(G.Garayevin doğum günü münasebetile)
Hala çocukken radyo ve televizyon verilişlerinde onun adını çok kere eşiderdim: musikisi Gara Garayevindir. Ama bu büyük musikiçinin yaradıcılığı ile ilk ciddi tanışlığım orta mektebin son sınıflarında okuduğum zaman baş verdi. Radyo ile bestekarın “Yeddi güzel” baletinden mezmunu da açıklanmakla parçalar seslendirilirdi. Musikinin güzelliyi ve azemeti meni sanki sihirlemişdi. Dahi Nizaminin aynı adlı poeması ve yürekleri heyecanlandıran muhteşem bir musiki! O zamandan itibaren G.Garayevin yaradıcılığı ile daha yakın ilgilenmeye, eserlerini dinlemeye, makalelerini okumağa başladım. Bu büyük istidat sahibinin dahiliyini idrak etdim, onun halkımıza Tanrının lütfu olduğunu anladım.
Asıl, hakiki istidat – İlahi nurundan bir zerrecikdir söylemiş bilgeler. Ve bu zerrecikle şereflendirilen insanlar her şeyde istidatlıdırlar: kendilerinde parlak intelekti, olağanüstü zekanı, bununla beraber sadeliyi ve ince mizahı ihtiva ederler; bu zerrecikden bir ömür boyu alevlenib yanarlar ve yüreklerinin alevi ile etrafdakıların da yolunu işıklandırarlar... Bu fikirler tamamıyla bestekar Gara Garayeve de aidddir.
Gara Garayev çağdaş Azerbaycan musiki medeniyetinin inkişafında evezsiz rölu olan bestekardır. O, musiki tarihimize yeni milli bestekarlıq mektebinin yaradıcısı kimi dahil olmuşdur. Bestekarın kendine has, derin felsefi mezmunu ve yüksek profesyonelliği ile seçilen eserleri yalnız Azerbaycanda, geçmiş Sovyetler Birliyinde deyil, dünyada - ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Mısır, Türkiye, Çehiya, Polonya, Romanya ve başka ülkelerde büyük şöhret kazanmışdır ve en iyi Batı orkestra şeflerinin konser proqramlarında, musikili tiyatroların repertuarında layıklı yer tutmakdadır.
Bestekar Gara Garayev 1918-ci yıl şubatın 5-de Bakıda ziyalı ailesinde dünyaya gelmişdir. Onun babası Ebülfez Garayev Azerbaycanın tanınmış pediatrı (çocuk doktoru), tıp ilimleri doktoru, profesör, anası Sona hanım Ahundova-Garayeva hartarafli eğitim görmüş, poeziya və musikiye ilgi gösteren istidatlı Azerbaycan hanımlarından olmuşdur. Baba ve anası Garanın hekim olacağını düşünürdüler, ama bununla beraber hartarafli inkişaf etmesi üçün onu musiki mektebine de gönderirler. Buradan da küçük Garanın geleceye yolu başlanır. O, Azerbaycan Devlet Konservatuarı yanında musiki mektebini bitirdikden sonra musiki lisesinde de (kollecde) tahsil alır. Onun bestekar kimi yetişmesinde Azerbaycan Devlet Konservatuarının bestekarlıq ve Azerbaycan xalq musikisinin esasları sınıflarında ve Moskova Devlet Konservatuarının bestekarlıq sınfında aldığı tahsil, ünlü ustadların - Azerbaycan profesyonel bestekarlıq mektebinin yaradıcısı Ü. Hacıbeylinin ve XX asrın büyük rus bestekarı olan D.D. Şostakoviçin verdiyi dersler önemli rol oynamışdır. Ü.Hacıbeyliden Garayev halk musikisinin inceliklerini derinden öyrenmiş, Doğu ve Batı musiki medeniyetlerinin sentezi ve karşılıklı faydalanması hakkında tavsiyeleri dinlemiş, Şostakoviçin sınfında ise o, yüksek mesleki dersler almış, dünya musikisi hakkında esaslı bilikler kazanmışdır. Ve böyle mükemmel tahsil zemininde Garayev milli musiki geleneklerinin dünya musiki sanatı ile üzvi sentezi imkanlarını aramağa başlamışdır.
