İnsanların, Ülkelerinde iki temel beklentileri vardır.
Bunlar huzur ve mutluluktur.Diğer beklentiler bu iki kavramın içerisine istihdam edilebilir.
Bir devletin insanlarına karşı iki büyük görevi vardır.
Birincisi: Onu dışarıdan gelebilecek düşman saldırılarına karşı korumak,
İkincisi de: Ülke içerisinde, onun yani kişinin hakkını hukukunu korumaktır..
Demek ki Ülke içerisinde en önemli konu kişinin hak ve hukukudur.
Insanların hukunu korumayan, ihlâl eden bütün uygulamalar kötüdür, zarar vericidir.
Hak ve Adaletin karşıtı olan kavram da zulümdür..
Zulümle abad olunamayacağı da kesin hükümdür..
Evvelki gün 28 Şubat idi..
Yanına 12 Martı, 27 Mayısı, 12 Eylülü, 15 temmuz'u da eklenmleyen birçok söylevler dinledik, yazılar okuduk, paylaşımlar gördük...
Olayları algılayabilmek yorumlayabilmek ve dosdoğru anlatabilmek bir kültür seviyesi ve kişilik meselesidir diye düşünüyorum.
Herkes 28 Şubat diye başlayıp, 28 Şubat'tan kendisine bir ekmek çıkarmaya çalıştı.
28 Şubatı iyi tahlil etmek lâzım..
ÜÇ TANE 28 ŞUBAT VAR..
Birisi takvimlerde olup her yıl yaşanan 28 Şubat..
Birisi 28 Şubat 1997 Milli Güvenlik Kurulu kararlarıyla başlatılan; kendi gerekçesi İRTİCA olan 28 Şubat..
Birisi de, kavram olan, sıfat olan, mefhum olan 28 Şubat..
Bence en önemlisi, ve kurtuluş reçetemizin sebebi üçüncü şıktaki 28 Şubat ve onunla yapılacak mücadeledir..
Birçok problem ve çözüm bu tahlilde yatmaktadır..
O halde nedir 28 Şubat?
28 Şubat bir hukuksuzluktur..
O zaman bütün hukuksuzluklar bir veya biraz 28 Şubattır..
Toplumdaki kısmi farklılıkları normal karşılamak lâzım..
Cemil Meriç, "ideolojiler milli bünyemize giydirilmiş deli gömlekleridir" diyor.
ideolojiler bazında düşünülmese bile, Ülkemizde siyasi gruplar, camialar, cemaatler vb.nin varlığı bir gerçektir.
Ben bunların "GİZLİ AJANDALI" olmayanlarını: "Ülke Meselelerinde tespit, çözüm, çare ve algılamaları birbirine benzeyen insanların bir araya gelmesidir" diye yorumluyorum. Saygı da duyuyorum. Her birinin hassasiyetleri, öncelikleri farklıdır.. Çözüm metotlarında da farklılıklar ve benzerlikler vardır. Demokrasi açısından bunlar da normaldir..
Ama köklü ve sağlam toplumların inançlarından, kültürlerinden gelen ORTAK DOĞRULARI da vardır ki; Millet Dediğimiz binanın karkas direkleri, taşıyıcı kolonları bu ilkelerdir..
Ben Ülkücü Camia içerisinde yetiştim. Halâ da bu sosyal sıfatımı muhafaza ediyorum..
27 Mayıs'ta, 12 Eylül'de, 28 Şubat'ta en fazla örselenen ve dahası İkbal Dönemlerinde 15 Temmuzcuların en fazla zarar verdiği grup münferiden ve toplu olarak Ülkücüler olmuştur. Fakat Ülkücülerin diğer gruplardan bir farkı vardır. Bu farklılık adeta bir reflekstir ve bu refleksi de Devleti yönetenler çok iyi bilirler, lâzım oldu mu da kolayca kullanırlar.. Ülkücüler, DEVLET DELİSİDİR .. Devlet sevdalısıdır. Birçok hatayı, birçok kusuru, sürgünü, işkenceyi, zindanı, idamı DEVLET ANLAYIŞI sebebiyle Kızılcık Şerbeti yutar gibi içlerine atmışlar, yutmuşlardır... Ülkücüler, adeta cahiliye Araplarının kız çocuklarını gömerlerken, babasının elbisesindeki tozu silkelemeye çalışan kız çocukları gibi; kayıtsız, kasıtsız, Sevgi dolu davranmışlardır Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne...Kendilerine ihtiyaç duyulan Devlet Hizmetini de, ağlamadan, sızlamadan yerine getirip; tekrar köşelerine çekilmişlerdir.. Makam, mansıp, bir şey istemek de ayıptır onların anlayışında..
Bu sebeple Ūlkücülerin 28 Şubat ya da başka olayları yorumlamaları diğer sosyal gruplardan farklıdır..Ülkücü Dünya Görüşü yorumlarında DEVLET HASSASIYETİ ile MİLLÎ ŞUUR önde tutulur..
Gelelim gene 28 Şubata..
(Kişiselleştirmemek için şahsen muhatap olduğum durumları buraya almayacağım..Ama onları da dostlarım için ayrıca yazmayı deneyeceğim..)
28 ŞUBAT NE YAPTI İNSANLARA:
-Kendisi gibi düşünmeyen bütün insanları öteledi, dışladı, küçümsedi.
-Okulların işlerine karıştı..Bazı okul türlerini yok etmeye çalıştı..
