Eylül yakmayan güneşi, ılık ılık esen meltemiyle, top bulutları, göçmen kuşlarıyla, bol meyvesiyle ne güzel bir aydır.
Sonbaharın başlangıcı, yazın bitmeye yüz tuttuğu günlerdir.
Hazan mevsimi, yaprak dökümü insan ömrünün yaşlılığını temsil eder.
Nasrettin Hoca kış gelir dondum, dondum der, yaz gelir piştim piştim, dermiş.
Komşuları
-Hoca yaz gelir şikâyet edersin, kış gelir şikâyet edersin, bu ne haldir? Derler.
O susar mı;?
-Sus şaşkın, baharlara bir şey diyen var mı? Der...
Baharlara kimse bir şey demiyor ama Eylül ayı ülkücü harekette hicran yarası, gönül sızısı, bölünmenin, ufalanmanın başıdır. Üzerinden dozer gibi geçilen, perli perişan olduğu aydır.
Eylül Ayı, Liderinin, başkanlarının, fikir eylem adamlarının işkence gördüğü, çarmıha gerdirilerek can acısın en can yakıcısı olarak ifade edilen ciğerlerinin yerinden canlı canlı sökülerek haykırıp, ağlayıp, kan kustuğu bir aydır.
Darağacında celladıyla helalleştiği, idamı bir hafta ertelenince sevinip, hatmim yarım kalmıştı onu bitiririm, denildiği aydır Eylül Ayı…
Sevdaların yarım kaldığı, sevgililerin göz pınarlarının kuruduğu bir aydır…
Yapılan işkencenin korkunçluğundan, hanımını, babasını, anasını karşısına diktiklerinde; "Bak hanımını karşında soyarız" alçakça tehdidine karşı, Atatürk’ü bile ben öldürdüm, itirafın yapıldığı aydır Eylül Ayı…
Suikasta kurban giden, Muhsin Başkanın, anadan üryan soyulup, çarmıha gerilip işkenceden gözünü açarak ima şekliyle namazını kıldığı aydır Eylül Ayı….
Yiğitlerin, Bozkurtların, bir sağdan bir soldan deyip suçsuz günahsız olarak darağacına gönderilen aydır, Eylül Ayı….
Anaların, babaların asılan evlatlarını mezarlıklarda aradığı aylardır, Eylüller….
Bir aya yakın zamanda kabri bulunup, açılma kararı verilince kabrin açılıp ilk gün nasıl gömüldüyse, çürümeden çıkan, herkesin hayret ettiği savcının, hakimin ağladığı mezar başıdır, Eylüller…
Okuma sevdasıyla okullara gelip okullara sokulmayınca mücadele edip, emperyalist uşaklardan okulları alıp, okuması suç olan aydır Eylüller…
Fabrikaların işgal edildiği, hakça düzen yutturmasıyla üretimin durdurulduğu, devletin giremediği fabrikalara yiğitçe mücadeleyle girip çalışmayı suç, sayılan , Eylüller….
Emperyalizmin uşakları tarafından, Ümraniye’deki gariban evinde beş işçinin elleri bağlanarak katledilmesidir Eylül Ayı...
Niye bu gençler öldürüldü, işkence gördü, gördü diye sorulmayan aydır, Eylül Ayı.
Türk Gencinin, Türk milleti bölünmesin, ebet müddet yaşasın, Dış Türkler istiklaline kavuşsun, Nizamı Alem ülküsü gerçekleşsin, Türk Devleti çağlar atlayıp muasır milletler seviyesine çıksın, dediği için suçlandığı aydır, Eylüller….
İhtilal yapılmasaydı, Ülkücüler iktidar olacaktı, diye cuntanın itiraf ettiği aydır, Eylüller…
Ozan Arif in "Bir it vardı kovmuşlar Marmaris’e atmışlar, diye şiir yazdığı aydır, Eylüller…
Namaz takkesi giyerek namaz kılıyor, diye hapishanede asker dipçiğiyle katledilen Hüseyin Kurumahmutoğlu’dur Eylüller…,
Veli Canın, hicranıdır, Eylüller…
Hücrelerde lağım fareleriyle yan yana yatmaktır, Eylüller…
Hapishaneden, hücrelerden, İşkence hanelerden çıkınca aşsız, işsiz, kimsesiz kalmaktır, Eylüller…
Partisine, ocağına gidip, halini arz edince kapı dışarı edildiği aydır, Eylüller…
Sevdasını yaşayamamış, cemiyete uyum sağlayamamış ortalıkta uru püryan kalıvermektir, Eylüller…
Yazımı okuyan canlar, ağlayalım hep beraber, dua edelim şehitlerimize…
Hatıralarımız çok acıdır. Zaten mutlu, huzurlu bir hatıramız hiç olmadı ki…
Bu dünya, Eylüller kahpe, bize göre değil, yüreğimize, göre değil... Olmasınnn
Tesellim şudur ki: Ülkücülere zulmeden, haksızlık yapan işkenceyi reva görenler kendi pisliklerinin içinde öldüler…
Rabbim bize bunu gösterdi.
Demek ki biz doğru yoldayız, taviz vermek yok…
Davamız neyi, nasıl gerektiriyorsa o mücadelede azimde olacağız… Yürüyeceğiz, koşacağız, dinlenmeden yine daha ilerlere gitmek için fersiz ayaklarımızı, ZORLAYACAĞIZ Kİ HİCRANLI EYLÜLLERİ EVLATLARIMIZ YAŞAMASIN…
TANRI TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN