İlk küreselleşmenin tarihi başlangıç olarak, 19.Yüzyılda İngiltere'nin ''PAX BRİTANNİCA'' olarak kendi milli menfaatlerine dayalı olarak geliştirdiği dünya düzeni olarak getirdiği düzendir.
Küreselleşme; ekonomik, kültürel, eğitim, hatta binlerce yıllık geliştirilen örf adet ve yaşam biçimleri ve alışkanlıkları da değiştirmektedir.Milli ekonomiler dünya çapında birbirine bağlanarak uluslar arası nitelik kazanmaktadır.Sosyal ve ekonomik ilişkilerin yanı sıra, kültürel ve yargısal faaliyetler egemen olan dünya devletlerinin ölçeğinde taşınarak hızla etkilenmektedirler...
İki kutuplu dünya düzeninin günümüzde tek kutuplu (ABD) ya da bazılarına göre çok kutuplu hale gelmiş olması, soğuk savaş döneminin geride kalması,eski Sovyetler Birliğinin dağılması, Orta Asya'da, Balkanlarda,Orta Doğuda ve Kafkaslarda dünya siyasi haritasının önemli değişikliklere uğraması sonucu, bilhassa çok uluslu emperyalist şirketlerin yönetimindeki ABD kendince dünyaya yeniden şekil vermek, yeni nizam arayışı içine girmek istemesi küreselleşmenin bir başka boyutu olmuştur...
Günümüz dünyasında teknolojinin getirdiği büyük yenilikler, iletişim çağına damgasını vuran sosyal argümanlar, haberleşmede ve bilginin kaynağına ulaşmada ki büyük kolaylıklar dolayısıyla devletler arası siyaset ve ekonomi iç içe geçmiştir. ABD'nin ve onun güdümünde olan çok uluslu şirketler ve finans kaynaklarının menfaatlerine göre şekillenen bir KÜRESELLEŞME olgusu ile karşı karşıyayız..
Küreselleşme bir gerçektir ve devam eden bir süreçtir.Aynı zamanda kültürel bir olgudur.Yaşadığımız dünyanın gerçeklerini anlamak ve idrak etmede zaafa düşersek, bozulan dengelerin yerine yenisini ikame etmede geç kalınırsa kültürel erozyon kapımızda en büyük tehlike olacaktır. Hatta olmaktadır!...
Küreselleşmenin getirdiği teknolojik gelişmeler artarken, refah yükselirken, dar gelirli toplumlarda ki ilkesizlik, çaresizlik, değerlerinde kopma hızlılaşmaktadır.
Giyim-kuşam-marlbora-nike- fast food-coca cola,spencer-cep telefonları-internet-İngilizcenin yayılması- gençlerin ABD'nin ve bazı gelişmiş ülkelerin yaşam tarzlarını aynen taklit etmeleri, dizden yırtık kot pantolonlara revaç göstermesi ve buna benzer kültürümüzden hiç bir iz taşımayan değerleri, ilericilik ve batıcılık adı altında popüler kültür olarak addetmeleri küresel hegemonyanın milli değerleri katletmesinden başka bir şey değildir!...
Türkiye'nin yeri; evrensel değerlerle buluşma ortak noktasında BATIDADIR denilerek teslimiyetçilik bir faziletmiş gibi gösterilip toplum UYUŞTURULMAKTADIR...Gelişmiş medeniyetler seviyesine çıkmak istemek farklı, kokuşmuş değerlere bağlı olmak farklı şeydir..
Ülkelerin medeniyet ve kültür değerlerinde TEK TİPLEŞMEYİ öngören KÜRESELLEŞME, insanlığın bugüne kadar getirdiği tarihi tecrübeleri ile zıtlaşmaktadır...
Emperyalist küresel hegemonyacılar kendi menfaatlerinin icabı olarak; dogmatizm, bağnazlık ve yayılmacı bir kültürel despotizmle dünyayı kuşatmakta ve YENİ DÜNYA DÜZENİ altında ulus devletlerin çöküşünü hızlandırmaktadır...
Ümraniye Türk Ocakları Şube Başkanı
AV.Faruk Ülker