Bir özelleştirme olayını kısaca bir gözden geçirelim ve diğer özelleştirilen fabrikaların ve kurumların durumunu siz düşünün.
Özelleştirme Türkiye’de Özal’ın liberal ekonomi adı altında Türk milletine yutturduğu vahşi kapitalizmin bir uygulaması haline geldi.
Şimdi büyük laf kalabalığına getirmeden şeker fabrikalarının özelleştirilmesi sonucuna bakalım.
Şeker fabrikaları özelleşirken kaça satılmıştı.
Kırşehir şeker 48 milyon $
Yozgat şeker 40 milyon $
Niğde,Bor şeker 49 milyon $
Çorum şeker 76 milyon $
Turhal şeker 82 milyon $
Toplam satış fiyatı 295 milyon $
Bu para nereye harcandı filan diye soru sormuyorum. Devletlilerimiz nereye harcadıklarını daha iyi bilir. Öyle ya alnı secdeye değen yöneticilerimiz kul hakkı yiyecek değiller …
Bir özelleştirme olayını kısaca bir gözden geçirelim ve diğer özelleştirilen fabrikaların ve kurumların durumunu siz düşünün.
Özelleştirme Türkiye’de Özal’ın liberal ekonomi adı altında Türk milletine yutturduğu vahşi kapitalizmin bir uygulaması haline geldi.
Şimdi büyük laf kalabalığına getirmeden şeker fabrikalarının özelleştirilmesi sonucuna bakalım.
Şeker fabrikaları özelleşirken kaça satılmıştı.
Kırşehir şeker 48 milyon $
Yozgat şeker 40 milyon $
Niğde,Bor şeker 49 milyon $
Çorum şeker 76 milyon $
Turhal şeker 82 milyon $
Toplam satış fiyatı 295 milyon $
Bu para nereye harcandı filan diye soru sormuyorum. Devletlilerimiz nereye harcadıklarını daha iyi bilir. Öyle ya alnı secdeye değen yöneticilerimiz kul hakkı yiyecek değiller ya.
Neyse konumuz o da değil.
Bu yıl yurtdışından 400 bin ton şeker alıyormuşuz, ve en önemlisi de yurtdışından alacağımız şekere de tam tamına 320 milyon $ para ödeyecekmişiz.
Beş tane devletin şeker fabrikasını satarak elde ettiğimiz para 295 milyon $ iken bir yılda 320 milyon $ ödeyeceğiz. Yani bütün fabrikalar satılınca bile Türkiye’nin bir yıllık şeker ihtiyacını karşılayamıyoruz. Ve hala 25 milyon $ açığımız var.
Peki bu para ve daha sonraki yıllarda şeker satın alırken yurtdışına ödeyeceğimiz bu paralar nereden ve kimin cebinden çıkacak. Tabi ki senin cebinden.
Şeker fabrikaları satılmadan önce Türkiye yurtdışından şeker almadığı gibi şeker satıyordu.
Şimdi bir düşünün bakalım.
Sümerbank tekstil fabrikalarını
Çimento fabrikalarını
Elektirik kurumunu
Et balık kurumunu
Sümerbank halı fabrikalarını
Sümerbank ayakkabı fabrikalarını
Hastaneleri, Havalimanlarını ve sayamadığım yüzlerce belki binlerce kurum ve kuruluşumuzu sattıktan sonra her şeyimizle özel sektöre ve yurtdışına olan bağlılığımızı.
Sonra da hayat pahalı.
Geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde’ye.
Bu sömürü ve soygun düzenine devam ettiğimiz ve son vermediğimiz sürece beka problemimiz her geçen gün artarak devam edecektir.