• Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
Anasayfa
  • GÜNDEM
  • KAMU
  • SENDİKA
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • SİYASET
  • HUKUK
  • TÜRK DÜNYASI
  • EĞİTİM MEMURLAR
  • Ara
SON DAKİKA:
15:30
Milletin su parasıyla kendine TOGG bile almış
11:34
İstanbul Emniyeti'nde yeni atamalar!
Video Galeri Foto Galeri Yazarlar Üye Paneli
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. Misafir Yazılar
  3. Türk Milliyetçiliği Ve Ülkücülüğün 12 Eylül Darbesinin Ardından Yaşadığı Otuz Yılının Hikâyesi
Yayınlanma: 27 Aralık 2023 - 20:49

Türk Milliyetçiliği Ve Ülkücülüğün 12 Eylül Darbesinin Ardından Yaşadığı Otuz Yılının Hikâyesi

27 Aralık 2023 - 20:49
Yorumlar
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
Türk Milliyetçiliği Ve Ülkücülüğün 12 Eylül Darbesinin Ardından Yaşadığı Otuz Yılının Hikâyesi
Misafir Yazılar
Misafirin Sözü

 

 

Adnan İslamoğlu daha önceki “Kuyu” romanında ülkücü gençlerin 12 Eylül müdahalesi öncesindeki dramını, yuvarlandıkları karanlık kuyunun derinliklerinde su yılanlarından kurtulma çabalarını anlatıyordu; romanın başkahramanı Yusuf, bir yandan devlet adına kendisinden istenen hizmetleri canı pahasına yerine getirmek için uğraşıyor, diğer yandan kuyudan çıkabilmek için incecik bir “defne dalı”na tutunuyordu. Kuyu’nun devamı olan “Külhan” da ise zor da olsa kuyudan çıkabilen, çoğu gençliklerinin baharını yaşayan ülkücülerin darbecilere karşı Mamak zindanlarındaki direnişleri, siyasetin labirentlerinde çıkış yolu bulma çabaları yer alıyor. Onlar 12 Eylül darbesi arifesindeki dönemde “limanda ateş denizine açılmak İçin bekleyen mumdan gemiye binmek ve yanmak için koşuyorlardı”. Önlerine çıkan duvarı karanlıkta “zafer takı” sanarak tırmanmaya kalktılar; “ateşin yaydığı ışığı da yollarını aydınlatacak şehrayin sanıyorlardı”.

Yönetime el koyan güç tarafından İzmir’de aranmakta olan Yusuf zor da olsa Ankara’ya gelir, kendi durumundaki ülkücü arkadaşlarıyla birlikte yıllarca sürecek çileli “kaçak” dönemini yaşamaya başlar. Yüzlerce arkadaşı tutuklanıp cezaevine tıkılan dışarıdaki ülkücüler, bir yandan yakalanmamaya diğer yandan içeridekilere yardım sağlamaya çalışırlar çünkü Mamak’tan alınan haberler tek kelimeyle “korkunçtur”. Burası tutukluların yargılanmak üzere konuldukları normal bir cezaevi değildir. Türk Milliyetçiliğinden hem fikir hem de hareket olarak nefret eden radikal solcu Başsavcı Soyer ile aynı düşünceleri taşıyanlardan oluşturduğu yardımcıları ve Pol-Der’li polis ekibi C-5 adı verilen özel karakolu işkence mekânı olarak kullanıyorlar, diledikleri ifadeleri alabilmek için ülkücü gençlere günlerce çok ağır işkenceler yapıyorlardı. Diğer yandan Konsey’in talimatlarına uyan psikopat bir komutanın ve emrindeki asker giysili sadist grubun her türlü hukuki, insani, ahlaki kriterleri yok sayarak cezaevinde uyguladıkları insanlık dışı baskı, şiddet ve işkencelerle Mamak Ortaçağın Engizisyon mahkemelerine dönüştürülmüştü.

