Devlet memurları bildiğiniz gibi siyasi partiye üye olamazlar, siyasi parti yararına veya zararına davranışta bulunamazlar. Ağır yaptırımları vardır. Hatta memuriyetten atılmaya kadar gider. İşçilerde ise durum daha farklıdır. Onlar her türlü siyasi faaliyette serbesttir. Halbuki ikisi de kamu görevi yaparlar! Memur ve işçi arasındaki bu ayrım uygulamada var mıdır, gerçek hayatta durum nedir?
Bugüne kadar defalarca seçim dönemleri geçirdik. Değişik partilerin iktidarlarını gördük. Devlet memurları, hiç bugünkü kadar siyasetin içinde olmamışlardı. Konuyu açmak gerekirse, son 10 yıldır özellikle ekseri din adamlarının seçim dönemlerindeki hal, tavır, hareket, telkin, vaaz ve hutbelerini incelediğinizde ne demek istediğimi anlayacaksınız. Bu 10 yıl içerisinde iktidar partisi lehine sandıkta müşahitlik yapan memuru, imamı, öğretmeni de gördük, seçim dönemlerinde iktidar partisi ilçe başkanıyla basın toplantısı yapan ilçe müdürlerini; kömür, buzdolabı, makarna vs. dağıtan vali ve kaymakamları da gördük. Terör örgütünün uzantısı sözde siyasi partilerin programlarında teröristbaşı öcalan canisinin posteri önünde saygı duruşunda bulunan vatan haini adayı devlet memurlarını da bunlara dokunmayan dalkavukları da gördük. Peki o zaman iktidar yandaşına, vatan hainine zararı dokunmayan 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu ne işe yarar? Bu kanun, görevini kötüye kullanan soysuzların elinde ne işe yarar biliyor musunuz? İktidarlara, güce, baskıya boyun eğmeyen, doğrudan ayrılmayan, torpile, adam kayırmaya dur diyen devlet memurlarının burunlarını sürtmeye, onları sürmeye yarar! Yani sürgüne yarar!!!
Geçmişte olduğu gibi günümüzde de devlet memurlarının kafasının üzerinde sallanan bir kılıç gibidir bu sürgün uygulaması. Hatta siyasi gücü olan birçok küstah görmüşüzdür, istediği usulsüz iş yapılmayınca memura hitaben; “haritadan yer beğen” diyen! Sürgün’ün kelime anlamına baktığımızda “bir kimseyi zorunlu olarak, bulunduğu yerin dışında bir yerde çalışmaya, bulunmaya mecbur bırakma” gibi bir anlamı olsa da diğer bir anlamı da ağaçların, fidanların diplerinde çıkan filizlerdir, bitkilerin sürgün vermesi, çoğalma anlamı taşır. Ülkemizde de sürgüne uğrayan memleket sevdalısı birçok sanatçı, memur, öğretmen, yazar, ozan olmuştur. Bu sürgünlere baktığımızda, o kişiyi fikirlerini, düşüncelerini yok etmeye çalışan ahlaksızlara, şeref yoksunlarına karşı inadına sürgün verip fikrini zikrini yaymıştır bu onurlu insanlar. Sürgün ile ne küçülmüş ne de yok olmuşlardır. Aksine ölümsüzleşmişlerdir. Onları sürgün ile cezalandırdığını zanneden siyaset müptezelleri ise yok olup gitmişlerdir birer birer politikanın çarklarında…
Memleket sevdalısı için sürgün bir ödüldür aslında…Zamanın ahlaksızlığına, haysiyetsizliğine, hırsızlığına, yolsuzluğuna dur deyişinin bir ödülüdür sürgün! Sürgünü hak eden hiç kimsenin boyun eğdiği de görülmemiştir. Sürgün, sanki o kişinin şahsiyetinde çeliğe su verilmesi ve şahsiyetinin çeliklenmesidir hiç kırılmamacasına, eğilmemecesine.
Hazreti Peygamberin hicreti de bir sürgün değil midir özüne baktığımızda? Müşriklerin, münafıkların baskısından Mekke’den Medine’ye sürgüne mecbur kalan Hazreti Peygamberimiz ve İslam ordusu sürgünden geri döndüğünde Mekke’yi fethetmiştir!
Tarih geçmişten ders alarak geleceğe yön vermeyi sağlar. Bir Ozanımızın dediği gibi “kocaman koltuklarda küçük küçük adamlar” zannediyorlar mı ki bu devran dönmeyecek! Zannediyorlar mı ki Mekke yeniden fethedilmeyecek! Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi Türkiye uyanıyor artık ve bu uyanış 10 küsur yıllık uzun bir reklam arasından veya çetin kış şartlarından sonra toprağı çatlatarak başını kaldıran doğanın uyanışı gibidir İnşallah. Bu uyanışın karşısında durulamayacağını hepimiz gördük görüyoruz. Ve bu uyanış en çok kimleri korkutuyor biliyor musunuz? Yolsuzluk yapanları, rüşvet verenleri, hırsızlık yapanları, memleketi soyanları, memlekete hizmet adı altında ihalelerde usulsüzlük yapanları, memleketi parsel parsel satanları, pkkya taviz vererek vatana ihanet edenleri…Bu uyanış haysiyetsizleri korkuttuğu kadar, memleket sevdalılarını da sevindiriyor.
Önümüzdeki günler Türkiye’de önemli gelişmelere gebedir. Hep beraber göreceğiz. Sağlıcakla kalın…