Unutmayın sadece midenize oruç tutturacaksanız.
Eşeğe yem vermeyince de oruç tutar.
Değilse tuttuğunuz orucun bir faydası yoktur.
Eğer maddi ve manevi pisliklerden arınacaksanız gözünüzle, midenizle, dilinizle ve kulağınızla oruç tutun, umulur ki kurtuluşa erenlerden olursunuz.
Savm: Arapça bir kelimedir. Sakınmak, korunmak, uzak durmak, men etmek, el çekmek, hareket etmemek, terk etmek, tüm fena hallerden sakınmak, konuşmamak, susmak gibi anlamlara gelir.
Oruç: Tanrı’ya ibadet etmek amacıyla, belli bir süre için yeme, içme, cinsel ilişki ve benzeri dünya zevklerinden kendini alıkoyma.
Veya, haz veren şeyleri bir süre için bırakma.
Oruç’un Kökeni: "Oruç" sözcüğü Selçuklular döneminde Farsçadan alınmış روجك rôcik sözcüğünün Türkçedeki söylenişi olup "günlük" manasındadır. Kur'an'da صوم savm ve صيام sıyam olarak geçmektedir.
Peki niye Türkiye’de savm veya sıyam yerine bu Arapça kelimelerle hiç bir anlam birliği olmayan, sadece “günlük” anlamına gelen Farsça oruç kelimesini kullanıyoruz. Günlük yani sabahtan akşama kadar yaptığımız işlerin bir bütünü anlamına geliyor.
Peki şimdi oruç kelimesinin yerine Türkçe karşılığı olan günlük desek ne olur.
Yada Arapça savm yada siyam yerine Türkçe korunmak veya susmak demiyoruz.
İşte burada kültür emperyalizmi devreye giriyor.
Bu günkü müslümanlar yıllar önce Selçuklular döneminde Fars emperyalizmi ile giren ve üstelik Farsların eski ateşperest zerdüştlerin dini kavramı olan Oruç kelimesine karşı mücadele etmezler.
Kuran’i kavramların dini konularda kullanılması normal karşılanabilir yani Türkçesi söylenmeyebilir. Bunun bir anlaşılabilirliği var. Ancak İslami kavram ve ifadeler, dualar ve günlük konuşma dilimizdeki sözde İslami gibi gördüğümüz Farsça kelimeleri niye ayıklamıyoruz.
Üstelik bu kelimeler yukarda belirttiğim gibi ateşperest zerdüştlüğün kavramlardır.
İşte Selçukluyu yıkan bu Fars kültür emperyalizmidir.
Ya Osmanlı’yı hangi emperyalist zihniyet veya zihniyetler yıktı.
Bir millet asla topla, tüfekle veya parasızlıktan yıkılmaz.
Tarihte de hiç bir devlet parasızlıktan yıkılmamıştır. Tarihte bütün devletlerin yıkılmalarının sebebi ahlaksızlık, adam kayırma, rüşvet ve emperyalist devletlerin dil ve kültürel hegemonyasıdır.
Emperyalist devletler nasıl sızarlar.
Özellikle günümüzde artık kendi milletinden, kendi kültüründen olmayan millet ve devletlerle sınır birliğine girerek büyümek yerine, istila ve işgal etmeden kültürel yönden yok etmeye ve sömürmeye başlar.
Onun içinde yabancı devletler sömürecekleri devleti önce sosyal ve kültürel yönden yok ederler. Buda ya din kisvesi altında yada barış, demokrasi, insan hakları, hümanizm gibi kavramlarla gelirler.
Unutmayalım ki, "Misyonerler Afrika'ya geldiğinde bizim topraklarımız, onların İncilleri vardı. Dua edelim dediler. Gözlerimizi kapattık. Açtığımızda, bizim incilimiz, onların toprakları vardı" (Kenya'nın kurucu devlet başkanı Jomo Kenyata, Batı ülkelerinin Afrika gelişini bu sözlerle dile getirmişti.)