Afganistan’daki son olayları anlayabilmek için etnik nüfusu çok iyi bilmek gerekiyor.
Sadece nüfus değil coğrafi bölge ve Afganistan’ın komşuları ile ilgili de bir takım bilgileri öğrenmeden doğru tahlillerde bulunamayız. Hamaset yapmadan önce gerçekleri görmek gerekiyor.
2010 yılı verilerine göre Afganistan'ındaki etnik gruplar şu şekildedir.
Peştunlar %42
Tacikler %27
Özbekler %9
Hazaralar %9
Aymaklar %4
Türkmenler %3
Beluçlar ise %2
Geriye kalan toplumun %4'ünü oluşturan kesim başka etnik gruplara mensuptur.
İran yani Fars kökenliler Afganistan'daki salt çoğunluğu oluşturmakta olup, Tacikler, Hazaralar, Aymaklar ve Beluçlar İran dilleri yani Farsça konuşmaktadır. Bu da nüfusun yaklaşık %42’si ediyor.
Afganistan'daki Türk halkları en büyük azınlıklar olup, Afganistan Özbekleri ve Afganistan Türkmenleri'nden ibarettir.
Buda yaklaşık nüfusun % 12’si ediyor.
Peştunlar da zaten nüfusun %42’sini oluşturuyorlar.
Bunun dışında az da olsa Pamir bölgesinde Kırgızlar da vardır. Rus savaşı esnasında Pamir bölgesindeki Kırgızların büyük kısmı Türkiye'nin Van İline yerleştirilmiş ve yaşadıkları köye Ulupamir ismi verilmiştir.
Gelelim eğitim ve ekonomik duruma. Güney Türkistan veya Afganistan’ın daha çok kuzeyinde yaşayan Türk nüfus eğitimsiz, fakir, köylerde yaşayan kuraklık yüzünden tarım ve hayvancılıkta bile kendine zor yeten bir topluluk şeklinde yaşamaktadırlar.
Yine Türklerle içe yaşayan İran soylu Fars gruplar ise tüccar, daha eğitimli ve daha çok şehirlerde yaşıyorlar.
Dolayısıyla bölge Türkleri şehirlere geldiğinde Farsça konuşmak zorunda kalıyor. Tarım ve hayvancılıktan zar zor kazandıklarını da şehirli Fars tüccarlara kaptırıyorlar.
İncelendiğinde görülecektir ki Afganistan’da etnik unsurlar iç içe geçmiş. Net bir çizgi çizmekte mümkün değildir. En azından ufak tefek yer değiştirmeler yapılmalıdır aksi halde bir etnik temizlik olur ki bu da bölgedeki Türklerin aleyhine olur.
Afganistan coğrafi bölge olarak orta Asya’da olmakla birlikte Fergana bölgesinin yanındadır.
Aynı zamanda Çin’den Avrupa’ya uzanan enerji yolunun üzerindedir.
Ayrıca Azerbaycan’ının Karabağ’ı geri aldığı bir sırada Rus Dışişleri bakanının Kazakistan diye bir devlet yoktur, Kazakistan Rusya’nın bir hediyesidir geri almalıyız demişti.
Yine orta Asya’nın Sovyetler birliğinin işgal döneminde fergana vadisi içinde kalan devletlerin sınırlarını çizerken Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan devletlerinin her birinin diğer devletin içinde ada şeklinde topraklar vererek bölgede sınır problemi oluşturmuş. Bu problemlerde henüz çözülebilmiş değildir.
Afganistan’ın dolayısıyla Güney Türkistan’ı çevreleyen ülkelere bakacak olursak İran ve Tacikistan gibi iki Fars ülkesininde komşu olduğunu görürsünüz. Bu komşuluk dolayısıyla her iki ülkede Güney Türkistan içinde bulunan kendi Tacik ve Fars kardeşlerine yardım etmektedirler. Hatta bölgenin eğitim sistemi de bu yüzden Türkçe değil Farsçadır. Şehir merkezlerinde Farsça konuşulmasının sebeplerinden biri de budur.
Gelelim Özbek ve Türkmenlerin Afganistan içindeki siyasi konumlarına.
Özbek ve Türkmenlerin lideri olan Türkiye’de bilinen adıyla Raşid Dostum Talibanın Mezarı Şerif şehrini işgal edince Türkiye’ye geldi daha sonra Afganistan’a dönen Raşit Dostum bir süre 1. Devlet başkan yardımcılığı yaptı ve Afganistan’ın 3. Mareşalı olarak 6. Kolordunun komutasını devraldı.
Raşit Dostum "Cünbüş-i İslami Afganistan" adıyla kurmuş olduğu siyasi parti teşkilatını da yönetmektedir.
Bu arada Raşid Dostum’un Sovyetler’in Afganistan’ı işgal ettiğinde ki tutumu nasıl tanındığı, Özal zamanındaki Türkiye ziyaretleri gibi daha bir çok konuyu yazının da uzunluğu sebebiyle anlatmadım.
