• Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
Anasayfa
  • GÜNDEM
  • KAMU
  • SENDİKA
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • SİYASET
  • HUKUK
  • TÜRK DÜNYASI
  • EĞİTİM MEMURLAR
  • Ara
SON DAKİKA:
15:30
Milletin su parasıyla kendine TOGG bile almış
11:34
İstanbul Emniyeti'nde yeni atamalar!
Video Galeri Foto Galeri Yazarlar Üye Paneli
A
Büyüt
A
Küçült
  1. Köşe Yazarları
  2. Misafir Yazılar
  3. Öğretmen ne ister; ya da ne istemez?
Yayınlanma: 03 Nisan 2018 - 20:46

Öğretmen ne ister; ya da ne istemez?

03 Nisan 2018 - 20:46
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Öğretmen ne ister; ya da ne istemez?
Misafir Yazılar
Misafirin Sözü



     Öğret öğretmen, eğit öğretmen.. Sabret öğretmen.. Dinle öğretmen.. Sus, hakkını  dahi savunma öğretmen.. Sen, sadece söylenileni yap öğretmen…

     Sulanmayan çiçek gibi, zaman içinde kuru öğretmen.. Sorumluluklara gark olarak, kendini dahi unut öğretmen… Süpermen  yaratılmışçasına, ondan mütemadiyen “süper olmanın” beklendiği ama onu da insan olduğunun çoğu vakit unutulduğu, cefakar öğretmen…Maaşını aldığı günden itibaren ,gelecek ayını da hesaplamak zorunda olan ,yirmi dört kasımdan bir sonraki yirmi dört kasıma kadar isminin dahi hatırlanmadığı öğretmen… Bu zaman zarfında birileri  çıkıp, bir kez bile sormayı akıl etmez : BİR ÖĞRETMEN NE İSTER YA DA NE İSTEMEZ?

     Hiç sorulmadığından ,elimden geldiği, dilimin döndüğü, kalemim konuştuğu kadar anlatmaya çalışayım efendim.. Bize anlamsız gelen anlamsızlıklardan da bahsederek, zülfü yâre de dokunalım biraz.

    Öğretmen, kendisini, öğretmen gibi görmeye göreve atandığı gün başlamaz. Tarifi mümkün olmayan bu güzel hissi, eğitim fakültesini kazandığını duyduğu anda hissetmeye başlar. Bir öğretmen, öncelikle, okulunu bitirdikten sonra işsiz kalma korkusunun olmamasını ister.

     Meslekte gözünü açtığı ilk yerin “bir dağın başının” olmamasını temenni eder.  Çünkü yanında mesleğinin ilk yıllarında ona destek ve örnek olacak meslektaşlarının olmasını diler. Can tehlikesi olmadan, akşam evine dönüp dönemeyeceğinin endişesini yaşamadan(yaşamış birisiyim),okuluna gönül rahatlığı ile gidip gelmek de ister.

   Öğretmenin mesleki tanımı , okulda ve sınıfta ,sadece ve sadece “eğitim ve öğretim” işleri ile ilgilenen kişi anlamına gelmektedir. Fakat ülkemizde, okulların imkanları ve donanımları düşünüldüğünde ,bu tanımlamaların çok ötesinde ,aslında olmaması gereken  görevlerin de öğretmenlere yüklendiği gerçeğiyle karşı karşıyayız. Gerekli donanıma sahip olmayan sınıfların teknolojik araçlarını tamamlamak, sınıf içi ihtiyaçları gidermek ve tüm bunlar için velilere aynı şeyleri onlarca kez anlatmak zorunda kalmak, öğretmenlerin mecburi görev, tanımlamasına girmiş durumdadır. Aslında öğretmen “zorunlu tahsildarlık yapma” sıfatından arınmak için de can atmaktadır. Bu mesleğe sahip olanlar okullarda ve sınıflarda , üniversite öğretim üyelerinde olduğu gibi kendilerine ait çalışma odası ister. Zira öğretmen bilgiyle, kitapla ,ön hazırlıkla icra edilen bir meslektir.

