Biri işten çıkarıldı, öbürü üyelikten… Birinin ekmeği elinden alındı. Öbürünün evi ve yuvası olarak gördüğü sendikası elinden alındı. Her ikisi de yargıya gittiler ve açtıkları davalarını kazanmalarına rağmen birine işe, öbürüne toplantıya gelme denildi.
Şimdi bu hukuk tanımaz, ceberut yönetimin başkanı Eğitimciler Birliği Sendikası 7. Dönem II. Zorunlu organlar toplantısında; “Hakkı ve adaleti hâkim kılmayı hedef edinen bir bilincin inşası için sendikacılık yapıyoruz.” Sözleriyle haktan ve adaletten bahsediyor. Sen önce yargı kararını uygula ondan sonra haktan ve adaletten bahset.
Şükrü Kolukısa, Genel Başkanlığa adaylığını açıkladıktan sonra, Onun teşriki mesaide bulunduğu çalışma arkadaşları, nezaketlerinin gereği olarak odasına hayırlı olsun ziyaretine, kurulan korku imparatorluğunun şerrine maruz kalmamak için,“aman kimseler görmesin” diye gizli saklı gitmeye çalıştılar. Çalışanlar bu ziyaretlerini genellikle mesaiden sonra yapmak zorunda kaldılar.
Sendikanın 7. Olağan Genel Kuruldan sonra yeni yönetim mazbatalarını aldıkları hemen ertesi günden itibaren üstelik mübarek Ramazan ayı içerisinde sendikada ekmeklerini alın teri ile kazanan 5-6 emekçinin bir anda istifa etmeleri, acaba bir emek örgütü emekçinin ekmeği ile mi oynuyor? Sorusunu akıllara getirmektedir.
Eğitimciler Birliği Sendikası Sivas 1 nolu Şubesinde işten çıkarılan bir emekçinin yargı kararı ile iş akdi feshinin iptal edilmesine rağmen işe çağrılmaması, sendikanın üyelikten çıkarma kararı Yargı tarafından iptal edilmesine rağmen üyesinin teşkilat toplantısına katılmasının istenmemesi Ali Yalçın ve 3-5 kişilik saz arkadaşlarının ne derece kindar olduklarının göstergesidir.
Sendikamız 2001’de yayımlanan 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra 7 tane, 2001’den önce 3 olmak üzere toplam 10 seçim dönemi yaşadı. Bu teşkilatta 2023 yılına kadar hiçbir emekçinin ekmeği ile oynanmadı ve tercihinden dolayı hiçbir üyeye bu denli kin güdülmedi. 2023 yılında yapılan 7. Olağan Genel Kuruldan sonra sendikamız, “Ekmekle oynamak ve Kindarlık” kavramlarıyla da tanıştı. Ali Yalçın yönetiminin bir eseri olan bu iki kavram, sendika tarihimizde kara bir leke olarak şimdiden yerini aldı.
Emeğin kutsallığından bahsedenlerin ağabeyinin tercihinden dolayı emekçisinin ekmeğini elinden almalarına, özlük ve özgürlükten dem vuranların sendikanın kurucu değerlerinden uzaklaşmasını eleştiren ve sendikanın daha da gelişmesi için öneri sunan üyesini sendikadan çıkarmalarına neden olan bu denli kin, nefret ve intikam duygusu içerisinde olanların sendikaya katkıları ne olabilir ki? Kendi çıkar ve menfaatlerini korumanın dışında.
Ahmet Gündoğdu sana kin gütseydi bu sendikada genel başkanlığa kadar çıkabilir miydin? 2008 yılında yapılan 3. Olağan Genel Kurulda Ali Küçükkösen listesinde Ahmet Gündoğdu’nun karşısında seçimlere girdin. Karşısında olduğun Ahmet Gündoğdu yönetiminde Basın ve İletişimden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak 2011 yılından itibaren görev yapma imkânı buldun. Sana açılan bu alandan Genel Başkanlık koltuğuna oturdun. Eğer bu teşkilat, genel başkanın karşısındaki listede nasıl bulunursun diye sana kin gütseydi hiç yükselebilir miydin? Sen de böyle bir rakibinin veya senin gibi düşünmeyen birisinin elinden hiç tuttun mu? Sen rakiplerine kin gütmenin dışında ne yaptın ki? Sen, çıkar ve menfaatin için bu sendikanın kuruluş değerlerini değersizleştirdin. Ama şunu unutma, bu sendika değerleriyle yeniden kucaklaşacak. Bu kucaklaşma sana rağmen ve çok yakında gerçekleşecektir.
Korku imparatorluğu üzerine kurduğun kindar ve rantçı yönetim anlayışına meydan okuyoruz sana ve 3-5 kişilik saz arkadaşlarına artık yeter diyoruz.
Davayı Kuşadası zirvesindeki parsellerdeki rantlarının kılıfına dönüştürenleri, korku imparatorluğu ile tek tip üye isteyenleri, tatlı rekabet ortamını kindarlığa çevirenleri ve tercihlerinin bedelini ekmekleriyle ödetenleri bu soylu davanın bir milyon üyesi tasvip etmediği gibi sizlere oy veren 225 delege de tasvip etmemektedir.
Sendikamızın kuruluş değerlerini içselleştirmiş ve ikinci gizli bir ajandası olmayan, genelde millet ve ümmetin derdini dert edinen özelde ise memurun hak ve menfaatlerinin iyileştirmesini dert edinen bu teşkilatın çok değerli üyeleri; vesayetçi, rantiyeci ve kindar 3-5 kişi tarafından yönetilmesini hak etmiyor. Taban ile tavan arasındaki bu zihniyet farkı sendikamızın gelişmesinin önündeki en büyük engeldir.
Yıldırım DEMİRCİ