"Kalp İMAN mahalli olduğu gibi beyin de İLİM mahallidir.
İlmi ve aklı devreye sokmayan Müslüman hiç kimseye bir şey anlatamaz.
Modernizm denilen şey ne kadar kendi batıl davasına hizmet ediyorsa, onun karşısına basın-yayın yoluyla çıkmak Müslüman dünyasının temel zafiyetidir. Çünkü organize olamamaktadır. Otokratik sistemlerin yaşamasında halk hizmetçidir.
Batıl davalar en güzel şekilde takdim edilirken, hak dava aynı şekilde takdim edilemezse, mesuliyetin büyüklüğü açıktır.
Bundan doğacak felaket hem dünyada hem de ahirette kendini hissettirir."Müslüman coğrafyasının ana sorunu otokritik sistemlerinde saklıdır
Libya, Irak, Suriye örnekleri... Milyonlarca insanın katledildiği otokritik sistemlerin hükümranlıklarını devam ettirme arzusunun bir sonucu değil miydi?
*
Kurduğu bir Site Devletinin Başkanı olarak Hz. Peygamberin hayat anlayışında ve uygulamalarından hareketle formüle ettiği İdari Sistem;
‘’Şura/istişare/meşveret (ortak akıl)– liyakat( ihtisas)/ işin ehline verilmesi– Adalet’’ kavramlarından mürekkep bir formül. Bu formülde geçen terimlerin altını Kur’an’ın dünyevi ayağıyla dolduran rejimlerin oluşturduğu toplum hayatı insanını mutlu edecektir, kurduğu devletini güçlü yapacaktır.
Bu, Kur’an’ın muhatabı insana Kur’an’ın yüklediği sorumluluktur. Din’in anlamlarından başlıca biri de adalet kavramıdır. Bu anlamda ‘’devletin dini vardır ve bu dinin diğer anlamı adalettir, tasarruflarda hesap verebilirliktir, kamuya verilen hizmet adına denetime açık olmaktır.’’
*
Hz. Peygamberin Devlet Başkanı olarak formüle ettiği idare sistemini günümüze uyarladığımızda yönetimde karşılaştığımız formül;
‘’Hukukun üstünlüğüne dayanan Laik, Demokratik Parlamenter Sistem’’dir. Birbirini tamamlayan ‘’Yasama-Yargı-Yürütme’’ergleridir.’’
Bu sistemi hangi İslam ülkelerinde görebiliyoruz? Eksiğiyle görebildiğimiz Türkiye var.
Hıristiyan dinine mensup Batı Avrupa Ülkelerine bakın; Hz. Peygamberin idarede uyguladığı anılan formülü en ileriye taşımış olduklarını görüyoruz bir medeniyet projesi donanımıyla.
Ve insan onurunu önceleyen rejim arayışlarında insan hemcinsiyle savaşarak, ağır bedeller ödeyerek olduğu kadarıyla hürriyetini elde edebilmiş, adına ortak aklı önceleyen ‘’Demokratik Parlamenter Sistem’’ dediği insani bir rejime kavuşabilmiştir
*.
Batı uygarlığından çarpıcı bir araştırmayla dersimizi alalım:
2010’ da George Washington Üniversitesinin Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde hazırlanan ve Global Economic Journal isimli dergisinde yayınlanan ‘’ Economic İslamicity İndex’’başlıklı makalede, ekonomik ilerleme, devlet yönetimi, insan ve politik haklar ve uluslar arası ilişkiler konularındaki uygulamalar dikkate alınarak, ülkelerin yönetim a anlayışları, İslam’ın temel ilkeleriyle mukayese edilmiş. Makaleye göre:
Kur’an’ın ortaya koyduğu değerlere uygun yaşayan ülkelerin başında İrlanda, Danimarka ve Lüksemburg geliyor. Türkiye71, Suudi Arabistan 91, İran 139, Pakistan 145. Sırada yer alıyor.
*
Makalede değerlendirilen 208 ülke arasında yönetim anlayışı Kur’an’a ve İslam’ı ideallere uygun olduğu belirtilen ilk otuz ülke içerisinde Müslüman bir ülke yer almıyor. Yani 208 ülkenin ilk otuzunun, Müslüman ülkelerden daha Müslüman’ca yaşadıkları ortaya çıkmış durumda.
Pek çok açıdan eleştirilebilir ama Batı Uygarlığı ortaya ne koydu diyebilmek için öncelikle kendimiz nerede duruyoruz sorusuna vereceğimiz yanıt çok önemli.
İslam ülkeleri olarak insanlığa ne verdik ve hangi evrensel projeyle dünyanın karşısına çıktık özeleştirisi bizi bir adım ileriye taşır.
Kur’an adıyla Müslüman’a sunulan dünyevi ve uhrevi İlahi Hayat kılavuzu hazinenin neresindeyiz sorusu içtenlikli yanıtını bekliyor.