Hatırlatmak isterim;
Türkiye efsanesi Köy Enstitüleri, 1940 yılında iş ve eğitimi bir araya getirmek, öğretmenler yetiştirmek amacıyla Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından kurulan sistemdir. Köy Enstitüleri, tarıma el verişli bölgelerde, entelektüel öğretmenler yetiştirmek için köylülerin katkılarıyla oluşturuluyordu
*
Araştırmalara göre; Köy Enstitüleri sayesinde 1940 ve 1946 yılları arası 15 bin dönüm tarla tarıma elverişli hale getirildi ve bu tarlalarda üretime başlandı, 750 bin fidan dikildi, 1200 dönüm bağ oluşturuldu, 150 büyük çaplı inşaat, 60 işlik, 210 öğretmen evi, 36 ambar ve depo, 48 ahır ve samanlık, 100 km yol, 16 su deposu, 12 tarım deposu, 20 uygulama okulu ve 12 elektrik santrali yapıldı.
*
Tarım ve hayvancılığı darbe vuran; bugünkü ekonomik darboğazına girmemizin başlangıcı sayılacak Amerikan patentli zihniyeti kavrayalım:
Eğer Köy Enstitüleri kapatılmasıydı ülkemiz başta eğitim olmak üzere her alanda daha gelişmiş bir ülke olurduk.
Cumhuriyetin en başarılı eserlerinden biri olan Köy Enstitüleri sisteminden alınacak birçok ders vardır. Geçmişte başarıyla uygulanmış bu sistemden bugün de yararlanılabilir.
*
Ülkesine hizmet etmiş, vergisini vermiş bir yurttaş olarak; iktidarın ülkeyi getirdiği ekonomik çıkmazları görünce, varlık içinde yokluk yaşadığımızı görünce işte ‘’Tek Adama Dayalı Sistem’’ buymuş diyorum.
*
Rusya'nın Ukrayna'yı işgal için savaş çıkartması en çok buğday aldığımız( ithal ettiğimiz buğdayın % 90 bu iki ülkeden yapılıyor) iki ülke açısından ekmek fiyatlarına olumsuz yansıma durumu varsa;
Bulgaristan torağı kadar toprağımız işlenmez çorak halde bırakılmış ise; iktidar ne yapıyor?
Dünya'da akaryakıt fiyatlarının artması ile Türkiye'de de rekor benzin, mazot zamları yapılıyorsa;
İktidar neyle uğraşıyor?
Rusya'ya uygulanacak ekonomik ambargo Türkiye'yi etkilemesin isteniyorsa;
Alternatifin ne?
Elektrik faturaları milleti öyle bir çarptı ki;
Elektrik faturaları üzerinden devletin kasasına aktarmamı yapıyor sunuz?
Doğal gaz faturaları milleti öyle bir zehirledi ki;
Önleminiz var mı?
Hayat pahalılığı( enflasyon) gittikçe yükseliyor; vergisini veren vatandaşın alım gücü daraldı; dar gelirli açlık sınırında; işsizlik hat safhada.
Nasıl politika üretiliyorsa; çalışanlar fakirleşiyor, patronlar zenginleşiyor(!)
Tek Adam Rejiminin ülkeyi taşıdığı nokta desem;
Yanlış mı dersiniz?
*
Uygulanan politikalara bakınız;
Elimizdeki bilgilere dayanarak söylemek zorundayım;
--Tarım arazilerinin yabancılara satışı, tarım dışındaki alanlara tahsisi derhal durdurulmalıdır. Ayrıca, uzun vadeli bir planlamaya dayalı olarak ciddi bir tarım ve hayvancılık şahlanışı başlatılmalı, gıda yeterliliği ve güvenliği sağlanmalıdır.
--Topraksız köylüye toprak dağıtılmalı, tarım üretimi teşvik edilip girdiler düşürülerek üretici desteklenmelidir. Hiç vakit yitirmeden, aç ve muhtaç kalmadan, hemen! Gün gelir, paranızla dahi gıda ürünü alamazsınız. Tek yol, Atatürk'ün ekonomi politikaları, kamuculuk, halkçılık.
-- Yabancılara gayrimenkul satılmamalı. Zaten yok bahasına gidiyor. Hele ki bugünün ve geleceğin en stratejik maddesinin gıda olduğu düşünülürse, yabancıların Türkiye'de tarım arazisi alması beka sorunudur, buna izin verilmesi ihanettir.
*
Çağdaş anlamda Köy Enstitülerinin yeniden yapılanması düşünülmeli. Örneğin, halkçılık ve toplumsal kalkınma adına çağdaş ülkelerdeki benzeri gibi özerk çalışan, devlet destekli bir araştırma enstitüsü kurulabilir. Kurulacak bu enstitünün bilimsel araştırmalarından, önerilerinden ülkemiz hatta bütün insanlık yararlanabilir.