Roman Yusuf’un üzerinden kurgulanan olayların akışının dışına çıkarak bazen ülkücü hareketin o yıllardaki seyrine, milliyetçilik fikrinin ülke siyasetindeki yerinin, etkilerinin, bu fikir çerçevesinde yaşanan gelişmelerin tahliline yöneliyor; böylelikle 12 Eylül’den 2009’a kadar uzanan dokümanter bir görünüm kazanıyor. Açılan davanın niteliği çok yalın birkaç cümleyle belirtiliyor: “Türk hukuk tarihine bir utanç dönemi olarak geçecek olan bu yargılamalar ve önceden hazırlanmış mahkûmiyet şablonları o askerî savcıların ahlakı, karakteri ve sütleri kadar bozuktu, hukuk dışıydı.” Bizzat savcının hazırladığı mahkûmiyet şablonu iddianamedeki tarihe şu ifadelerle geçiyordu: “Türkiye’de anayasal düzeni yıkıp yerine faşist bir düzen getirmek üzere bir çete var. Bu çeteyi Türkeş yönetiyor. Bu çete eğitimciler ve gençlik liderlerinden mahallelerdeki gençlere kadar iniyor Dolaysıyla işlenen bütün suçlardan bu çetenin mensupları ve Türkeş sorumludur.”

Duruşmalar ilerledikçe Soyer her yolu denemesine rağmen mahkemeye iddialarını hukuken geçerli kılacak deliler sunamaz ve art arda tahliyeler başlar; Türkeş 1985’te Muhsin Yazıcıoğlu 1987’de tahliye edilirler. Yusuf bu gelişmelerin yakın tanığıdır hatta çoğunun bizzat içeresindedir. Romanda cezaevindeki yiğitçe tavırları ve arkadaşlarını sahiplenmesiyle ülkücülerin sembolü haline gelen Muhsin Yazıcıoğlu’nun siyasete girişi ve ardından yaşadıkları ayrıntılı şekilde yer alıyor. Siyasete girmeleri konusunu danışmak maksadıyla arkadaşlarıyla birlikte, yanına gittikleri camianın bilge ismi “Ağabey” bunu erken bulur; aceleci olmamalarını, önce okuyup kendilerini yetiştirmelerini tavsiye etse de uymazlar. Kısa süre sonra karşılaştıkları tavırlar “Ağabey”i haklı çıkarır. O, parti kurmalarına da karşıdır ama buna da uymazlar. Yusuf bütün bu olanlardan sonra Ankara’da kalmayı artık gereksiz bularak baba ocağına döner. Annesinin yanında ve evlenip kurduğu yuvasında mutludur. Fakat o da herkes gibi kendi planladığını değil kaderinde yazılanı yaşayacaktır.

Adnan İslamoğlu yakın tarihimize ışık tutan bu iki romanıyla epeydir suskun kalan romancılığımızı soluklandırmış oluyor. Bu romanlarını devamının Yusuf’un çocukları üzerinden sunulması, hem edebiyatımız hem de Yusuf üzerinden çizdiği ülkücü portrenin, ahlaki karakterin, idealizmin tükenmeyeceğini, yeni nesillerde de var olacağını, kökleri üzerinden yeşereceğini anlatması açısından gereklidir. Belki de bu defa okuyucusunu, hafızasında ve hayallerinde bütün canlılığıyla yaşadığı ecdat hatırası diyarlarla, buraları vatanlaştıran insanların yaşatılan acılarla buluşturur.