Ancak Türkçe eğitimin fetöcüler zamanında başladığını söylemeliyim. Türkiye’deki olaylardan sonra 13 tane fetö okulunun MEB’e bağlı Türkiye Maarif Vakfına devredilerek Afgan hükümeti ile yapılan anlaşma ile halen eğitim öğretime devam emektedir.
Ancak takdir edersiniz ki Türkiye’deki hükümetin siyasi görüşleri doğrultusunda okullar diğer cemaatlerin etkisinde Türklük şuurundan ziyade Arap ve Fars kültürüne daha yakın bir eğitim verdiğini tahmin etmek zor olmasa gerek.
Son zamanlarda Afganistan’da merkezi hükümet ile Güney Türkistan Türkleri arasında çatışmaların çıktığı haberleri geliyor.
Haberin özeti şu:
Afganistan’ın Faryab ilinde Türk kökenli vatandaşlar ilk kez merkezi hükumete karşı harekete geçti. Güney Türkistanlı Türkler ilk kez Afgan hükumeti karşıtı yürüyüş düzenledi. Ülkede Türklerin asimilasyon ve baskı uygulamalarına maruz kaldığı vurgulandı.
Siyasi ve ekonomik krizlerin yaşandığı Güney Türkistan’da, yaklaşık bir ay önce kimliği belirsiz ve bölgeyi hiç tanımayan ayrıca askeri ve idari tecrübesi olmayan bir kişi, merkezi hükumet tarafından vali olarak atandı. Afganistan Türkleri, söz konusu atamadan bu yana gerginliğin sürdüğü Afganistan’ın Faryab ilinde tarihi bir olaya imza attı. Güney Türkistanlı askerler, silahla ve Güney Türkistan Bayrağı ile ilk kez merkezi hükumetin, Türklere uyguladığı sistematik asimilasyon ve bastırma politikasına karşı 18 Mayıs’ta Faryab ilinde yürüyüş gerçekleştirdi.
Bu olay doğru, doğru ama Türk kamuoyunda olmayan bir devlet olan Güney Türkistan’ın bayraklarının olması yeni bir Türk devleti doğuyor hamaseti ile sevinç çığlıkları atılıyor, Türkçü ve Turancı kardeşlerimiz tarafından.
Haklılarda, haber böyle verilince haklı olarak Türk milletinin bütün fertleri sevinebilir.
Yukarıda etnik yapıyı, coğrafi ve siyasi gelişmeleri göz önüne alırsak nasıl olacak bu devlet. Zaten Afganistan’ın toplam nüfusu 36 milyon bu nüfusun sadece 4-5 milyonu Türk değil mi? Nüfusa oranlarsanız.
Bazı kaynaklar Hazaralarında Farsça konuşan Türk ve Turani topluluk olduklarını söyleseler de dil farklılığı ve milliyet duygusunun zayıflığıda göz önüne alınırsa ne derece ortak hareket ederler bilinmez.
İsyanın güçlü görünmesinin sebebi bizi yanıltmasının, sebebi şu. Bölgede yaşayan İran asıllı Fars nüfusun da Türklerle ittifak yapmasından kaynaklanıyor.
Bu şartlarda Afganistan’ın kuzeyinde kurulacak bir devletin isminin Güney Türkistan olmasının da bir önemi yok. Çünkü Afganistan’ı oluşturan etnik kimlik mensuplarının hiç birinin milliyet duygusundan haberi yok. Bunların mücadeleleri kabile ve bölgecilik şeklindedir.
Çünkü Afganistan’da ki İslami algı milliyet duygusunu yok etmiş. Afganistan’da hakim olan dini mezhep %90 oranında sunni olduğu için daha çok mezhepsel bir birliktelikten bahsedebiliriz. Birde bu birlikteliğin gerisinde İran ve Tacikistan’ın istekleri var. Çünkü çoğunluk olmalarına rağmen neden Türk nüfusu desteklesinler ki Farslar.
Burada da yine tarihte olduğu gibi Türkleri ölüm mangaları gibi öne sürerek Türkler sayesinde bağımsızlık kazanan bir Fars devleti doğar.
Orada yapılması gereken bir iç çatışma çıkmadan önce iki hareket vardır. Birincisi Türkçe eğitimi yaygınlaştırarak bölgedeki Türklere milli bir bilinç aşılamak. İkincisi de bu barış döneminde bölgenin Türklerini belli yerleşim yerlerinde toplanmasını sağlamaktır.
Değilse nüfus oranları ve Türk nüfusun diğer topluluklar içinde dağınık olarak azınlıkta kaldıkları da düşünülünce bu ayrı devlet politikasının şimdilik pek doğru olmadığı kanaatindeyim. Eğer bir çatışma kaçınılmazsa Türk nüfus derhal bir araya toplanmalı ve Türk çoğunluk bölgeleri oluşturulmalıdır.