkeş ise milliyetçidir.
Tarih boyunca ırkçılar baş düşman olarak milliyetçileri görmüşler, ilk fırsatta, tek ve çok becerikli oldukları konuya, yani yok etme işine öncelikle milliyetçilerden başlamışlardır.
Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz” diyen, milliyetçiliğin “Türk ! Öğün, çalış. Güven” (Kelime sırası ve noktalamaya dikkat !) vecizesinde belki en özlü tanımını yapan Atatürk diyor ki: “Gerçi bize milliyetçi derler. Fakat biz öyle milliyetçileriz ki, bizimle iş birliği eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların milliyet gereklerinin hepsini tanırız. Bizim milliyetçiliğimiz her halde bencil ve kibirli bir milliyetçilik değildir. İslâm olduğumuz için, İslâmiyet bakış açısından bizim ümmetçiliğimiz de vardır ki, milliyetçiliğin çizmiş olduğu sınırlı daireyi sonsuz bir alana aktarır”.
Irkçılık ABD’nde ve Güney Afrika Cumhuriyetinde yakın tarihlere kadar resmen uygulanan renge göre ayrımcılık, Almanya’da Hitler’den önce başlayıp, onunla resmiyet kazanan ama ondan sonra da devam edegelen soya göre ayrımcılık (ama hep ayrımcılık) olarak görülmektedir. Yakın tarihlere kadar Japonya ırk ve milletin aynı şey olduğu modern tek ülke idi. Şimdi ise (o da şimdilik) ırk ile milletin aynı anlama geldiği toplumlar, sadece ilkel Afrika, Avustralya ve Amerika kabile topluluklarıdır. Eğer bir Türk ırkçısı varsa, bilsin ki bilim onu da çok kötü şaşırtabilir; çünkü çağın, elektronikten sonra en hızlı ilerleyen bilimi olan “genetik”, “y” kromozomlarında saklı olan soyu tespit edebiliyor.
Büyük Türkçü Ahmet Vefik Paşa’nın, Bursa’da valiliği sırasındaki, tanıştığı yöneticilerden kimi Ermeni, kimi Rum, kimi Çerkez, kimi Arnavut olmakla öğünür, kimi “Elhamdülillâh Arap’ım” diye böbürlenirken, ısrar üzerine, utana sıkıla “Şey, Paşa’m ben Türk’üm” diyerek ezilen karşısında oturup hüngür hüngür ağlaması olayını anlatan (kendini bir açıdan ırkçı zanneden) bir arkadaşımızın, bu büyük Türk ve Türkçünün, Romanya Rum’u ana babadan doğduğunu duyunca, çok üzüldüğünü hatırlıyoruz. Türk milliyetçiliği tarihinde, Politika Bilimi anlamında ırkçılık yapan hiç bir milliyetçiye rastlamak mümkün değildir; üstelik bu anlamda ırkçılık dinen de büyük günahlardandır, töremizde de yoktur.
Ferdin geçmişine ömür, ailenin geçmişine soy, milletin geçmişine tarih denir. Ömür, soy ve tarih arasında nasıl bir ilişki varsa (veya yoksa) fert, aile ve millet arasında da öyle bir ilişki vardır (veya yoktur). Türkçülükle pek alâkaları olmayan milliyetçilerimizden Yahya Kemal ve Mehmet Akif “ırk” kelimesini terim olarak değil, “soy” anlamında kelime olarak sık sık kullanırken, Türkçülüğün kurucusu Ziya Gökalp, hayata geçireni Atatürk ve sokulduğu komadan çıkarıp dirilteni Alparslan Türkeş hemen hemen hiç kullanmazlar. Atsız Hoca da “Cengiz Han Türk soyundan Moğol, Timur Moğol soyundan Türk’tür” derken bunu ifade eder; ırkın atlarda arandığını insanda söz konusu olmadığını tekrarlar.