Bismillahirrahmanirrahim.
(Esirgeyen, bağışlayan Allah’ın adıyla)
Allah'ım! Senin rızan için oruç tuttum, sana inandım ve sana güvendim. Senin rızkınla orucumu açtım ve Ramazan ayının yarınki orucuna da niyet ettim. Benim geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla!
Allah’ım! Açlık çeken kullarına da nimetlerini gönder. Kimseyi açlıkla terbiye etme.
Veya;
Allah’ım! Verdiğin nimetlere şükürler olsun. Olmayan kullarına da ver.
Diyebiliriz kısaca.
Kısaca ettiğim duayı her sofradan sonra Ramazan olsun yada olmasın yemekten sonra söylerim.
Çocuklarım bile yeni konuşmaya başladığında vermediğin kullarına da ver. Derlerdi.
Değerli dostlar, kıymetli okurlarım.
Dua Allahtan bir dilektir.
Allah’a şükürdür (Teşekkür etmektir)
Değilse Arapça ve Farsça kelimeleri anlamını bilmeden ezberlemek değildir.
Namaz kılarken ve Namaza çağrı olan Ezan’ın haricinde. İslami literatür (İslami edebiyat) tamamen Türkçe olmalıdır. Kaldı ki namazda okuduğumuz dualarında Türkçesini bilmemiz gerekiyor.
Kısaca Türkçe düşün, Türkçe konuş, Türkçe yaz, ifadesi temel amacımız olmalıdır.
Unutmayalım ki Türk Selçuklu devletinin yıkılmasına sebep Farsça hayranlığıdır, Osmanlı devletin ise Arapça hayranlığı yüzünden yıkılmıştır.
Ayrıca yine unutmayalım ki, Türkçe giderse Türkiye gider.
Günümüzde yapılan bir çok dua halen Farsçadır.
Bundan 25-30 sene önce camilerde ezan duası okunmazdı. Ezan duası sünnetmiş. Sünnet olduğu doğrudur, ancak son 15-20 yıla gelinceye kadar ezan duası okumak yasak mıydı? Şimdi herkes harıl harıl Arapça ezan duası okuyor.
Ben anlamıyorum ki. Sadece anlamını bilmeden, ezberlemem lazım.
Türkçe yapılsa olmuyor mu?
“Ey bu eksiksiz davetin ve kılınan namazın sahibi! Muhammed'e vesîle'yi ve fazîleti ver. O'nu, vaat ettiğin Makam-ı Mahmûd üzere dirilt"
Bu duayı bile kim Türkçeye çevirmiş bilmiyorum. Çeviride bile yarısı Türkçe kelime değil.
Namaz= Farsça ateşperest zerdüştlerin kavramı. Doğrusu ibadet demektir, yada Arapçası salat demektir.
Vesile= Elverişli durum, fırsat demektir.
Fazilet= Erdem demektir.
Makamı Mahmut = "Övgüye lâyık yer, yüksek dereceli mânevî makam" anlamına gelen makām-ı mahmûd, kıyamet günü sorgulama öncesinde uzun bekleyiş sebebiyle bütün insanların sıkıntıda bulunduğu bir sırada Hz. Muhammet’e ilâhî gücün yardım ederek dua etmesi için izin ve yetki verilmesini ifade etmektedir.
Şu şekilde tercüme edilse olmaz mıydı?
“Ey bu eksiksiz davetin ve kılınan salatın (İbadetin) sahibi! Muhammed'e fırsatı ve erdemi ver. O'nu, vaat ettiğin Övgüye layık yüksek dereceli makam üzere dirilt" diye tercüme edilse anlamı bozulur mu?
Ayrıca Ezan duası bu haliyle sünnet değildir gibi geliyor bana. Sünnet , peygamber Efendimiz in yaptığı şeylerdir. Sanki dua 3. şahıslar tarafından yapılıyormuş hissi veriyor. O kendine böyle dua etmez. Bir insan kendine onu vaat ettiğin makama yükselt demez. Beni veya kulun Muhammet’i yükselt demesi gerekmiyor mu?
Hatırlayın yine daha 25-30 yıl öncesine kadar kimse namazda, tahiyyata oturduğunda, kelimeyi şahadet getirirken şahadet parmağını kaldırmazdı. Ne olduysa oldu bütün camilerde cemaat çıldırmış gibi şehadet parmağını kaldırmaya başlamıştı. Taa ki 15 Temmuz kanlı darbe girişimine kadar. Ondan sonra birden bire kesildi. Neden acaba.
Nedeni şu çünkü o yıllarda Türk kültürüne düşman, hain ve islam düşmanı fetöcüler, bunun sünnet olduğunu ve mutlaka yapılması gerektiğini cahil müslümanların kafasına çaktılar da ondan. Bunun sebebi de Sait kürdi denen müşrik, sözde Şafi meshebinden olduğu için. (Bu arada, Şafii’ler tahiyyatta şehadet parmağını kaldırırlar)
Biz Hanefi ve maturidi olanlara da bunu zorladılar da ondan. Peki ne oldu da birden bire 15 Temmuz kanlı ve işbirlikçi darbeden sonra camilerde artık parmak kaldıranlar yok oldu ve eskiye dönüldü.
Ne olduğu gayet basit. Parmak kaldırırken de müslümanlar cahildi, kaldırmazken de müslümanlar cahil de ondan.
Demek ki neymiş. İslamı Türkçe öğrenmek gerekiyormuş. Eğer insanlarımız anlamadığı Arapça ve Farsça ile değilde Türkçe olarak dinini öğrenirse kimse yanlışa düşmezdi.
Bu günkü gibi Badeci hoca bozuntuları da ortalık yerde dolaşamazdı.
Allahım! İslamı dosdoğru anlamamızı ve müslüman görünen müşriklerden korunmamızı diliyorum.
Sonsuz iyilik ve güzellikler sendendir. Bizi doğru yoldan ayırma. Bize güç ve kuvvet ver. Senin gücün ve kuvvetinin haricinde bizi başka dünyalık güç ve kuvvetlerin önünde eğilme fırsatı verme.
Senin her şeye gücün yeter.
Selam ve muhabbetle.