       Bir millete yön veren, aydın insanların oluşturduğu ,mesleğin adıdır öğretmenlik. Hiçbir insan yoktur ki ,bir öğretmenin ışığından   faydalanmamış olsun. Bu anlamda geleceğin nesillerine şekil veren bu mimarlar, YERLERE DÜŞÜRÜLEN İTİBARININ iadesini isterler. Toplumun bu mesleğe geçmiş dönemlerdeki gibi saygı duymasını isterler. Günümüzde bu kutsal mesleğin toplumsal statüsü yara almış durumdadır. ”Öğretmeni şikâyet hattı” ifadesi dahi, bu yaranın vahametini ispat niteliği taşımaktadır. Bu uygulamaya  karşı “alo, öğretmeni dinleme hattı “ifadesini de  duymak ister o yanlı yanın yapan televizyon kanallarından. Binlerce güzel örnek teşkil eden mesleğin içinden, cımbızla çekilmişçesine öne sürülen, “çoğu zaman insani” hataların ayyuka çıkarılarak, manşet haber haline dönüştürülmesi, bu meslekteki her kişide his ve güven kaybına sebep olduğu gerçeği aşikardır. Sınıf ortamını ve o ortamdaki aile olma hissini, dışarıdan tahayyül etmek mümkün olmayabilir. Bir öğrenci ,öğretmenin gözünde evladından farksızdır. Anne, baba yeri geldiğinde evladına nasıl kızıyorsa ,onu seviyorsa, hatta yeri gelip kulağını çekiyorsa, aynı haklar öğretmen için de aynen geçerlidir. (Öğrenciler ailelerinden daha çok ,öğretmenler ile zaman geçirmektedir)

    Belki, eski kafa, olarak nitelendirenler olabilir beni fakat benim fikir dünyamda  “eti de senin, kemiği de senin hocam” mantığı aynen devam etmektedir. Bu mantıkta karşılıklı  güven esastır, halis niyetler vardır karşılıklı olması gereken.. 

    Yani işin özü, öğretmenler ,üst mercilerden  kendisini öğretmen sanan  ,öğretmene karşı öğretmencilik oynama küstahlığını kendinde hak gibi gören ve ona teknik öğretme hadsizliğinde bulunan, kendini bilmez veli potansiyeli ( bir çok veliyi tenzih ederim) karşısında, öğretmeninin arkasında kale gibi durmasını beklerler.. Bu duygu insanları ,müfettişlerin tepelerinde boza pişirmesinden sıkılmış durumdadırlar.. Bu konuyla ilgili , tarihi bir kıssadan bahsetmeden edemeyeceğim:

    Molla Gürani, FATİH SULTAN MEHMET’ in  Akşemseddin Hazretleri’nden de önceki  hocasıydı. Fatih şehzadelik döneminde, Molla Gürani’nin eğitiminden geçmiştir. Gürani uzun boylu, heybetli ve sert tabiatlı birisi olmakla birlikte, ilkelerinden taviz vermeyen bir öğretmendir. Fatih’in babası 2.Murat küçük şehzadeye Molla Gürani’ nin ders vermesini ister. Molla Gürani  ‘Eğitim şekline müdahale edilmemesi’ şartı ile bu eğitimi kabul eder…Küçük Şehzade, derslerde şımarık davranışlarda bulununca ,hocası Gürani elinde sopa ile derslere gelmeye başlar.. Şehzade Mehmed, elindeki sopa ile ne yapağını sorar..Gürani Hoca  dersi dinlemeyenin ve saygısızlık yapanın şehzede bile olsa döveceğini söyleyince, şehzade kahkaha atar. Bu kahkaha üzerine Molla Gürani şehzadeyi öyle bir döver ki, o günden sonra Memmed bir gün bile derslerini aksatmaZ,saygısızlık yapmaz.

