Günümüzde durum farklı ama bazı değişik uygulamalar ve teşvikler ile tarım ve hayvancılık politikaları geliştirilip gıda ithalatımız sıfıra indirilebilir mi?Deniz dolgusu yapılarak elde ettiği topraklardan tarım ürünleri ihraç eden bir Hollanda örneği de önümüzde dururken biz güzelim arazilerimizi yeterince neden değerlendiremiyoruz?
Osmanlı Devletinde Çift Bozan Vergisi,toprağını işlemeyi bırakan çiftçilerden bir nevi tazminat olarak Tımarlı Sipahi tarafından alınırdı.Bu vergi Müslüman olan olmayan herkesten alınırdı.Birinci,ikinci,üçüncü kontrollerde tarlasını ekmediği belirlenen çiftçiler bu vergiyi ödemek zorundaydı.Dördüncü kontrolde çiftçi tarlasını gene ekmemişse bu sefer vergi alınmaz doğrudan toprağı elinden alınırdı.Amaç,halkın gıda maddesi sıkıntısı yaşamamasıydı.
Osmanlı Devletinin değişik dönemlerinde şehirlere göçü yasaklayan ÇİFT BOZAN KANUNU çıkarılmıştı.
Tarımla uğraşan köylü ve kasabalı,bol ürün alınan yıllarda bolluğu,kurak yıllarda da kıtlık gerekçe göstererek büyük şehirlere göçerlerdi.Kaynaklarda EV GÖÇÜ olarak adlandırılan bu duruma zaman zaman kanunlarla engel olunmak istenmiştir.
Ev Göçü yapanlar,köydeki,kasabadaki çiftinden,çubuğundan olurken,göçtüğü şehirdeki düzeni de sıkıntıya sokardı.Boş gezenlerin çoğaldığı ortamda ev,giyecek,yiyecek kıtlığı başlar bir sefalet ortamı ortaya çıkardı.Devlet bu durumu önlemek için Çift Bozan Vergisi koymak zorunda kalmıştı.
Çift bozanlardan yılda 300 akçe,yarım çift bozandan da 75 akçe vergi alınırdı.Bu vergiler arazinin verimliliğine göre değişirdi.
Ev Göçü yapanlar bir yıllık bir ikametten sonra şehrin yerli halkından sayılabilirdi.
Günümüzde köyler adeta boşaldı.Bu boşalma sonucu pek çok gıda maddelerini dışarıdan almak zorunda kaldık.Ayrıca şehirlere adeta akın akın gelen bu insanlarımız işsizlik oranımızın da artmasına sebep oldu.Günümüzde böyle bir kanuna gerek kalmadan yapılan düzenlemeler ile atıl haldeki arazilerimizi değerlendirsek iyi olmazmı? diye düşünüyorum.