Bütün dinleri Sovyetlere karşı kullanmayı amaçlayan siyasal dinci Amerikan politikası, 1945-1946’da Sovyet yayılmasından çekinerek Amerika’nın korunmasına sığınan tüm Avrupa ülkelerine dayatıldığı gibi, SSCB ‘nin boğazlarda üs ve Ardahan’da toprak istemeleri karşısında ABD’ye yanaşan Türkiye’ye de dayatılmıştı.
1945’te Türkiye SSCB ‘ye karşı ABD’nin yanında yer alınca, Türkiye’nin eğitiminden dek her konu Amerika’nın istediği doğrultuda yönlendirilmeye başladı. Amerika’nın Türkiye’ye dayattığı 1947 Thornburg Raporu ve 1949 Barker Raporu, Türkiye Cumhuriyeti Devletine nasıl bir eğitim ve üretim yolu izlemesi gerektiğini buyuruyordu.
Cemal Kutay, Ocak 1946’da devlet yardımı alarak yayımlamaya başladığı Millet dergisinin 2 Ocak 1947 günlü 48. Sayısında, Amerika’nın Türkiye’ye dayattığı siyasal dinci eğitimi överek okuyucularına şöyle seslenmekteydi:
Açık Mektup
Bu Memleketin Bütün Ana-Babalarına İthaf!
Türk Gençliğinin Manevi İnşaası
Önümde Amerikan liselerinde daha dinamik ve pratik olmak iddiasıyla hazırlanmış ve büyük alakayı çekerek senatoda taraftar bulmuş bir müfredat programı var… Vicdan hürriyetine saygının ve insan haklarının vatanı olan Amerika’da, ailelerle okul el ele vererek yeni yetişenin manevi cephesini inşa ediyorlar!... Anneler, babalar! Vicdan hesaplaşması döneminiz gelmiştir. Yavrularınıza ebedi ve tek Allah fikrini tekin ediniz… Allahsız bir nesil yetiştirmeyiniz! Gençliği Allahsız ve dinsiz yetiştirmekten kurtarmalıyız!...
İmza: Cemal Kutay
Cemal Kutay, Amerika’nın Soğuk Savaş Çizgisi doğrultusunda yayımladığı bu açık mektubuyla, Atatürk döneminde gençliğin Allahsız, dinsiz yetiştirildiğini öne sürerek, Türkiye’de bundan böyle dingüder düşünceyle donanmış kuşaklar yetiştirme işine başlanmasını savunuyor. ABD’de yapıldığı gibi Türkiye’de de okullara Sovyetlere karşı düşmanlık aşılayan din dersleri konulması düşüncesini tartışmaya açıyordu.
1947’de Amerika Türkiye’ye egemen olarak girer girmez, tıpkı Cemal Kutay gibi, diğer Siyasal İslamcılar da Atatürk dönemini dinsizlikle, Tanrıtanımazlıkla, materyalistlikle, dahası komünistlikle suçlayıp halkın Müslümanlıktan kasten uzaklaştırıldığı bir dönem olarak lanetleyen bir yayın bombardımanına başlamıştı. Örneğin Sebilürreşad dergisi, Mayıs1948’de yayımlanan 1. Sayısında şöyle diyordu: ‘’ Allahın inayetiyle Sebilürreşad’a Başlıyoruz. Kapanalı tam 22 yıl oldu.(1926-1948) Dine karşı o günden (1926’dan) başlayan baskı hareketi zaman oldu ki en şiddetli dereceyi buldu… Bütün din müesseselerinin kapılarına zincirler vuruldu. Bütün mekteplerden din dersleri kaldırıldı. Bütün halkevlerine din kitapları girmesi yasaklandı. Din kitaplarından ayetler kaldırıldı. Laiklik nikabına bürünerek komünizmin temellerini kurmaya kakıştı… Şimdi (1948) artık korku, meskenet kalplerden silindi. Bu ölümden sonra diriliştir. Milletin manevi varlığını hançerleyenler, artık Sebilürreşad bir daha dirilemez demişlerdi. Fakat Allah’ın inayetiyle dirildi işte…
Milletlerin hayatında böyle dalalet, azgınlık, küfür ve ilhad azgınlığı devirleri de olur. (1926-1948) Artık( 1948 ) korku yoktur. Bütün maneviyat düşmanlarının taarruzları kırılmış, millet din hürriyetine, vicdan hürriyetine (1948’de) kavuşmuştur. Elbette bu hürriyet nimetinden okutacağız., hadis okutacağız, fıkıh okutacağız…Uzun seneler ( 1926-1948 arası) Allah’ın, Peygamber’in adı anılmayan mekteplere Millet meclisinin arzusu ve hükümetin himmetiyle
Müslüman çocuklarının kalplerinden sökülmek istenen iman ve fazilet tahkim olunacak. Sebilürreşad bugünlere kavuştuğundan dolayı Cenabı Hakka şükreder.