-Öğrencilerin, kamu görevlilerinin hatta sivil yakınlarının kıyafetlerine bile karıştı.
-Türkiye'nin ekonomisine müdahale etti..
- Firmaları ayırdı, bazılarını bazı ihalelere sokmadı..
-Bazı firmaların batırılmasına çalıştı.
-Bakanlıkların özel kaleminden çıkan antetli kağıtlarla, Genelkurmay'a yapılan asılsız ihbarlarla, çalışanlar, yöneticiler baskı altına alındı.
-Belli görevlere, sadece belli zihniyetteki insanlar getirildi.
-Devlet aklı olmayan tercihlerle bazı cemaatler, dernekler korundu kollandı.Devletin başına belâ olmalarına sebep olundu..
-İnsanlar -Vatanlarında- bezdirildi. Birçok insanımız ümidini Memleketi terk etmeye bağladı ve terketti..
-İnsanlarımızın mutluluğu azaldı, iç huzuru yok edildi.
-Devletin en önemli görevi olan; içeride kişinin hakkını hukukunu müdafaa etmek şöyle dursun, Devleti idare edenler eliyle bu hak ve hukuklar çiğnendi.
- Hukuku emirlerine alıp, keyfiyetlerini hep keramet olarak sunarak icraatlarından sual ettirmediler..
Millet ve Devlet bu uygulamalardan çok zarar gördü..Demokrasinin kuralları içerisinde de ūzerine dūşeni yaptı..
Sonra...Sonrasını Kavram Olan 28 Şubatla izah edebiliriz..
O HALDE KAVRAM OLARAK 28 ŞUBAT NEDİR?
-28 Şubat, insanların hakkına ve hukukuna riayet etmemektir.
-28 Şubat Devletin görevlerini, liyakata göre değil, belli kıstas, keyfi takdir ve tercihlere göre tevdi etmektir..
- 28 Şubat Memleket gelirlerinin hak eden firmalara değil, tercih edilen firmalara takdir ve takdim edilmesidir.
-28 Şubat, insanların bazılarını baş tacı edip, bazılarını ötelemektir, yok saymaktır, canından bezdirmektir.
-28 Şubat insanların kılığına, kıyafetine, "kişisel sınırlardaki" yaşantılarına müdahale etmektir.
-28 Şubat, bazı cemaat, dernek, sendika ve grupları kişisel tercih ve takdirlerle korumaktır.
-28 Şubatlar kişisel kararlarda keramet keşfedip; keyfiyetten sual ettirmemektir..
28 ŞUBAT Cenab-ı Allah'ın HAKK sıfatına uymayan her harekettir.
-Hak ve Hukuku hor gören her hareket biraz 28 Şubattır..
28 ŞUBATÇILAR KIMDİR?
Onlar da bizden birileridir.. Bazen askerdir, bazen sivil..Bazen sağcıdır, bazen solcu.. Ama bizimdir.. Bizim Razı olduklarımızdır..Bizim alkışladıklarımızdır.. Verecekleri payeyi, makamı, mevkiyi, ihaleyi beklediklerimizdir..
SİZ NASIL İSENİZ ÖYLE YÖNETİLİRSİNİZ Hadis-i Şerifinde tanımlananlardır.. YANİ ESAS MESELEMİZ KAVRAM OLAN 28 ŞUBATTIR..
Bu konu sadece bu günūn, "yakın dün" ün bir meselesi de değildir.. Koçi Bey'den, Lütfi Paşa'dan beri aklı erenlerin anlattığı; çözüm bulması gerekenlerin ötelediği bir temel meselemizdir..
NASIL KURTULURUZ..
28 Şubatlardan kurtulmanın bir tek yolu vardır..
Bu yol; sevdiklerimiz beğendiklerimiz; mevki, makam, menfaat gördüklerimiz adına 28 Şubatları desteklemek yerine, hakikatleri desteklemeyi inanç ve ahlâk edinme yoludur..
Kitabımız Kur 'an'ın Rad Suresinde: " Allah bir Kavme verdiğini, o kavim kendini değiştirmedikçe değiştirmez" buyurulmaktadır..
Kendimizi değiştiremezsek, kul hatırını HAKK hatırından üstün görmeye devam edersek;
28 Şubatlar da el değiştirip duracaktır..
Bir yanlışı tespit edenler, ispat edenler; bu yanlış sayesinde, kendi yanlışlarını icra ederek SIRAYLA ÖÇ ALMA, hesap sorma "yönetimlerini" tekrarlayıp duracaklardır..
Unutulmasın ki hiçbir 28 Şubat 1000 yıl sürücü değildir.
Unutulmasın ki, anam ölse de öksüzüm, babam ölse de öksüzüm..Kimden gelirse gelsin hukuku çiğnemek zulüm, razı olmak, ortaklıktır..
-Unutulmasın ki, 28 Şubat takvimlerden bir sayfa değil; bir zihniyet, bir ahlâk, bir çürümüşlük, bir keyfiyettir..
Sizin 28 Şubat, bizim 28 şubat yoktur; o da küfür gibi tek millettir.
Kitabımız'da "Allah verdiği bir nimeti, Siz o nimetin veriliş sebebeni terketmedikçe elinizden almaz." buyurulmaktadır (.Enfal Süresi Ayet 53)
28 Subatları hakikaten yok edelim mi?
Cevap evet se, haydi buyurun, hem de şimdi kendimizden başlayalım işe..
ALLAH VAADİNDEN DÖNMEZ....