Bugün öncelikle millî marşımız, Mehmet Akif Ersoy’un muhteşem şiiri “İstiklâl Marşı”nın o kan ve barut kokulu Ankara günlerinde TBMM tarafından kabulünün 100. yıl dönümü; Allah bu millete bir daha istiklâl marşı yazdırtmasın !
Bu konuya yıl boyu zaman zaman döneceğim. Ayrıca bugün, Marksist bir kanlı askerî darbe hazırlayıp başta ülkücüler, bütün milliyetçilere kefen biçen, ABD karşıtlığı gibi gösterip Sovyet iş birlikçiliği yapan solcu pabucumun demokratlarının, kazdıkları kuyuya kendilerinin düşüp kırıldıkları 12 Mart 1971 Muhtırasının da 50. yıl dönümü; herkese ders olsun !
12 Mart 1971’de Demirel liderliğindeki AP tek başına iktidarı, ordunun müdahalesiyle karşılaşmıştı. Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Güler, Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur, Deniz Kuvvetleri Komutanı Celâl Eyicioğlu, Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanına bir muhtıra vererek, hükümetin istifasını ve yeni bir hükümet kurulmasını istemiş, Demirel istifa etmişti. Muhtıranın gerekçesi olarak ekonominin bozulması, öğrenci olayları, grevler sonucu üretimin düşmesi, Alevîler ile Sünnîler arasında çatışmaları vb sebep gösterilmişti.
Sözde demokrat solcular, 27 Mayıstan sonra bu darbeyi de desteklemişlerdi. Aslında 3 gün öncesi, 9 Martta solcu subaylar darbe plânlamış, uygulamaya koymuşlar, ama başaramamışlardı; 12 Martta öğle bülteninde duyurulan muhtırayı, sol darbenin 3 gün gecikmeyle başlaması sanmışlardı. Muhtırayı ilk alkışlayan TİP lideri Moskovalı Behice Boran’dı. DİSK de muhtıraya destek verdiğini, solcu liderlerden Mucip Ataklı ise askerin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek “hukukî bir ihtilâl” yaptığını açıkladı. Sol Kemalist dernekler ortak bildiri yayınlayarak muhtıraya destek verdiklerini ilân ettiler.
Ama solcuların beklentilerinin yanlış olduğu hemen ortaya çıktı; büyük kısmı 12 Marttaki muhtırayı, kendi cuntalarının verdiğini sanarak, zafer naraları atmış, soluğu Ziverbey’de alınca gerçekle yüz yüze gelmişti.