G.Garayev ilk eserleri ile musiki kamuoyunun dikkatini çekmişdir. Mevzu bakımından ve üslupca bir-birinden keskin farklanan “Sarskoye selo heykeli» fortepiyano piyesi (1937) ve milli koloriti ile seçilen «Gönül nağmesi» kantatası (1938) bestekarın yaradıcılıq araştırmaları hakkında aydın tasavvur yaradır. Bu eserlerde hala ümumbeşeri ve milli gelenekler bir araya getirilmir, ama büyük Üzeyir beyin Azerbaycan musikisini çağdaş dünya musiki medeniyetinin inkişaf yoluna getirmek sahasında başlatdığı işi devam etdirmək bir amala çevrilir. G.Garayev intervülerinden birinde deyirdi: “...men eğitime Bakıda Hacıbeyovdan başlamışam, Moskovada Şostakoviçde ise tahsilimi tamamlamışam. Ona göre Doğu ve Batı ilk evvelden mende bir vahdet teşkil etmişler. Men sanki iki ananın oğluyam”. Garayev sonralar da, bütün yaradıcılığı boyu makale, konferans ve konuşmalarında Azerbaycan musikisinde Doğu ve Batının sentezi meselesine önem vermiş, farklı musiki medeniyyetlerinin karşılıklı alakada öyrenilmesi ve vahdeti tecrübesini tavsiye etmişdir.
Büyük bestekar Azerbaycan musikisini dünya musikisinin ayrılmaz hissesi hesab edirdi. Gerçekden de dünya medeniyeti, o sıradan musikisi de tam bir bütövlük teşkil edir, milli ve bölge (Doğu-Batı) üzre ayırmalar nispi seciye daşıyır. Buna gore de Doğu ve Batı musikilerini bir-birinden ayırarak karşı-karşıya koymak yanlış yanaşmadır. Garayevin doğru bildiyi yol Azerbaycan musiki gelenekleri ile Batı musikisinin son başarılarını yaradıcılıkla üzvi suretde birleştirmek, sentezini yaratmak idi. Ve o, yaradıcılığında bu yolu tutdu. Onun sanatının bu özelliyinin altını çizerek, öğretmeni olmuş D.Şostakoviç deyirdi ki, G.Garayev musikisinin başarılı olmasının sırrı “milli geleneklerin klasik irsle, en muasır musiki formalarının parlak, yalnız kendine has tarzda birleşdirilmesindedir”.
G.Garayev mühtelif halkların hayatını yansıtan ve çeşitli milletlerin (afrikan, ispan, bolqar, vyetnam ve d.) musiki folkloruna esaslanan eserler bestelemişdir. Ama onun bütün eserlerinde milli musiki geleneklerinin izi duyulmakdadır.
G.Garayev yenilikçi yaradıcılığı ile bir sıra “ilk”lere imza atmışdır: o, eserleri dünya sehnelerinde ifa olunan, uluslararası alemde tanınan ilk Azerbaycan bestekarıdır; “Birinci senfoni”si ile Azerbaycanda senfoni janrının temelini koymuşdur; musiki sanatının bütün janrlarında eserler yazmışdır. Onun irsi gerek mevzu çalarına, gerekse de musiki janrına göre son derece geniş ve zengindir. Bestekarın musiki medeniyyeti altın hazinesine dahil olmuş çoksaylı eserleri sırasında baletleri, opera ve monooperası, senfonileri, senfonik poeması, kamera-instrumental eserleri, müzikli, fortepiyano prelüdleri, oratoriya ve kantataları, romans ve mahnıları, kinofilm və tiyatro tamaşalarına yazılmış musikileri ve s. vardır. G.Garayev bütün janrlarda aynı profesyonellikle çalışmış, novatorluğu (yenilikçiliyi) ve sanat bakımından yüksek seviyyesi ile seçilen eserler yaratmışdır. Onun her bir eserinin ilkin seslenişi musiki aleminde bayrama çevrilmiş, musikimizde bir dönüş yaratmışdır.
G.Garayeve ilk büyük uğuru Nizami Gencevinin aynı adlı poemasının motifleri esasında bestelediyi “Leyli ve Mecnun” senfonik poeması getirmişdir. Esere göre bestekara yüksek ödül - Devlet mükafatı verilmişdir. Sonralar bu senfonik poema esasında balet tamaşası da sahneye koyulmuşdur.
