2020'li yıllardayız. Okul sıralarında kimler oturuyor?
Yeni nesil sorular soruyoruz sınavlarda, güzel. Peki, eğitim ve öğretimi planlarken yeni neslin özelliklerini, değişen şartları planımıza ne kadar dahil ediyoruz?
Teknoloji ile büyüyen yeni nesil çocukların dikkatini, ilgisini duygularını, koşullarını dikkate almak zorundayız. Eskiye göre hazırlanmış eğitim bilgileriyle, eğitim programlarıyla, eskiye göre hazırlanmış mevzuatlarla, yönetmeliklerle, düzenlemelerle eğitim ve öğretimi planlamak, yola çıkmak bizi nereye götürecek? Eski otomobille ralliye katılmak gibi.
Eskide yaşamıyoruz artık. Eski çocuklar, eski gençler yok artık. Yeni de yaşıyoruz. Üstelik yeninin yanı sıra salgınla birlikte yaşıyoruz. Olağan dışı ruh halleri içindeyiz. Olağan dışı zorluklarla iç içeyiz.
Ve olağan olmayan bu koşullarda olağan şartlara göre hazırlanmış bir eğitim planlaması ile eğitimi yürütmeye çalışıyoruz. Hızlı değişen teknoloji ve çağımızın gereği olarak eğitim bilimi, eğitim felsefesi, eğitim sosyolojisi eğitim psikolojisi ve eğitim yönetimi bilgileri üzerinden çalışılarak güncellenmesi gerekmez mi?
Ben 1997 de öğretmenliğe başladım. O günkü gözlemlerimle, bilgi, becerimle ve bakış açımla şimdi öğretmenlik mesleğimi icra edemem. Çünkü bugünkü sıralarda o günkü öğrenciler oturmuyor artık. O gün kullanılan bir çok öğretim yöntem tekniklerin çoğunu kullanamıyorum, günümüzün öğretmeni olmak için çaba harcıyorum. Hiç bir şey eskisi gibi değil.
Tüm bilgileri güncellemek, eğitimi her şeyiyle her yönüyle yeniden planlamak gerek. Ders ve dinlenme süreleri de bunlara dahil. Yetişkin lise öğrencisiyle, 6 yaşındaki ilkokul çocuğunu aynı değerlendirip ikisini de 40 dakikalık ders süresi ile öğrenme ve eğitim için sınıf ortamında tutmak ne kadar doğru? Bu uygulama lise öğrencisi için doğruysa, ilkokul öğrencisi için yanlış. İlkokul öğrencisi için doğruysa lise öğrencisi için yanlış. Hele ki dijital dünya ile tanışmış, bağımlısı olmuş, üstüne de yapay gıdalarla beslenerek hiperaktiflik eklenmiş bu çocukları 40 dakika sınıf ortamında tutmak ne kadar mümkün?
Şimdi okullarda yemeğini bile yemek için, annesinin telefonda hızlı akıp giden renkli, cafcaflı görsellerle, anında beynine sinyal gönderen sesli uyarıcılara ihtiyaç duyan nesil var. Dijital dünyadaki uyarıcılara alışmış, dikkat süresi kısalmış bir nesil okulların kapısından içeri giriyor. Şimdi yapay gıdalarla beslenmiş, enerjisini boşaltacak ortam bulamayan, hiperaktif bir nesil sıralarda oturuyor diyemiyorum, çünkü yerinde duramadığı için oturamıyorlar.
Peki şu an uygulamada olan ders süreleri bu gerçeklerle ne kadar uyuşuyor? Hele hele salgın önlemi kapsamında maske altında 40 dakika boyunca ilkokul çocuklarını sınıfta tutmak sağlık penceresinde bakıldığında ne kadar doğru? Ne kadar verimli?
Her şeyi içinde bulunduğu zaman ve koşullarla değerlendirmek ve planlamak daha geçerli ve güvenilir sonuçlara ulaşmamız için bir gereklilik değil mi?
Biliyoruz ki tüm dünya ve ülkemiz olağan olmayan koşullar sürecinde şu an ve bu koşullarla yaşıyoruz. Planlamamızı yaparken içinde bulunduğumuz bu koşulları göz ardı etmek, yaptığımız planları hayata geçirmemizi elbette imkansızlaştırır. Misal, ”Ben yaptım oldu. Ben Beyin'im; Herkes uysun! “diye, onların koşullarını, istek, ihtiyaç ve kapasitelerini hesaba katmadan organlara emir gönderirsek; böbrek, kalp, karaciğer, akciğer, pankreas iflas eder. İflas etmiş organlarla yaşam mümkün mü? Beynin bunun hesabını da yapması gerekmez mi? Beyin de bitkisel hayata girmez mi?
Sınav soruları gibi eğitim plan ve programımızı da güncellenmeli, günün şartlarına cevap verecek düzenlemeler olmalı. Okullarda iş ve işleyişleri aksatmamak, okul yönetimlerini, öğretmenleri yavaşlatmamak, çalışmalarda verim alabilmek için eski nesil mevzuat, yönetmelik, eğitim plan programı gözden geçirilmeli artık.
Yeni nesil çocuklar üzerinde yapılan çalışmalar doğrultusunda, yeni nesil mevzuat, yönetmelik ve eğitim öğretim programıyla, eğitim planlaması yapılması günümüz için büyük bir ihtiyaç.
Artık okullarımızda sadece yüz yüze eğitim yapmıyoruz. Covid-19 salgın süreciyle; Uzaktan Eğitim Programı uygulamaya girdi. Artık eğitim ve öğretimi hem Uzaktan Eğitim hem de Yüz Yüze Eğitim olarak iki farklı programla yürütüyoruz.
Sadece Yüz Yüze Eğitim için hazırlanmış mevzuat ve yönetmelikler ihtiyaca cevap veremiyor.
Yeni Nesil mevzuat ve yönetmeliklerle hazırlanmış bir eğitim öğretim programı bu yüzden bir gerekliliğin ötesinde zorunluluk değil mi?