Sebilürreşad’ın 1926-1948 arası 22 yıllık dönemi dine baskı, okullardan din derslerinin kaldırıldığı, komünizmin temellerinin atıldığı, manevi varlığın hançerlendiği, okullarında Allah’ın Peygamber’in adının anılmadığı, çocukların kalbinden imanın sökülmek istendiği bir dönem olarak nitelemesi; az sonra kanıtlarını göstereceğimiz gibi, yalandı, karaçamlaydı.
Evet, Atatürk 1928 yılında’’ Devletin dini; Din-i İslam’dır’maddesini ’ Anayasadan çıkartmıştı; fakat Müslüman çocuklarını dinsiz yapmış değildi.
Atatürk döneminde ilkokullarda din dersleri vardı. Müslümanlara daha çocukluktan başlayarak gerekli din bilgileri veriliyordu.Osmanlı’dan kalma Din Dersi kitapları, Cumhuriyet döneminde gözden geçirilmiş, 1929 dan başlayarak yeniden yazılmıştı. Örneğin, İlkokulların ve Köyokulları’nın 3. Sınıfları için Abdülbaki Gölpınarlı’ya yazdırılan ‘’Cumhuriyet Çocuğunun Din Dersleri’’ adlı ders kitabı, Atatürk döneminde, 1929 yılında okutulmaya başlanmıştı.
Atatürk’ün Dilbilgini Abdülbaki Gölpınarlı’ya yazdırıp İlkokullarda ve Köyokulları’nda. Okutturduğu ‘’Cumhuriyet Çocuğunun Din Dersleri’’kitaplarında şunlar yazılıydı:
*Allah’a evlerimizde de ibadet edebiliriz. Fakat Allah, camideki ibadeti daha çok sever. Çünkü onun faydası daha çoktur. Oradaki büyüklerden din işlerini öğreniriz. Birbirimizi tanırız, severiz. Birbirimizin halini anlarız. Birbirimize faydamız dokunur. Zaten Müslümanlık, ayrılık dini değil, topluluk dinidir.
*İMAN: Müslümanlık, Allah’a ve Müslümanlığı öğreten Peygamberlerimize inanmaktır. Allah’a ve Peygamber’e inanmaya ‘’iman’’ deriz. Allah bu kâinatı, bizi yaratan ‘’kudret sahibi’’dir.
*Peygamberlerin sonu ve en büyüğü, insanlara İslam dinini öğreten, İslam imanını bildiren’’Hz. Muhammet’dir. İşte bunlara inanan, iman eden kimse müslümandır
* Şu iki söz İslam imanını bildirir: ‘’La ilaheillellah Muhammed ün Resulullah’’Türkçesi, ‘’Allah birdir, ondan başka Allah yoktur, Muhammed de Allah’ın Peygamberidir, demektir. İşte bu sözlerin anlamına inanan Kimse Müslümandır.
*Müslümanların kutsal kitabı ‘Kur’an’ı Kerimdir. Allah’ın emirleri bu kitapta yazılıdır. Biz Kur’an’ı Kerim’e çok hürmet ederiz.
