Öğretmenlerimiz 2023-2024 Eğitim ve Öğretim yılı için Pazartesi günü ders başı yapacaklar. Öncelikle bu yıl atanan ve ilk defa göreve başlamanın heyecanını yaşayan öğretmenlerimize hoş geldiniz diyor, başarılı olmalarını yüce Allah’tan temenni ediyoruz.
Ne yazık ki her yıl olduğu gibi bu yılda bazı öğretmenlerimiz için ders başı yapmak eşinden, çocuğundan ayrılmak anlamına gelmiştir. Söz gelimi sözleşmeliden kadroya geçen öğretmenler ne yazık ki geçmişte kadrolu öğretmenlere tanınan eş durumu ataması bu öğretmenlerimize tanınmamıştır ve bu yüzden birçok öğretmen eşinden ayrı kalmıştır.
Bu sorun çözümsüzlüğünü korurken iller arası yer değişikliğinde bulunan bazı öğretmenler açık norm olmadığı için eşlerinin atandığı illere gidemediler. Kuşkusuz bu durum kendilerinde büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Şimdi parçalanmış aileler ve farklı illerde iki ayrı evi geçindirmek zorunda kaldıkları gibi ayrılık hasreti çekmeye mahkum edildiler.
Bir başka çözümsüz sorun sene başı Eğitim Öğretim Ödeneğidir. Tüm kırtasiye ürünleri %100 e yakın zam gördüğü halde ne yazık ki bu ödenek adeta kuşa çevrilmiştir. Ayrıca ayrımcılık yapılmakta tüm eğitim öğretim çalışanlarına ödenmemesi de çözümsüz olarak karşımızda durmaktadır.
İlk defa atanacak yöneticilerin atama takviminin ekim ayına kadar uzaması da ayrı bir sorundur. Oysa makul olan En geç Bir Eylülde bu arkadaşların görevlerine başlamasıydı.
Elbette ki öğretmenlerin sorunları bunlarla sınırlı değildir. Örneğin her yıl düzenli yapılan alan değişikliği bu yıl yapılmadı.
Tam öğretmenin ders başı yapmasına iki gün kala bir de ayrımcılık kokan ifadelerle karşılaştılar. Şu okulda görev yapıyorsan muteber insansın bu okulda görev yapıyorsan konuşmaya bile değmesin anlamına gelen ifadeler kullanmak, bu mesleğin sırf memur olmak kadro kapmak için yapıldığını söylemek en azından idealist birçok öğretmeni gücendirmiştir. Belki aynı ifadeler kullanılmamıştır ancak bu ifadeler geçmişte Öğretmeni Eminönü Meydanında yem bekleyen güvercine benzeten bakan beyin söylemiyle paralellik arz etmiştir. Dolaysıyla enerjimizi eğitimin daha kaliteli hale getirilmesi, eksiklerin giderilmesi, eksiklik varsa iyileştirilmesi yönünde harcamamız daha yararlı olacaktır kanısındayız.
Kuşkusuz bugün İstanbul özelinde bakarsak yeni atanan öğretmenlerin ev bulma sorunu, mevcut öğretmenlerin kira sorunu başlı başına bir problem olarak karşımızda durmaktadır. Evet Temmuzda en düşük devlet memuru maaşı Yirmi İki Bin lira civarına çıkartıldı doğrudur. Ancak aynı zamanda ev kiraları On Beş Bin lira civarına fırladı. Yani yalnız başına ev tutmaya kalkan bir öğretmenin cebinde Yedi bilemedin On Bin lira para kalmaktadır ki bundan elektrik, su, doğalgaz, internet, telefon gibi faturalı düşerseniz elde çok daha komik bir rakam kalacaktır. Son tahlilde yapılan toplu görüşmelerde hüsranla sonuçlanınca geçim kaygısı öğretmeni şimdiden düşündürmeye başlamıştır.
Sonuç olarak öğretmenin görevine sağlıklı bir şekilde başlaması ve adapte olması için Bakanlık öğretmenler odalarının sesine kulak vermeli ve bekleyen acil sorunları bir an önce çözüme kavuşturmalıdır.