    Aynı şehzade   Peygamber övgüsüne mashar olmuştur. Fatih Sultan Mehmed  ,İstanbul fethediğinde, Bizanslı kızların yollarda kendilerine sundukları çiçekleri hemen yanı başında olan hocalarına hediye ettirmiştir.. Onların atlarından kaftanına sıçrayan çamura dahi, övgüler yağdırmıştır..(PADİŞAHLAR BÖYLE YETİŞTİ)

     Öğretmenler kendilerinin  üstü olan mercilere güvenmek isterler.. Eğitim kitapları ve proğramlarını hazırlayan ,  sunan ve sunulması istenen komisyonlara sırtını sorgulama gereği duymadan dayamak dilerler. Dünyadaki eğitim sistemlerini çok iyi araştıran, kendini yenileyen, milletinin ve çocuklarının özelliklerini çok iyi tahlil etmiş ,en faydalı ve uygun olan sistemi okullarına uzun vadade sunacak bir Milli Eğitim Bakanlığı da isterler. Niyazlarında hükümet ve eğitim politikasının ayrımına varmış bir devlet hayali  vardır. Türk Okullarındaki öğretmenler , Mustafa Kemal Atatürk ‘ün eğitim sistemini benimsemiş, Cumhuriyet’ine sahip çıkan ve her daim çıkacak olan mefkureleri olan ülkü insanlardır.

    Çileye talip olmuş bu kişiler ,ekonomik güçlerinin   Dünya ülkelerindeki meslektaşlarına denk olmasını da hayal ederler. Tabi ki ilim irfan para ile tahvil edilecek kadar ucuz değildir. Lakin bir öğretmenin  tüm enerjisini mesleğine kanalize etmesi ekonomik rahatlığı ile doğrudan ilgilidir. Bunları yazarken aklıma yine Atatürk geldi:

    MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ’e vekil maaşlarının ne kadar olacağı sorulur. Atatürk’ten gelen cevap çok çok manidar olup ,ders çıkarma niteliği taşımaktadır:

  “ ÖĞRETMEN MAAŞLARINI GEÇMESİN”

    Peygamber Efendimiz: ”Alimin uykusu, cahilin ibadetinden hayırlıdır” buyurmuştur.. İlmi Çin’de de olsa alıp gelen, peygamber mesleğini icra eden öğretmenlere ,gereken değerin ve önemin verildiği, onların da mesleki anlamda mutlu oldukları umut dolu günlere “MERHABA” diyebilmek hayali ile…..Hoş kalın ,hoşçakalın efendim…

                                                                                                                                                             

GÖKÇE KIZ

habererk.com



 

