8 Şubat 1919 günü İstanbul'daki Fransız işgal komutanı Franchet d'Esperey,beyaz atına binerek adeta bir Fatih edası takınmıştı.Şehirdeki Rum ve Ermeniler ise onu törenle karşılamışlardı.İstanbul zaten işgal altındaydı.Bu gösterişli davranış ve tören Türk'e hakaretti.Yüzlerce yıldır içimizde hoş görüyle bakıp değer verdiğimiz bu insanların ikiyüzlülüklerine Süleyman Nazif çok içerlemişti.
İstanbul'da o gün yas havası esti.Yapılan bu terbiyesizlik kadar buna bir cevap verilememesi de vicdanları sızlatıyordu.
Daha önceden valilik gibi görevlerde bulunan fakat yazı ve şiirleriyle milletçe tanınan Süleyman Nazif,bu yas havasını ertesi gün yayınladığı KARA BİR GÜN yazısıyla dağıttı.Oysa İstanbul basını işgalcilerin sansürü altındaydı.HADİSAT GAZETESİ bir yolunu bulup bu yazıyı sansürün gözünden kaçırarak gizlice basmayı başardı.
Süleyman Nazif,yumuşak karakterli Servet-i Fünun topluluğu içinde anılsa da doğru bildiğini her fırsat ve ortamda söyleyebilen,milli konularda çok hassas davranan,milliyetçi ve vatansever yazılara imza atmaktan çekinmeyen ve bu konularda her türlü tehlikeyi göze alan biriydi.
Yazısında anlatmak istedikleri özet olarak şöyleydi:Fransız generalinin fatih edasıyla davranması,içimizdeki Rum ve Ermenilerin kötü günümüzde düşmanımızı törenle karşılamalarının içimizde sonsuza kadar kanayacak bir yara açtığını,1871 yılında Alman ordularının Paris'e girdiklerinde bizim kadar hakarete uğramadıklarını,ayrıca Fransa'da yaşayan Fransızlarla birlikte Fransız namını taşıyan Cezayirli Müslümanlar ile Fransız Yahudileri de işgalci Almanları törenle karşılamamış aynı acı ve üzüntüyü yaşamışlardı.
Bu yazı,milli ruhu canlandırdı.Fransız general çılgına dönerek Nazif'in bulunmasını ve derhal yok edilmesini emretti.Nazif bir kaç ay kaçak yaşadı.Daha sonra İngilizlerin eline düştü.O zamanlar İngiliz ve Fransız çekişmesiyle kurşuna dizilmedi ama Malta adasına sürgüne gönderilmekten de kurtulamadı.
Ruhu şad,mekanı cennet olsun.