Tarihi olaylara ideolojik yaklaşmak bizi her zaman yanılgıya düşürür.Tarih,bir milletler mücadelesidir.Her millet kendi menfaatleri doğrultusunda hareket etmektedir.Rejimleri değişse de Rusların Türkiye ve Boğazlarımız üzerinden SICAK DENİZLERE YANİ AKDENİZ'E AÇILMA İSTEKLERİ HİÇ BİTMEMİŞTİR.Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur.Bu durum geçmişte böyleydi, bugün de hala böyle olduğunu üzülerek görmekteyiz.
Kurtuluş savaşı yıllarımızda Mustafa Kemal emperyalizm ve sömürgeciliğe karşı olduklarını söyleyen Sovyetler Birliği ile,kendisi de emperyalizme karşı savaştığı için dostane ilişkiler içinde olmuştu.Çünkü Rusya'da yeni kurulan rejime düşman olan Batılı devletler Türkiye'yi de yok etmeye çalışıyorlardı.Türkiye'de Kurtuluş Savaşımız başarılamazsa,Rusya güneyden Batılı devletler tarafından kuşatılacaktı.
Son derece yokluklar içinde süren Milli Mücadelemiz sırasında Mustafa Kemal Sovyetler Birliğinden bir miktar yardım isteğinde bulunmuştu.Fakat bu ilişki,Sovyetler Birliğinin Ermenistan için bizden toprak istemesi üzerine kesilmişti.
Bu olaydan sonra Sovyetler Birliği,Mustafa Kemal ile yeniden temasa geçmiş,komünizmi kabul etmesi halinde her türlü yardıma hazır olacaklarını belirtmişlerdi.Onlar Türkiye'nin bu rejimi kabul etmesiyle diğer İslam Ülkelerinin de kabul edeceğini düşünüyorlardı.Mustafa Kemal bu rejimi benimsemediği için onların bu teklifini şu sözlerle reddetmişti; MİLLİ MÜCADELEYİ YAPARKEN BEN MİLLETİME,KURULACAK YENİ DEVLETİN HAKİMİYET KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR DEMİŞ YANİ DEMOKRASİ REJİMİNİ KURACAĞIMI SÖYLEMİŞTİM.
Bu sözlerden sonra Mustafa Kemal,birbirlerinin içişlerine karışmamak şartıyla Sovyetler Birliği ile ilişkilerini dostane bir şekilde sürdürmeye çalışmıştır.Fakat Sovyetler Birliği yeni rejimlerini Türkiye'ye sokmak için her türlü yolu denemeye devam etmişlerdir.
Yeni Sovyet rejimine rağmen Türkistanlı kardeşlerimiz Kurtuluş savaşında bizlere maddi ve manevi katkılarda bulunmuşlardır.Buhara Hanlığı bu konuda öncülük etmiştir.Halk arasında yardımlar toplandıysa da asıl yardım Buhara Hanlığının hazinesinden gelmiştir.Buhara bugün Özbekistan Cumhuriyeti sınırları içindedir ve Özbekistan altın kaynakları yönünden çok zengindir.
Buhara Hükümeti tarafından Mustafa Kemal'e teslim edilmek üzere gönderilen yardım miktarı 100 milyon altındır.Bu altınların 18 milyon 326 bin 800 altın rublelik kısmı üç yıla yayılarak Türkiye'ye teslim edilmiştir.Gönderilmesi gereken 81 milyon 673 bin 200 altın ruble tutarındaki Özbek altını Lenin Hükümeti tarafından gasp edilmiştir.
Buhara Halk Cumhuriyetinden bir heyet 17 Ocak 1921 tarihinde temaslarda bulunmak üzere Ankara'ya geldiklerinde de yanlarında üç adet altın işlemeli kılıç ile Timur'a ait bir Kuran-ı Kerim'i Mustafa Kemal'e armağan etmişlerdir.
Sakarya zaferimizi tebrik amacıyla gönderilen bu hediyeler karşısında Mustafa Kemal çok duygulanmış ve bu duygularını Meclis kürsüsünde dile getirmiştir.Bu konuşmasının sonunda;
Kuran-ı Kerim Türk Milletine,
Kılıçlardan biri Mustafa Kemal'e,
2.Kılıç Batı Cephesi komutanı İsmet Paşa'ya,
3. Kılıç ise İzmir'e 9 Eylül'de Hükümet Konağına Türk Bayrağını çeken Yüzbaşı Şerafettin Bey'e verilmiştir.