Lise yıllarımın geçtiği mahalle.
Site Yurdunda Gülveren’e doğru giderken solda bir tepe üzerine kurulmuş sıra sıra derme çatma evler. Sarı - kırmızı merdivenlerden tırmanarak ulaştığımız tepe sokak;on basamak aşağı inerek oturduğumuz ev orada…
Çubuklu Hasan’ın evi Allah rahmet eylesin. Esi merhametli ve güler yüzlü. Çocukları Ayhan, Aynur Adem…. Onları hep gıpta ile seyrederdim.
Bakkalımız Veysel Bakkal. Başında Fötr şapka yüzü hiç Gülmez... Karısı Melek...Merhametli duygulu….Bakkalı genelde kızları Şerife ve Minnoş işletir. Minnoş küçük delisi dışına bir kız. Şerife ise ciddi asıl duruşuyla örnek.
Tabii aldığımız yiyecekleri yazdırıyoruz. Belli bir limitten sonra Veysel Bakkal ekmek bile vermezdi. Eşi,nurlar içerisinde yatsın gizlice ekmeği mızı verirdi.
Veysel Bakkal: “Ulan haytalar az yiyin. Üniversite sınavında bakalım ne yapacaksın” derdi.İçerdi. İçinde kötülük yoktu. Ama bizim üniversiteye girebileceğimize ihtimal vermezdi. Gece yarılarına kadar eve gelmeyen bizler onun gözünde haytaydık.
Mahallede 10-15 kişi sınava girdik. Herkesin imtihan sonuçları geldi. Benim sonuçlar bir türlü gelmiyordu. Veysel Bakkal bir taşın üzerine çıkar: “ Ülen Hayta ne oldu kazandım”? Yok Veysel abi neticeler gelmedi derdim. Bıyık altında gülerdi. “He öyle canım” diye söylenirdi.
Bir gün postacı elindeki zarfı sallayarak geldi..
-“Bu zarfa galiba iyi puan var. Müjde ne veriyorsun”?
-Bir pantolonlar kumaşım var. Puan iyi olmasa da senin olsun dedim.
Veysel Bakkal herzeminki taşın üstünde. Mahalle etrafında toplandı. Bildiğim bütün duaları okuyarak zarfı açtım. Zarfa 430 rakamını gördüğüm ve toprağa ağlayarak Allaha Şükür için secdeye kapandığımı hatırlıyorum. Annemi babamı düşünüyorum. Gururlandıklarını görür gibiydim. Alkış tufanıyla ayağa kalktım. Herkes sarılıp tebrik ediyordu.
Baktım herkese frukolar kolalar dağıtılmış. Veysel Bakkal kafasında Fötr şapkası yüzünde ilk defa gördüğüm bir tebessüm.
-“Bunlar benden Hayta. Bütün borcunu da sildim”.
Şimdi onu eşini ve Hakka yürüyenleri rahmetle anıyorum.