Osmanlı Devletinde askerlik ve bedelli askerlik:
Osmanlı'nın ilk zamanlarında Ordu "GAZİ" adı verilen askerlerden oluşmaktaydı. Ancak bu askerlerin Osmanlı beyleri ve komutanları yerine şeyh ve dervişlere bağlı olması ciddi bir güvensizlik yaratmıştı. Bu sebeple 1.Murat (1359-1389) merkezde Kapıkulu Askerleri, eyaletlerde ise Tımarlı Sipahi adıyla yeni bir askeri sistem kurmuştu.
1839'da Tanzimat Fermanı ile askerlik hizmetinin halkın vatan borcu olduğu ve her şehirden uygun bir usul ile ve sırayla alınması esası getirilmiştir. Böylelikle Avrupa'dan 121 yıl sonra mecburi askerlik sistemine geçilmiştir.
1843'de Tensikat-ı Celile-i Askeriye kanunuyla beş yılı muvazzaf, yedi yılı rediflik olmak üzere 12 yıllık mecburi askerlik süresi getirilmiştir.
Askere almada çıkan aksaklıklar sebebiyle 1846'da KANUNNAME-İ ASKERİYE VE BEDELLİ ISLAHAT FERMANI ile asker ihtiyacını karşılamak üzere KUR'A KANUNNAMESİ olarak bilinen KURA DÜZENİ getirilmiştir. Mecburi askerliğe seçilenler kura ile belirlenmeye başlanmıştır.
Ancak mecburi askerlikten ;
1-Anadolu'da yaşasa dahi İstanbul'da doğanlar,
2-Padişah hizmetinde 14 yıldan fazla çalışanlar,
3-Mekke ve Medine Halkı,
4-Irak,Arabistan halkı,
5-Müslüman olmasına rağmen Arnavutluk ve Bosna-Hersek halkı,
6-Müftüler,hakimler,imam,hatip,müezzin,şeyh ve çocukları, medrese öğrencileri, üst düzey bürokrasisi,
7-Ailesine bakacak kimsesi olmayanlar,
8-Dul kadınların tek çocukları gibi bazı zümreler askerlikten muaf tutulmuşlardır.
Başlangıçta sadece Müslüman Türklere mecburi olan askerlikte bedelli anlayışı, bugünkü tanımına da uygun olarak işte bu kura sistemi ile hayatımıza girmiştir .Kurada adı çıkan kişinin kendi yerine BEDEL-İ ŞAHSİ adıyla bir başkasını askere göndermesi mümkün olduğu gibi,50 altın BEDEL-İ NAKDİ ödemek suretiyle askerlik vazifesini bedeli karşılığı yerine getirmesi de mümkün kılınmıştır.
1855 tarihli bir kanunname ile vatandaşlık hukuku gereği gayrimüslimlerden CİZYE vergisinin kaldırıldığı, gayrimüslimlerin de Müslümanlar gibi askerlikle mükellef tutulacağı açıklanmıştır. Ancak Hristiyan halk askerlik yapmaya pek niyetli olmadığı için BEDEL-İ NAKDİ ödeyerek fiilen askerlik yapmama yolunu tercih etmiştir.
31 Mart Vakası'ndan sonra 1909'da yapılan Askere Alma Düzenlemesi ile askerlikten muaf tutulan kesimler de askere alınma kurasına dahil edildiler. Ancak bedelli devam etmiştir.
1. Dünya Savaşı'nın ayak sesleri duyulunca 12 Mayıs 1914 'de Mükellefiyet-i Askeriye Kanun-ı Muvakkati adıyla geçici askere alma kanunu çıkarıldı. Bu kanunla BEDELLİ kaldırıldı ve herkes için mecburi askerlik getirildi.
Kanunun 1. maddesine göre "OSMANLI HANEDANININ ÜYELERİ DIŞINDA KALAN TÜM TEBA İÇİN ASKERLİK HİZMETİ ZORUNLU KILINMIŞTIR."18-45 yaş arasındaki her erkek askerlik yapmakla yükümlüydü.
Bu uygulama çok sayıda asker kaçağına sebep olmuş ve 1. Dünya Savaşı içinde yakalanan asker kaçaklarının muhakemesiz infaz edilmesi konusunda ferman dahi çıkarılmıştır.
Cumhuriyet döneminde 1927'de kabul edilen askerlik kanunu yapılan bazı değişikliklerle günümüze kadar sorunsuz ve bedelsiz uygulanmıştır.
21. Yüzyıl Enstütüsü -Amiral Ergun Mengi makalesinden.