Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Milli Mücadele’yi başlatmak için ilk adımı attığı Samsun’da Atatürk anıtı saldırıya uğradı. İlkadım ilçesinde kentin simgesi haline gelen ve Atatürk’ün şahlanmış at üzerinde betimlendiği anıta, halat bağlandı. Halatın diğer ucu otombille çekilerek anıt yıkılmak istendi. Saldırganlar halat kopunca olay yerinden kaçtı.
*
Ulu önderimiz Mustafa Kemal, ekibiyle birlikte Anadolu’ya çıkmak üzere İstanbul Boğazında İngiliz savaş gemilerinin arasından geçerken arkadaşlarına ‘’Geldikleri gibi giderler.’’ Demişti.
Ne yazık ki geldikleri gibi gitmediler. Arkalarında bir sürü kanı bozuk yetiştirilmiş vatan haini haydut bıraktılar.
Ülke son otuz yılı aşkındır içten ve dıştan destekli bu haydutlarla boğuşuyor. Samsun’ da şehrin simgesi Atatürk anıtına saldıran iki kanı bozuk haydut.
*
Türk evlatlarıyla teşkilatlanarak düşmana karşı verdiği başarılı sıcak savaşlarla Osmanlının küllerinden bağımsız, bağlantısız yeni bir devlet kurmuş, icraatlarıyla , inkılaplarıyla, birleştiriciliği ile ulusal ve uluslar arası boyutta ün yapmış, Türk milletinin gönlünde artan sevgisiyle yerini almış Başbuğ Atatürk’ün Anadolu’ya ayak basarak Samsuna çıkışı ve gelişmelerle ilgili arşivimden bir kesit sunalım:
Ülkenin kurucusu; Ebedi Başbuğ Mustafa Kemal Paşa Nutkunda “Osmanlı Devleti’nin temelleri çökmüş, ömrü tamamlanmış, ortada bir avuç Türk’ün barındığı bir ata yurdu kalmıştır.”derken yıllardır düşündüğü kurtuluş çarelerini, işgal yıllarında Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulamaya koymuş, temel hedeflerini Misak-ı Milli sınırları içinde bağımsız ve yeni bir Türk Devleti kurmak şeklinde tespit etmiştir.
Samsun'a çıkış, Amasya Genelgesi, Erzurum ve Sivas Kongrelerinin ardından Mustafa kemal Paşa Ankara'ya gitmek üzere 18 Aralık 1919'da Sivas'tan ayrıldı.
Ve O'nun ''Bu bakımdan uygulanacak yol ve yöntem şudur ki genel durumu yönetip yürütme sorumluluğunu üzerine alanlar, en önemli hedefe ve en yakın tehlikeye elden geldiği kadar yakın yerde bulunmalıdırlar. Yeter ki bu yakınlık genel durumu gözden kaybettirecek derecede olmasın! Ankara bu şartları kendinde toplayan bir noktaydı… Cepheler ve İstanbul’a demir yolu ile bağlı bulunan ve genel durumu yönetme bakımından Sivas’tan hiçbir farkı olmayan Ankara’ya gelinecekti” sözleri milli mücadelenin merkezi olarak neden Ankara'nın seçildiğini açıklamaktadır.
Ankaralılar da mütareke sonrasında İzmir’in işgali olayına ilk tepkiyi göstererek 16 Mayıs 1919 tarihinde İstanbul’a protesto telgrafları çekmişler, ayrıca 26 Mayıs 1919’da Ankara’da büyük bir protesto mitingi düzenlemişlerdir.
Ankara Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Milli Mücadele süresince, millet ve memleket menfaatine uygun maddi ve manevi yardımlarda bulunmuş, Kuvay-ı Milliye Birlikleri teşkil ederek cepheye göndermiştir. Ayrıca Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının Ankara’ya geldiği 27 Aralık 1919’dan 23 Nisan 1920’ye kadar 4 aylık sürede hemen her türlü masrafları, Ankaralılar’ın finanse ettiği Mütafaa-i Hukuk Cemiyeti karşılamıştır. Yine Ankara savaş boyunca en fazla subay ve er şehit veren ilimizdir.
'' O sabah ajanslar ile Mustafa Kemal Paşa’nın geldiği haberi bildirildiğinde, sabahtan itibaren davullar ve zurnalarla bütün Ankara halkı karşılamaya hazırlanmıştı. Çankaya ve Dikmen tepelerinden güzel sesli hafızlar ezan ve salât okuyorlardı. Ve köylerden birçok atlı ve kağnı arabalarıyla binlerce halk Ankara’ya gelmiş; öğleye doğru “geliyor” diye tellallar bağırmış, seçilen atlı alayı Ulucanlar’dan Hacıbayram Camii’nin önünde toplanarak dini tören yapılmış; yedi yüz piyade, üç bin atlıdan teşekkül eden bir seymen alayını Ankara’da bulunan dervişler takip ediyor. Bunların arkasında bütün esnaf ve ondan sonra da okul öğrencileri yürüyorlar. Okul öğrencileri İstasyon Caddesi’ne, seymen alayının bir kısmı Dikmen bağlarına, bir kısmı Çankaya bağlarına, Kızılyokuş eteklerine ve diğer bir kısmı da istasyon yoluna dizilmişti. Jandarma ve yirmi kadar polis de burada idi. Halkın bir kısmı Namazgâh tepesine ve diğer kısmı Yenişehir’in bulunduğu yerlere ve İstasyon yoluna sıralanmışlardı...
Paşa otomobilden inerek hepsinin hatırını sordu ve ellerini sıktı. Daha ileride yedi yüz kadar zeybek kıyafetinde, ellerinde palalarla dizilmiş gençleri gördük.
Paşa bunlara “Merhaba” diye selam verdi, cümlesi “sağol” diye karşılık verdiler ve şöyle bir konuşma geçti:
Mustafa Kemal Paşa: Arkadaşlar, buraya niçin geldiniz?
Gençler: Millet yolunda kanımızı akıtmaya geldik. And olsun!
Mustafa Kemal Paşa: Var olunuz.
*
Başbuğumuz Atatürk, sen bizi aklın ve bilimin rehberliğinde “çağdaş uygarlığın en üst seviyesine çıkma” hedefine yönelttin. Gözün arkanda kalmasın, bu savaşı senin açtığın aydınlık yolda ilerleyen ve büyük mücadelenden güç ve ilham alan evlatların, senin adına kazanacaktır. Çünkü biz ilhamımızı, Amasya Tamimi'ndeki "Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır" talimatından alıyoruz. Bizlere emanet bıraktığın yüce eserin Türkiye Cumhuriyeti’ni, senin ilke ve inkılâplarının aydınlığında ve gösterdiğin hedef doğrultusunda sonsuza kadar yaşatmak en büyük ülkümüzdür.
*
Bu toprakları bize vatan yapan Ebedi Başbuğ Kemal Atatürk, aziz şehitlerimiz, gazilerimiz, kutlu ruhlarınız şad olsun. Büyük Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti ebediyete kadar var olsun.