Yazarın Diğer Yazıları

  • Haydut Devlet İsrail Bölgede Barışı Ve İstikrarı Engelliyor - 23 Haziran 2025
  • Ali Yalçın'ın Niyetini Arkadaşı İfşa Etti! - 17 Haziran 2025
  • Bakan arabasının kapısını açan adamın kapısını açan adamlar... - 25 Nisan 2025
  • Sadece Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan değil, Kırgızistan ve Tacikistan da KKTC'yi sattı! - 14 Nisan 2025
  • Alparslan Türkeş: Vatana, millete ve bir ülküye adanmış bir ömür - 05 Nisan 2025
  • Suriye'deki Gelişmeler Ne Anlama Geliyor? - 25 Mart 2025
  • Öcalan'ın Çağrısını Doğru Değerlendirmeliyiz - 06 Mart 2025
  • FETÖ ruhu hortladı - 22 Ocak 2025
  • Suriye Tarihi Bir Dönüşümle Yüz Yüze - 31 Aralık 2024
  • Engelleri Engellemek Mümkün - 03 Aralık 2024
  • Suriye'de Oldu Bittilere Asla Müsamaha Gösterilmeyecektir - 03 Aralık 2024
  • Unutmadık Devlet Ağa Unutmadık! - 17 Kasım 2024
  • Ziya Gökap'in Tutuklanıp Gönderildiği Malta'dan Kızına Yazdığı Mektup - 26 Ekim 2024
  • Lozan'da kazandık mı, kaybettik mi? - 26 Temmuz 2024
  • Keşke bu yazıdakiler yalan olsa - 05 Haziran 2024
  • Son Çivi - 02 Haziran 2024
  • 1 Mayıs 1977'de Taksim'de yaşananların sorumlusu kimlerdir? - 25 Mayıs 2024
  • Diplomalı işsizler - 19 Mayıs 2024
  • O MHP'li cinayete nasıl yardım etti? - 08 Mayıs 2024
  • Ali Yalçın istifa - 03 Nisan 2024
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 11
ilan.gov.tr
Gazete arşivi için üye girişi yapmanız gerekmektedir.
Köşe Yazarları
Toplu Sözleşme Sosyal Medya Anketi
Kadriye Demirel (AES Antalya il Temsilcisi , Eğitim koçu)
Toplu Sözleşme Sosyal Medya Anketi
Aziz Dolu Atabey
Aziz Dolu Atabey
Türkler bin boydur biri de Moğol'dur
Yaşar YENİÇERİOĞLU UAEF Başk
Yaşar YENİÇERİOĞLU UAEF Başk
Türk Kültür Coğrafyası-1
Remzi ÖZMEN TES İst 8 Nolu Şb. Bşk, Kamu-Sen İst eski Bşk
Remzi ÖZMEN TES İst 8 Nolu Şb. Bşk, Kamu-Sen İst eski Bşk
Memur Emeklisi Cezalı mıdır?
Reyhan Yıldız Eğitimci Yazar
Reyhan Yıldız Eğitimci Yazar
Hayatın Satır Araları: Gündelik Anların Derinliği
Yusuf İPEKLİ
Yusuf İPEKLİ
Araç muayenesi
Cahit Akdoğan Giresun Valiliği Esk.Halkla İliş. Md
Cahit Akdoğan Giresun Valiliği Esk.Halkla İliş. Md
Diyanetten Alkışlanacak Cuma Hutbesi
Birliğimize Kast Edenlere Verilen Değeri, Anlamak Mümkün Değil
Mehmet ARSLAN Eğitim Yönetimi Ve Planlama uzmanı
Birliğimize Kast Edenlere Verilen Değeri, Anlamak Mümkün Değil
Avrupa Turundan Fransa Paris
Canan ÖZDEMİR Uzman Sosyolog
Avrupa Turundan Fransa Paris
Haydut Devlet İsrail Bölgede Barışı Ve İstikrarı Engelliyor
Misafir Yazılar
Haydut Devlet İsrail Bölgede Barışı Ve İstikrarı Engelliyor
Ankara, Adam Gibi Dinle!
Orhan KILIÇOĞLU
Ankara, Adam Gibi Dinle!
Siyonizm Nedir Ve Siyonizmin Tarihçesi
Av.Faruk Ülker Ümraniye Türk Ocağı Eski Bşk
Siyonizm Nedir Ve Siyonizmin Tarihçesi
Siyasi Bir Durum Değerlendirmesi
Ali Kemal Gül
Siyasi Bir Durum Değerlendirmesi
Büyük Orta Doğu Yangını
Türk Ocakları'ndan
Büyük Orta Doğu Yangını
Kerbela Çeşmesi
Şerife Güven
Kerbela Çeşmesi
Bayramın Kutlu Olsun
Köksal Cengiz
Bayramın Kutlu Olsun
Trabzon'umuzu-Rum ve Pontus diye bilenlere!..
Şevket Sezer
Trabzon'umuzu-Rum ve Pontus diye bilenlere!..
Çok Okunan Haberler
Öğretici: Açlık Sınırı 26.115 TL, Yoksulluk Sınırı 85.066 TL Olmuşken Refah Payı Şarttır!
Öğretici: Açlık Sınırı 26.115 TL, Yoksulluk Sınırı 85.066 TL...
Konya'da sağlık skandalı: Hastasından ameliyat parası isteyen doktora gözaltı!
Konya'da sağlık skandalı: Hastasından ameliyat parası isteyen doktora...
Haziran enflasyonu TÜİK'e göre yıllık yüzde 35, ENAG'a göre yüzde 69
Haziran enflasyonu TÜİK'e göre yıllık yüzde 35, ENAG'a göre yüzde...
Ana Sayfa
GÜNDEM
KAMU
SENDİKA
DÜNYA
EKONOMİ
SİYASET
HUKUK
TÜRK DÜNYASI
EĞİTİM
MEMURLAR
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Video Galeri
Biyografiler
Üye Paneli
Günün Haberleri
Arşiv
Gazete Arşivi
Anketler
Gazete Manşetleri
  • EKONOMİ
  • HUKUK
  • KAMU
  • MEMURLAR
  • SENDİKA
  • TÜRK DÜNYASI
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Biyografiler
  • Üye Paneli
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Gazete Arşivi
  • Anketler
  • Gazete Manşetleri
sanalbasin.com üyesidir

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

Sitemizde bulunan yazı , video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır.
İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.

Yazılım: Tumeva Bilişim