Farkındaysanız, içinde bulunduğumuz ve asıl sillesini bu yaz yiyeceğimiz krizin göstergesi olarak ülkenin gündemini 2018’in sonbahar aylarında işgal eden konkordato haberleri epeydir gelmiyordu. İki ay sonra, son olarak önceki gün Damat Berat Paşa 318 şirketin konkordatodan çıktığını büyük bir zafer edasıyla Akkoyunlara müjdeleyince çok şükür konkordato adını bir kere daha duyduk. Oysa konkordato açıklamaları serbest piyasa ekonomisi ve demokrasinin olmazsa olmazlarındandır.
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan üç defa konkordato ilân eden şirketlerin sayısını açıkladı; 10 Kasımda yaptığı açıklamada bu şirketlerin sayısının 356 olduğunu, 13 Aralıkta yaptığı açıklamada sayının 846’ya, 27 Aralık tarihinde yaptığı açıklamada ise 24 Aralık itibarıyle 979’a çıktığını söylemişti.
Sözcü gazetesi ekonomi yazarı Nedim Türkmen ise 1 Ekim 2018 tarihli yazısında konkordato ilân eden şirket sayısının 3 bini geçtiğini, o tarihte mahkemelere başvuruda bulunan ve talepleri ile ilgili kararı bekleyen ve konkordato talebi için hazırlık yapan borçlu sayısı dikkate alındığında 2018 yılı bitmeden bu sayının 5 bin ila 7 bin arasında olabileceğini belirtmişti.
Mahkemelerden alınan bu bilgiye kimseden hiç bir itiraz gelmemişti. 2019 yılında ise, Ticaret Hukukunu felç eden, konkordatoyu âdeta yasaklama derecesindeki zorlaştırma düzenlemelerine rağmen, yine de artış devam edip belki 10 bini aşmışsa bile, bir daha kaç şirketin konkordato ilân ettiği bilgisi hiç açıklanmadı; her diktatörlükte olduğu gibi halktan saklandı.
Yaklaşık 2,5 ay sonra konkordatoya ilişkin tek açıklamayı işte bu “318 şirket kornkordatodan çıktı” bilgisini vererek Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak yaptı.
Artık kaç bin ise o kadar bin batmış ama kurtarılma ümidi olan (konkordato budur) şirketten 318 tanesi çok şükür “kurtarılabilirlikten”, “kurtulacak”a geçebilmişler ve inşallah kurtulurlar !
Ve bu büyük bir ekonomik zafer, tünelin ucunda ışığın göründüğü müjdesidir, yerseniz !.. Gelenin hâlâ gün ışığı değil, aynı hattâ karşıdan gelen trenin farı olduğunu hâlâ anlamadınızsa, hemen Kubur ittifakına oy verin ki belki kurtulursunuz, yoksa Cehennem’in dibini boylayacaksınız !
Şimdi, olayı böyle 318 ile vermek, ötesini es geçmek, en azından Türk insanını aptal yerine koymak değil de ne ?
Biliyor musunuz, biz bu Damat Berat Paşa’dan çok çekeceğiz. Her iki babasını da aratacak gibi !
Paşa’nın, kayınbabası hazreti yakından tanıyorsunuz ! Öz babası da, yakın arkadaşı Recep Bey iktidar, -biz görmedik o hayrını görsün- oğlu Berat da Damat Berat Paşa oluncaya kadar, Türkiye’nin gelmiş geçmiş bir numaralı ve en saldırgan gerici molla kafa cumhuriyet ve yenilik düşmanı, çağ dışı, şimdi vazgeçmiş veya gizlenen, yazdıklarından veya u dönüşünden utanan, yazarıydı.