***
Yazdırdığı din dersi kitaplarında bu gibi sözler yer alan Atatürk’ün dinsiz, Tanrıtanımaz, kâfir, komünist olduğu savı, Amerika’nın Türkiye’ye girdiği yıl başlatılan gerçeğe aykırı bir propagandaydı. Gerçekte Atatürk döneminde din ve ibadet özgürdü; fakat Siyasal İslamcılık ve dinin siyasete alet edilmesi yasaktı.
Türkiye 1946’da Amerika’nın güdümüne girince, Atatürk döneminde yasak olan Siyasal İslamcılık ve dinin siyasete, ticarete alet edilmesi eylemleri özgür bırakılmıştı.1947’de propagandaya başlayıp’’ Bugüne dek çocuklara okullarda din dersi verilmiyordu., şimdi din dersleri koyacağız’’diyenler yalan konuşuyorlardı. Yapmak istedikleri Atatürk döneminde Abdülbaki Gölpınarlı’ya yazdırılarak okutulmakta olan ‘’Cumhuriyet Çocuğunun Din Dersleri’’kitaplarını ortadan kaldırıp, yerine Amerika’nın Sovyetlere karşı kullanabileceği Siyasal İslamcı kuşaklar yetiştirmeye yarayacak başka ‘’Din Dersi’’ kitapları koymaktı. O günlerde Cemal Kutay, Eşref Edip gibi yazarlar, ABD’nin buyruğunu yerine getirerek ilkokullarda ‘’Sovyetlere düşmanlık aşılayan tümcelerle doldurulmuş din dersi’’kitapları okutulmasını istiyorlardı. Amerikan yardımını alabilmek, Amerika’nın siyasal dincilik koşulunu yerine getirmeye bağlıydı. ABD kongresi, Senatosu ve Temsilciler Meclisi; Türkiye’nin yardım başvurusunu, ancak Atatürk’ün yazdırdığı ‘’Cumhuriyet Çocuğunun Din Dersleri’’ kitapları okullardan kaldırılıp, yerine Amerika’nın amaçlarına uygun yeni’’ Din Dersi’’ kitapları konulduktan sonra; 22 Mayıs 1947’de onaylanacaktı.
Amerikan yardımı, Türkiye’yi ulusçu bilimgüder bir devlet olmaktan çıkartıp dingüder Panislamist bir devlete dönüştürme önkoşuluna bağlı olduğu için, Atatürk’ün yazdırıp ilkokullarda okutturduğu ‘’Cumhuriyet Çocuklarının Din Dersi’’ kitapları 1948’ de kaldırılmış; bunun yerine ‘’Müslüman Çocuğunun Kitabı’’ adıyla yeni bir din dersi kitabı yazdırılmıştı.
Gelgelelim, bu kitap Atatürk döneminde okutulan Abdülbaki Gölpınarlı’nın yazdığı din dersi kitabının tersine; çocuklara hurafelerin tutsağına dönüştürücü nitelikte olduğu için şimşekleri üzerine çekti. Öyle ki, dönemin en katı İslamcı yayın organı olan Sebilürreşad bile bu yeni din dersi kitabını ‘hurafeperestlik ‘le suçluyordu.
Atatürk yazdırıp okutturduğu ‘’Cumhuriyet Çocuğunun Din Dersleri’’ kitapları 1948’ de kaldırılarak, yerine konan ‘’Müslüman Çocuğunun Kitabı’nda tarikatçılık ve hurafecilik egemendi. Akılcılık yoktu. Çünkü Amerika, Türklerin dinsel konularda aydınlanmasını değil; tersine dilediği zaman Sovyetlere saldırabileceği Siyasal İslamcı Kuşaklar yetiştirmek istiyordu.
İşte Atatürk’ün dinsiz, komünist olduğu propagandası, 40 yıl süren Soğuk Savaş dönemi boyunca, bu amaçla yapılmıştı. Oysa yazdırıp okutturduğu din dersi kitapları, onun din düşmanı olmadığını kanıtlıyor.
( kaynak: Cengiz ÖZAKINCI/ BÜTÜN DÜNYA-BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR YAYINI- Sayı 2011/06 )