Kılıçdaroğlu'nun dünkü açıklamalarından bazı satır başlıkları şöyle:
Türkiye'ye yeni bir yol haritası çiziyoruz. Yargı tamamen bağımsız olacak. Erdoğan'ın avukatları yargının üzerine adeta çullanmışlar. Yargı bağımsız olacak, yürütme organı gerçek anlamda bağımsız olacak.
Olay Erdoğan olayı değil, olay Türkiye olayı. Biz Türkiye'yi içinde bulunduğu çıkmazın içinden çıkarmayı istiyoruz. Erdoğan bir kişi, bugün var yarın yok; ama Türkiye Cumhuriyeti devleti bakîdir.
Biz Türkiye Cumhuriyeti devletinin güçlenmesini, bölgesinde güçlenmesini, dünyada güçlenmesini, üretim zincirlerini büyütmesini, katma değeri yüksek ürün üretmesini, bütün bunları demokrasi içinde yapmasını, düşünce özgürlüğünün olmasını, din ve vicdan özgürlüğünün olmasını, adaletin olmasını, yargının bağımsız olmasını, medyanın özgür olmasını, insanların haksız yere hapishanelerde tutulmamasını; biz bunları istiyoruz. Ama Cumhur İttifakının bunlardan haberi bile yok; çünkü onlar bunların hiç birisini yapmıyor.
Partili cumhurbaşkanı olmaz, cumhurbaşkanının tarafsız olması lâzım. Yemin ederken ne diyor, "Tarafsız olacağıma dair namusum ve şerefim üzerine and içerim". Namus ve şeref kavramı önemli mi, önemli. Bu topraklar için önemli mi, önemli. İnsan ve kâinat için önemli midir namus ve şeref, önemlidir. Nasıl olur da siz namusunuz ve şerefiniz üzerine yemin edeceksiniz, sonra tarafsız olmayacaksınız.
AKP'ye oy veren kardeşlerime seslenmek isterim. Namus ve şeref kavramının sizin için ne kadar önemli olduğunu biliyorum. O zaman siz tarafsız davranmayan, objektif davranmayan, garibanın hakkını hukukunu korumayan, alın terinin değerini korumayan insanı cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtmayacaksınız. Oturtursanız, sizin de sorumluluğunuz var. Oturtursanız sizin de vicdanınız kanar. Vicdanınızın sesini dinleyerek sandığa gidin.
28 Şubat döneminde fişlendim. Dava açtım, karşımda Erdoğan'ın avukatları vardı.
İntikam duygusuyla devlet yönetilmez, bilgiyle birikimle yönetilir. Akıl akıldan üstündür. Beni eleştiren insanın hangi gerekçeyle eleştirdiğini bilmem lâzım. Medya özgürlüğü de oradan kaynaklanıyor. Medya haberi yapar ve yanlışımızı görürüz. Haber yanlışsa tekzip göndeririz. Ama siz doğru haber yazanı cezalandırıyorsunuz.
İnsanları düşünceleri, inançları, kimlikleri, yaşam tarzları dolayısıyla suçlayamazsınız. Eğer suçlarsanız o ülkede demokrasi yoktur. Bir insanın kimliği şerefidir.
Kavga Türkiye'yi nereye getirdi? Yönetilmeyen bir Türkiye gerçeği var. Yönetilmesi için akıl, istişare olması lâzım. Birisinin 'şurada bir eksiklik var, yanlışlık var' demesi lâzım. Bunu diyecek bir makam yok şu anda.
Herkesin görüşü farklı olabilir, biz buna saygı göstereceğiz. Herkesin kimliği farklı olabilir. Bunlar bizim kavga sebebimiz değil, zenginliğimiz. Biz zenginliğimizi kavga nedeni yapıyoruz, siyaset yapıyoruz. Buradan da Türkiye'yi arındıracağız.
İnsan onuru denen bir kavram var. İnsan onurunu koruyacaksınız. Yoksulluk kader değildir. Bir ülkede bir insan fakirse, onun sorumlusu devleti yönetenlerdir. Çocuklar yatağa aç giriyorsa, çocuğun kabahati kusuru yoktur. Dolayısıyla biz bu tabloya da son vermek istiyoruz.
"Aile Destekleri Sigortasını" getireceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunun sözünü verdik. Geliri asgarî ücretin altında olan veya hiç geliri olmayan her aileye asgarî gelir güvencesi verilecek. Bankaya yatacak, kadının banka hesabına yatacak; kadın gidecek memur gibi, işçi gibi, emekli gibi hakkını alacak, çoluk çocuğun rızkını sağlayacak."