Geçen ay yayımlanan değerli yazarımız Oğuz Çetinoğlu’nun hazırladığı, ağabeyi Hulusi Çetinoğlu’nun anlatıldığı biyografik eseri ilgiyle okudum. Hulusi Çetinoğlu çok partili döneme geçilirken Teknik Üniversitede okuyan milli şuur sahibi nitelikli gençlerden biriydi. Mehmet Turgut ve İdris Yamantürk gibi aynı fikir ve hassasiyetlere sahip arkadaşlarıyla başlayan dostluğu, ilişkisi ömürleri boyunca devam etti. Ben kendisini değerli dostum Oğuz Çetinoğlu’nun ağabeyi olarak gıyaben tanımıştım. Mehmet Turgut’un bakanlığı döneminden başlayarak sonraki yıllarda da en önemli iktisadi kuruluşlarda görev yaptı ve çok başarılı oldu. Ayrı kentlerde yaşadığımızdan görüşemedik fakat yaptıklarını yakından izledim. Bizim camiada herkesin hürmet ettiği “ağabey” olarak andığı örnek bir insandı. Milli Gençlik Vakfı, Türk Kültürüne Hizmet Vakfı gibi kuruluşlarda ve birçok mesleki kuruluşlarda yönetici sıfatıyla görev yaptı. “Seçkinlerden Bir Seçkin- Hulusi Çetinoğlu” isimli kitapta onu yakından tanıyan ve birlikte çalıştığı sayıda münevverimizin onunla ilgili hatıraları yer alıyor. Kitabı hazırlayan Oğuz Çetinoğlu’nun giriş yazısında Hulusi Ağabey bütün yönleriyle çok mükemmel anlatılıyor. Akıl Fikir Yayınevi’nin çıkardığı bu kitap herkesin yararlanarak okuyacağı biyografik bir eserdir.

Bu yazıyı yazarken açıklanan şehit haberleriyle yüreğim bir kere daha kavruldu; şehitlerimizin acı dolu evlerini, ana babalarını, eşlerini, yetim kalan yavrularını düşündükçe dünyam kararıyor. Vatan uğruna canlarını veren aziz şühedamızı rahmetle, hürmet ve muhabbetle anıyorum. Ruhları şad olsun. El Fatiha.

Nuri GÜRGÜR 

Türk Ocakları Eski Genel Başkanı 

(https://www.facebook.com/nuri.gurgur.1)

 

