Hiç bir işlevi olmayan, beşin dünyadan büyük olduğunun göstergesi olarak işlevini yürüten, güçlü ülkelerin hamisi ve mazlum ülkelerinin başının belası bir olan kuruluş olan Birleşmiş Milletler zaman zaman bazı kararlar alırlar. Bu kararlar mazlumların ve yöneticilerin lehine kararlar olursa oy birliği ile çıkar. Şayet değilse beş büyükten veto yiyerek geldiği gibi gerisin gerisi gider.
İşte bu kuruluşun, genel kurulu 10 Aralık 1948 yılında, otuz maddeden oluşan ve gerçekten işlerlik kazanmış olsa dünya insanlarına mutluluğu getirecek çok güzel konuları içeren İnsan Hakları Evrensel Bildirisini kabul eder. Tüm üye ülkeler ise 10 Aralıkla başlayan bu haftayı bir kısım etkinliklerle kutlarlar.
Kutlamalarda atılan nutuklara verilen beyanatlara bakıldığında dünya insanları adeta bir ana ve babanın evlatları gibi sarmaş dolaş, demokrasinin tüm nimetlerinden faydalanmış şekilde mutlu ve mesut bir şekilde yaşıyorlar. Dünya insanlarını tek rahatsız eden ise uzaylılar olup onunda bu beyannameyi kabul eden kuruluş tarafından tedbirleri alınarak yaptıkları çirkinlikler önlenmeye çalışmaya çalışılıyor.
Dünyamızda yaşanan açlık, yolsuzluk, sefalet demokratik hakların kullanılamaması, savaşlar, ölümler ve terör birer oyundan ibaret olup, halka bakın Birleşmiş Milletler böyle bir karar almasaydı olacaklar bunlardı diye sunulan gösterilerdir. Tabi ki de halk sizlerden Allah razı olsun neymişsiniz de biz kıymetinizi bilememişiz diye adeta saçlarını yoluyor.
Ey yönetenler bırakın artık bizi kandırmayı, bizler sizi sizden daha iyi tanıyoruz ancak çaresizliğimiz olsa gerek ki sizi böylesine pislikleri yapmakta yetersiz kalıyor. Bu gün bu yer kürede eğer insanlar açlıktan ölüyor ise bunun vebali sizin kuruluşunuz ve o ülkelerin yöneticilerinin omuzlarındadır. Birilerini daha çok yemesi için o insanlar oralarda açlığa terk ediliyor. hani karar almıştınız ne oldu o kararınıza?
Yine bazıları bir damla petrol için oluk oluk kan akıtırken, neden seyrederde durdurulması kararı alınmaya kalktığında veto edersiniz? bu tutumunuz bildiriye attığınız iddia ile çelişmiyor mu? Hem müttefikimiz diyecek hem de o ülkeleri kana boğup güçlenmelerini önleme adına terör örgütlerine destek vermeyi nasıl vicdanınıza sığdırabiliyorsunuz?
Demokrasi getireceğiz diye ülkeleri işgale kalkıp, yer altı ve üstü zenginliklerini sömürmek hangi insan hakkını içeriyor? İnsanların inançlarında hür olmalarını deklare etmenize rağmen İslam dünyasında göz yaşlarının pınarlarını kurutmak ne kadar inandırıcı? Ha şunu mu demeye çalışıyorsunuz benim ülkem insanları için gerekirse bütün dünyayı içinde insanlarıyla yakarım mı diyorsun.
Bizler buna da inanmıyoruz bunu yapanların şahsi çıkarları uğruna halklarını da yaktıkları, demokrasiyi onlara da çok görerek her şeyin kendiniz için olduğunu da izliyor ve görüyoruz. Demek ki kuruluşunuz sadece yaptıklarını kamufle etme adına oluşturulmuş göz boyamadan ibaret bir işlevi olan kuruluştur.
Dünya bir tarafa benim ülkeme gelindiğinde, bu otuz maddelik insan haklarından insanlarımız kaçından yararlanıyor diye bakıldığında karşımıza çıkan ise hiç birinden oluyor. Neden mi seçme ve seçilme hakkım var mı? Yok Birilerinin desteği ile ele geçirilen partide ölünceye kadar lider ve o liderin istediği kişileri seçmek insan hakkımı?
Yönetenler kaslarını doldururken insanların açlıktan intihara kalması hakça paylaşımın yerine birilerine çekilen peşkeşler mi demokrasi. Üç gün daha tepelerde yaşama adına onca şehit ve milyarlarca liraya mal olan terörle masaya oturmak mı insanlarımızın hakkı? Eleştirenlerin tutuklanarak görüş beyanının yasaklandığı, kimsesizlerin adalet kapısında süründüğü, Masum insanların sokak ortasında katledildiğine seyirci kalmak mı insan hakları?
Buda göstermektedir ki her alanda olduğu gibi güçlünün insan sayılıp güçsüzün insan sayılmadığı için haklarının dahi olamayacağı bir süreç yaşanmaktadır. Bunun giderilmesi için hiç bir işlerliği olmayan Birleşmiş milletlerin Kabul etti bildiride, anmalarda atılan nutuklarda göstermelik olmaktan başkaca bir şey değildir.
Denecek tek şey insanların koyun gibi güdülmekten çıkarak insan olduklarını düşünerek kararlar verip bu kendini çakal sanan ölü soyuculardan kurtulması gerekmektedir. Yoksa soyulmaya, dövülmeye öldürülmeye devam edilecektir.