Yalan, bir kimsenin gerçeğe aykırı olduğunu bile bile söylediği söz, kandırmak için söylenen asılsız söz anlamında kullanılan ahlakla ilgili bir terimdir. Hile ise bir kimseyi istenen yönde irade beyanında bulundurmak için yanlış bir kanaat uyandırarak veya mevcut bulunan hatalı fikrin devamını sağlayarak yanıltmayı ifade eder.
Yalan ve hile insanları bir birine düşürür, güven duygusunu yok eder, dostlukları yıkar. Yalancı ve hilekarlar, kendilerine güvenilmeyen, saygı duyulmayan ve sevilmeyen insanlar durumuna düşerler. Hz. Peygamber(a.s.a.), sattığı buğdayın ıslağını yığının altına gizleyen bir sahabeyi, "Bizi aldatan bizden değildir." (Buhari, iman,164) diye uyarmıştır. Bir başka hadiste de, "Yalan kötülüğe, kötülük cehenneme götürür. İnsan yalancılık yapa yapa, nihayet Allah katında yalancılardan yazılır." (Buhari, edep, 69; Müslim, Birr, 103/105) buyurulur.
Yalan ve hilekarlık, kötülük ve haksızlıkları, çirkinlik ve edepsizlikleri örtbas etmek için başvurulan çirkin bir yoldur. Her ikisi de dinimizin şiddetle yasak ettiği fenalıklardandır. Yalan ve hile sadece dinimizce yasaklanan fenalıklar olmayıp, insan haysiyet ve onuruyla bağdaşmadığı için toplum tarafından da hoş görülmeyen bir davranış türüdür. Yalancı ve hilekar insanı ailesi, komşuları ve toplum daima dışlamışlardır. Hiç bir zaman bunlara güven duyulmayarak, ne mal ne de can emanet edilmiştir. İnsanlar bu türlerden mümkün olduğunca uzak durmayı yeğlemişlerdir. Herkes bilir ki bunlarla olan arkadaşlık kar yerine zarardan başka bir şey değildir.
Yalancı ve hilekar olanlar, her zaman kaybeden olup, hiç bir zaman kazanamamışlardır. Böylelerin yaptıkları hepten zarar olduğu için, önce kendileri ve daha sonra başkalarına zarar vermişlerdir. Zararın neresinden dönersen kar diyenler ise böylelerini gördüğünde çareyi kaçmakta bulmuşlardır. Bunlar tıpkı çamur gibidir, yakınında bulunanların mutlaka kirlenmesine neden olurlar. Çoğu zaman ise bunların neden olduğu kirlilik, kirlettiklerinde ömür boyu leke olarak kalır. Bunun içindir ki dürüst insanlar bunlarla hiç bir zaman birlikte olmazlar, olanlar ise kendisi gibi yalancı ve hilekarlardır.
Bunların kirletmesinden kurtulmak kaçmakla da mümkün olmayıp, bilmeyenleri kirletmeye devam eder. Bu kirlilikten kurtulmanın yolları ise öncelikle bu türlerin olmaması için küçük yaştan itibaren yalan ve hilekarlığın doğru olmadığını öğretmekten geçer. Yalan ve hilekarlığın kötülükleri insanlara şimdiki yaşamı ve gelecekte ki yaşamı için nasıl bir kötülük olacağı örnekleriyle anlatılmalıdır. Eğitim sistemimizde bu tür kötülükler ve sonuçları yetişen neslimize çok iyi öğretilmelidir. Yoksa çocuk sahibi olup da daha sonrada sokağa salmanın bir anlamı yoktur. Bugün bir insanın yalancı ve hilekar olması için bir çok neden bulunmaktadır.
Bu nedenler çok iyi araştırılarak gelecekte yalan ve hilekar olarak yetişecekleri önleme adına bu kötü davranışın sebepleri ortadan kaldırılmalıdır. Gerek toplumumuzun geleceği, gerekse dinimizin emirleri için bu olayların kişiye vereceği zararlar çok iyi irdelenebilmelidir. Eğer siz insanlarınıza kısa zamanda nasıl zengin olunacağını, köşenin nasıl dönüleceğini, halkın kandırılma metotlarını ve devletin soyulma yöntemlerini dolaylıda olsa öğretirseniz veya davranışlarınızla örnek teşkil ederseniz milletin geleceğini karartır, gelecekte dürüst kişileri de bulamazsınız.
Gelin el ele verelim, yalan ve hilekarlığın nelere mal olduğunu her fırsatta vurgulayarak öğretmeye çalışalım. Konuyla ilgili yasalarımızda da gerekli caydırıcı değişikleri yaparak bu çirkinliğe tevessül edecekleri de caydıralım. Böylece topluma olan görevimizi yapmanın yanında masum insanların haklarının yenmesine de mani olmuş oluruz. Yoksa bugün başkalarını kandıranlar yarın bizleri kandırarak bazı kayıplarımıza sebep olurlar. Böylece birlik ve bütünlüğümüzün de bozulmasını önleyerek ayakta durarak varlığımızı idame ettiririz.