Kırşehir Türkçenin başkenti.
Aşık Paşa, Hacı Bektaşi Veli, Ahi Evran, Yunus Emre, Geyikli Baba, Süleyman Türkmani gibi güzel insanların yaşadığı, can verdiği şehir.
Bizim orada evlerin kapısı hep doğuya bakar. Tuvaletlerin kıbleye dönük olduğunu göremezsiniz. Güneş doğduktan sonra kalkan insanı hep zararda görürler.
Hacıbektaş - Veli ile insan sevgisinin beyinlere kazındığını görürsünüz. Kadınların değerini görürsünüz. Ahi Evran-ı Velide helal kazancı, doğru-hilesiz is yapmayı; mesleğin altın bilezik sayıldığı görürsünüz. Yunusla Aşka Yolculuk yaparsınız. Aşık Paşa’yla soyunuzu -sopunuzu öğrenir, geçmişe yolculuk eder tarihini öğrenirsiniz . Süleyman Türkmani ile Türkçenin zarafetini inceliklerini far kadersiniz.
Yunusla-Hacıbektaş’la- Ahi Evran’la Türkçe konuşur; Kendinizi onlarla birlikte dayatılan diğer dillerle mücadele ederken görürsünüz. Aşık Sülük Hüseyin’le şiirin içinde bulursunuz kendinizi. Dadaloglu-Karacaoğlan’da Kırşehir’de havasını çekip suyunu içerek bize kadar gelmişlerdir.
Kimse alınmasın ama; yanık sevda türkülerinin merkezi Türkçenin Başkenti Kırşehir’dir. Elbette Türkmen insanının bulunduğu her yerde deli sevdalar yaşanır. Vatan sevdası Bayrak sevdası,Toprak sevdası ve diğerleri…
Ahi Evran üniversitenin yetkilileri neler yapıyor bilmiyorum. Dünya Türklüğü ’nün merkezi olan Kırşehir sanki Kaderiyle baş başa...
Şimdi, evlerin kapısı nereye bakar bilmem ama tuvaletlerin çoğu kıbleye bakıyor. Şimdi yetim hakkı yemekten korkan nesil göç etmiş. Meydanlarda Kur’an sallayarak Milletin hakkını yemek mübah olmuş. Merhamet duygusu kaybolmuş. Sevgisiz arsız nursuz bir kalabalık haline gelmişiz
Değeri bir çuval kömürle iki kilo makarna olan varlıklar olmuşuz. Dualarımız havada asılı kalmış.
Eğitim - öğretim bitmiş... Fabrikalar satılmış … Ordu iğdiş edilmiş.. .Siyaset din,Din siyaset olmuş…Tarikatlar insanları köleleştirmiş… Din korku dini haline getirilmiş… İnsanlar Allah diye cennet dağıtanlar tarafından tutsak edilmiş...
Cuma sabahına böyle uyanmaktan utanıyorum.
Aşık Paşa’dan Ahi Evran’dan,Süleyman Türkmani’den, Hacı Bektaş’ tan Geyikli Baba’dan, Yunus Emre’den, Erol Güngör’den,Neşet Ertas’tan, Osman Bölükbaşı’ dan ve herkesten kendimden utanıyorum.
Keşke aç kalsaydık, susuz kalsaydık, ayağımızda ayakkabı, sırtımıza urbalarımız olmasaydı da çocuklarımıza değerlerimizi arı - duru bırakabilseydik.
Yeniden sevmek sevdamızı yaşamak için artık Çok mu geç diyorsunuz?
Geçmişin hatalarını yeniden yapmaya vakit yok. Hiçbir şey için geç değil. Şimdi Birbirimizi daha önceki gibi deli deli sevmek ve sevdiğinde de erimek zamanıdır.