Şu yalan dünyaya bağlanıp, kanma!
Tezden geir, geçer ömür dediğin.
Emanet verilen senindir sanma!
Say ki “konar-göçer” ömür dediğin…
Dünya dedikleri bir anlık durak,
Kimi gün yağışlı, kimi gün kurak…
Bizlerin meçhulü bu sırlı varak…
Nice ibret saçar ömür dediğin…
Doğumla “merhaba!” der kullar önce,
Anası, atası başlar sevince,
Gün günü eskitir, inceden ince;
Yeni sayfa açar ömür dediğin…
Mazidir geçmişte yaşanıp, kalan,
Sevgidir hayatı anlamlı kılan,
Bir çiçek misali açıp da solan;
Bir kuş gibi uçar ömür dediğin…
Gelenler gider de, gidenler gelmez…
Mazlumun, yetimin yüzü hiç gülmez.
Çok şeyi bilir de sonunu bilmez;
Nârdan korkup kaçar ömür dediğin…
Nasipse her yaşın lezzeti başka…
Tadına doyulmaz, düşmüşsen aşka…
Niyazkâr cananla girseydik keşke,
Cennetini seçer ömür dediğin…