Kâinatta bir gerçeği ararsan,
Edep-erkân ile var muallime.
“İlim, irfan nedir?” diye sorarsan;
“Milli” olmayanı “ar” muallime…
Kutsal bir davanın, yılmaz eridir.
Gözlerin nurudur, dizin feridir.
Zorlu bir uğraştır, alın teridir.
Âdem “adam” olsa, kâr muallime...
Ülküsü memleket kadar büyüktür,
Milletin derdiyle höyük höyüktür.
Sevgisiz yürekler, sinede yüktür;
Kin ve nefret dolsa, “nâr” muallime...
Mazlumun hamisi, zorbaya yaman,
Zulme, haksızlığa vermez hiç aman.
Peygamber düsturu, sarsılmaz iman,
Vazife şuuru “sır” muallime…
Onun eseridir “gönül sarayı”,
Nice talebesi bekler sırayı.
Der ki: Nifak girse açar arayı,
Kim özüne yârdır, “yâr” muallime…
Bazen ana-baba bazen bir sırdaş,
Bazen bir sevinçtir bazen gözde yaş.
Onlarla pişeriz hem yavaş yavaş;
“Bitmez sabır” yüklü her muallime…
Dudaktan dökülen “en hikmetli söz”,
Tehlikeyi sezen “basiretli göz”,
Anadolu vatan, her birimiz öz;
Yurdun her bir ili “bir” muallime…
Yükselsin Bayrağım, susmasın Ezan!
Mutlak belasını bulur her azan…
Muallim mahdumu Niyazkâr ozan;
Gülistandan güller “der!” muallime.
Köksal CENGİZ (Niyazkâr)
Bu kutsal irfan ordusuna girdiğim ilk günden bu güne kadar birlikte aynı kaderi paylaşıp, gönlümde yaşattığım ve gönüllerinde yaşadığıma inandığım tüm öğretmen arkadaşlarımın "24 kasım öğretmenler gününü" şimdiden tebrik ederim.