  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x

Yazarın Diğer Yazıları

  • Haydut Devlet İsrail Bölgede Barışı Ve İstikrarı Engelliyor - 23 Haziran 2025
  • Ali Yalçın'ın Niyetini Arkadaşı İfşa Etti! - 17 Haziran 2025
  • Bakan arabasının kapısını açan adamın kapısını açan adamlar... - 25 Nisan 2025
  • Sadece Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan değil, Kırgızistan ve Tacikistan da KKTC'yi sattı! - 14 Nisan 2025
  • Alparslan Türkeş: Vatana, millete ve bir ülküye adanmış bir ömür - 05 Nisan 2025
  • Suriye'deki Gelişmeler Ne Anlama Geliyor? - 25 Mart 2025
  • Öcalan'ın Çağrısını Doğru Değerlendirmeliyiz - 06 Mart 2025
  • FETÖ ruhu hortladı - 22 Ocak 2025
  • Suriye Tarihi Bir Dönüşümle Yüz Yüze - 31 Aralık 2024
  • Engelleri Engellemek Mümkün - 03 Aralık 2024
  • Suriye'de Oldu Bittilere Asla Müsamaha Gösterilmeyecektir - 03 Aralık 2024
  • Unutmadık Devlet Ağa Unutmadık! - 17 Kasım 2024
  • Ziya Gökap'in Tutuklanıp Gönderildiği Malta'dan Kızına Yazdığı Mektup - 26 Ekim 2024
  • Lozan'da kazandık mı, kaybettik mi? - 26 Temmuz 2024
  • Keşke bu yazıdakiler yalan olsa - 05 Haziran 2024
  • Son Çivi - 02 Haziran 2024
  • 1 Mayıs 1977'de Taksim'de yaşananların sorumlusu kimlerdir? - 25 Mayıs 2024
  • Diplomalı işsizler - 19 Mayıs 2024
  • O MHP'li cinayete nasıl yardım etti? - 08 Mayıs 2024
  • Ali Yalçın istifa - 03 Nisan 2024
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 11
ilan.gov.tr
Gazete arşivi için üye girişi yapmanız gerekmektedir.
Köşe Yazarları
Toplu Sözleşme Sosyal Medya Anketi
Kadriye Demirel (AES Antalya il Temsilcisi , Eğitim koçu)
Toplu Sözleşme Sosyal Medya Anketi
Aziz Dolu Atabey
Aziz Dolu Atabey
Türkler bin boydur biri de Moğol'dur
Yaşar YENİÇERİOĞLU UAEF Başk
Yaşar YENİÇERİOĞLU UAEF Başk
Türk Kültür Coğrafyası-1
Remzi ÖZMEN TES İst 8 Nolu Şb. Bşk, Kamu-Sen İst eski Bşk
Remzi ÖZMEN TES İst 8 Nolu Şb. Bşk, Kamu-Sen İst eski Bşk
Memur Emeklisi Cezalı mıdır?
Reyhan Yıldız Eğitimci Yazar
Reyhan Yıldız Eğitimci Yazar
Hayatın Satır Araları: Gündelik Anların Derinliği
Yusuf İPEKLİ
Yusuf İPEKLİ
Araç muayenesi
Cahit Akdoğan Giresun Valiliği Esk.Halkla İliş. Md
Cahit Akdoğan Giresun Valiliği Esk.Halkla İliş. Md
Diyanetten Alkışlanacak Cuma Hutbesi
Birliğimize Kast Edenlere Verilen Değeri, Anlamak Mümkün Değil
Mehmet ARSLAN Eğitim Yönetimi Ve Planlama uzmanı
Birliğimize Kast Edenlere Verilen Değeri, Anlamak Mümkün Değil
Avrupa Turundan Fransa Paris
Canan ÖZDEMİR Uzman Sosyolog
Avrupa Turundan Fransa Paris
Haydut Devlet İsrail Bölgede Barışı Ve İstikrarı Engelliyor
Misafir Yazılar
Haydut Devlet İsrail Bölgede Barışı Ve İstikrarı Engelliyor
Ankara, Adam Gibi Dinle!
Orhan KILIÇOĞLU
Ankara, Adam Gibi Dinle!
Siyonizm Nedir Ve Siyonizmin Tarihçesi
Av.Faruk Ülker Ümraniye Türk Ocağı Eski Bşk
Siyonizm Nedir Ve Siyonizmin Tarihçesi
Siyasi Bir Durum Değerlendirmesi
Ali Kemal Gül
Siyasi Bir Durum Değerlendirmesi
Büyük Orta Doğu Yangını
Türk Ocakları'ndan
Büyük Orta Doğu Yangını
Kerbela Çeşmesi
Şerife Güven
Kerbela Çeşmesi
Bayramın Kutlu Olsun
Köksal Cengiz
Bayramın Kutlu Olsun
Trabzon'umuzu-Rum ve Pontus diye bilenlere!..
Şevket Sezer
Trabzon'umuzu-Rum ve Pontus diye bilenlere!..
Çok Okunan Haberler
Öğretici: Açlık Sınırı 26.115 TL, Yoksulluk Sınırı 85.066 TL Olmuşken Refah Payı Şarttır!
Öğretici: Açlık Sınırı 26.115 TL, Yoksulluk Sınırı 85.066 TL...
Konya'da sağlık skandalı: Hastasından ameliyat parası isteyen doktora gözaltı!
Konya'da sağlık skandalı: Hastasından ameliyat parası isteyen doktora...
Haziran enflasyonu TÜİK'e göre yıllık yüzde 35, ENAG'a göre yüzde 69
Haziran enflasyonu TÜİK'e göre yıllık yüzde 35, ENAG'a göre yüzde...
Ana Sayfa
GÜNDEM
KAMU
SENDİKA
DÜNYA
EKONOMİ
SİYASET
HUKUK
TÜRK DÜNYASI
EĞİTİM
MEMURLAR
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Video Galeri
Biyografiler
Üye Paneli
Günün Haberleri
Arşiv
Gazete Arşivi
Anketler
Gazete Manşetleri
  • EKONOMİ
  • HUKUK
  • KAMU
  • MEMURLAR
  • SENDİKA
  • TÜRK DÜNYASI
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Biyografiler
  • Üye Paneli
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Gazete Arşivi
  • Anketler
  • Gazete Manşetleri
sanalbasin.com üyesidir

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

Sitemizde bulunan yazı , video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır.
İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.

Yazılım: Tumeva Bilişim