Rusyanın Ukraynaya saldırması dünyayı değiştirdi

Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla Soğuk Savaş dönemi de sona erdi.

 Komünist Doğu Avrupa'da halklar diktatörlüklere karşı ayaklandı.  Berlin Duvarı yıkılmıştı.  Bölünmüş Avrupa yeniden birleşiyordu.

 Prag'da muhalif oyun yazarı Vaclav Havel ikinci katın balkonundan 400.000 kişiye seslendi.  Baş döndürücü bir hızla, çok heyecan verici bir andı. O akşam komünist rejim çöktü ve birkaç hafta sonra Havel yeni bir demokratik devletin başı oldu.

Putin'in Rus birliklerine Ukrayna'ya saldırma emri vermesiyle, bu dramatik popüler devrimlerden doğan dünya düzeni sona erdi.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz bunu bir dönüm noktası olan "zeitenwende" olarak nitelendirirken, İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss bunun bir "paradigma değişimi" olduğunu ve güvence döneminin sona erdiğini söyledi.

Putin bundan 20 yıl önce bağımsızlık ilan eden bölgeleri desteklemek bahanesiyle Gürcistan'a asker göndermişti.

Daha sonra sürgündeki Rusları öldürmek için İngiltere'ye sinir gazıyla donanmış ajanlar gönderdi.

2014 yılında Doğu Ukrayna'yı işgal etti ve Kırım'ı ilhak etti.

Bütün bunlara rağmen Almanya ve diğer birçok Avrupa Birliği (AB) ülkesi Rus doğalgazına bağımlı hale geldi.  Kırım'ın ilhakından bir yıl sonra, gaz arzını artırmak için yeni bir gaz boru hattı projesi olan Kuzey Akım-2 üzerinde anlaştılar.

Kuzey Akımı-2 gaz boru hattı, Lubmin (Almanya) yakınlarında.  Mart 2022

 John Major (1990) başbakan olduktan sonra, Londra Rus parası için güvenli bir liman haline geldi.  Rus oligarkları Londra'ya milyarlarca dolar yatırdılar, paralarını "akladılar", başkentteki en prestijli binaları satın aldılar, politikacılarla kişisel ilişkiler kurdular ve vakıflara para bağışladılar.  Birdenbire onları zenginleştiren büyük zenginliklerinin kaynağıyla ilgilenmiyordu.

Batı derin bir durgunluk içinde, iç bölünmeler ve ideolojik çatışmalarla zayıfladı.  Donald Trump'ın seçilmesi ve İngiltere'nin AB'den çıkışı ("Brexit") bunun kanıtıdır.  Polonya ve Macaristan'da sağcı otoriter hükümetlerin kurulmasını, liberal değerlerin ve kurumların parçalanmasının bir başka kanıtı olarak gördü.  ABD'nin Afganistan'dan utanç verici bir şekilde çekilmesini, zayıf bir gücün dünya sahnesinden çekilmesi olarak nitelendirdi.

  Putin, Rusya sınırlarında yaşananları yanlış yorumladı.  Eski Sovyet cumhuriyetleri olan Gürcistan (2003), Ukrayna (2004-2005) ve Kırgızistan'daki (2005) demokratik protestoların halkın iradesini ifade ettiğine inanmak istemedi.  Protestolar Moskova yanlısı, yozlaşmış ve popüler olmayan hükümetleri devirmeyi amaçladığından, Kremlin olayları yabancı istihbarat teşkilatlarının, özellikle de Amerikalılar ve İngilizlerin işi olarak gördü ve Batı emperyalizminin tarihsel olarak Rus topraklarına ilerlemek istediğini düşündü.

 Putin'in Rusya'sı, silahlı kuvvetleri hakkında bir yanılgıya sahip.  Putin'in "özel askeri operasyonun" birkaç gün içinde sona ereceğini düşündüğü artık açık.