Garayevin yaradıcılığında onun iki baleti önemli yer tutur: “Yeddi güzel” (1952, N.Gencevinin aynı adlı poeması esasında) ve “İldırımlı yollarla” (1958, Güney Afrika yazıçısı P.Abrahamsın aynı adlı romanı üzre) baletleri. Mürekkeb felsefi ve toplumsal mevzuları eks etdiren bu bestelerde bestekar klasik baletin geleneklerinden ve Azerbaycan musikisinin inceliklerinden ustalıkla istifade ederek novator eserler yaratmışdır. “İldırımlı yollarla” baletine göre G.Garayeve Sovyetler Birliyinin en ali mükafatları - Lenin mükafatı ve Lenin nişanı verilmişdir. Genellikle ise bestekar sanat adamına verile bilecek en yüksek mükafat ve ünvanlara layık görülmüşdür: SSRİ halk artisti, Sosiyalist Emeyi Kahramanı, Lenin ve Devlet mükafatları laureatı, bir çok yüksek dereceli SSRİ nişan ve madalyaları ve s.
G.Garayev yeni musiki dilinin zamanın ruhunu daha güzel yansıta bileceyini derk edirdi. Buna göre de o, Batının muasır musiki sistemlerini, teknolojisini derinden öyrenirdi ve bundan profesyönellikle istifade edirdi. Bu manada bestekarın en yeni teknik üsulla yazılmış Üçüncü senfonisi (burada hem de Azerbaycan aşık havacatından istifade edilmişdir) ve Violino konseri yalnız onun yaradıcılığında deyil, hem de Sovyet musikisinin inkişafında yeni merhele olmuşdur.
G.Garayev başarılı pedagog, iti zekaya ve geniş biliye malik alim ve toplum adamı idi. O, Azerbaycan Devlet Konservatuarında öyretmenlik etmiş, bestekarlıq kürsüsünün rehberi görevini yerine yetirmişdir, profesör, respublika İlimler Akademisinin akademisyeni olmuşdur; millet vekili kimi bir sorumluluk daşımışdır; otuz ile yakın Azerbaycan SSR Bestekarlar İttifaqının Başkanı olmuşdur. Garayev çoksaylı bestekarlar yetişdirmişdir. Uslupca bir-birinden farklanan, yüksek profesyonelliyi ile seçilen V.Adıgözelov, A.Melikov, H.Mirzazade, F.Alizade, F.Garayev ve d. Garayev mektebinin yetirmeleridirler.
Gara Garayev 1982–ci il mayın 13-de vefat etmiş ve Bakıda I Fahri Hiyabanda defn olunmuşdur.
...Gara Garayev ve Nazım Hikmet mühim bir tedbirde iştirak etmek üçün birlikde salona dahil olarken kapıda Garayev şaire sayğıyla “Nazım efendi, buyurun” deyir. N.Hikmet de cavabında “Hayır, önce siz buyurmalısınız” deye israr edir. Bestekar şairden yaşca küçük olmasını ve onun şahsiyetini nazara alarak “Nazım efendi, rica edirem, siz büyüksünüz” söyleyir. Nazım Hikmet ise «İlk önce dahiler, sonra büyükler» deyerek Garayevi kucaklayıb salona salır.
Evet, Garayev dahi bestekar idi. Bundan başka o, hem de derin felsefi düşünceye malik büyük mütefekkir, dünya güzel sanatının bilicisi, istidatlı natiq ve mezmunlu kalem sahibi idi. O, ilmi-publisistik yazılarında, konuşma ve konferanslarında millilik ve enternasyonalizm, Azərbaycan musikisi geleneyi ve novatorluq, genclerin manevi terbiyesi ve s. kimi önemli konuların derin ilmi şerhini vermişdir.
Bir gerçeye inanmakdayam: G.Garayevin milli ruhu, derin felsefi mezmunu ve uslup zenginliyi ile zamanını pek çok geride bırakmış, geleceye ünvanlanmış eserleri yıllar boyu sevile-sevile dinlenilecekdir.