Arap kültüründe, İslam’dan önce ve sonra da azat edilmiş kölelere “Mevali” denir. İslam’dan sonra da Arapların haricinde Müslüman olan milletlere de "mevali" demişlerdir. Araplar halen bu kavramı kullanırlar.
Günümüzde bile Mekke Müftüsü, ''Türkler mevalidir, İslam’ı temsil edemezler” diye fetva vermektedir.
Tarihte ve halen, Türklerin, Peygamber milletindendir diye Arpalara bütün hürmetine, bütün hizmetine, hoşgörüsüne rağmen, beraber yaşadıkları tarih boyunca Arapların Türklere ihaneti, arkadan vurması, kabile toplumu olarak karakterlerinin tezahürü olmakla beraber işte bu “mevali” kavramına dayanır.
Peki, Türklerin Araplar tarafından mevali sayılmasındaki esas sebepler nedir?
Sadece sonradan Müslüman olmalarıdır dersek eksik bilgiden dolayı yanılırız. İşin temelinde bir de köle yapılıp sonradan özgür olunması var çünkü.
Arapların tarihte Türklere yaptıkları eziyetler ve katliamlar, aman İslam zarar görmesin, diye gizlenmeye çalışılır ama Arapların hafızasından bunlar hiç silinmemiştir ve işte Türkler için “mevali” demelerinin esas temelinde bu vardır.
Tarihte Arapların bu canice tutumlarına oldukça fazla rastlanır ama İçimizdeki mevalilerin, yani Arap kültürünü İslam sananların, bilerek veya bilmeyerek bize büyük İslam komutanı diye yutturduğu, Emevi canisi Kuteybe’ninTalhan ve Curcan katliamlarında neler yaptığına ve sonuçlarına özellikle bakmak lazımdır.
Konu uzun ama kısaca anlatmak gerekirse; Kuteybe vahşi bir komutan, Halife Velid vahşi bir hükümdar, Araplar ise ganimet, yağma ve esir için İslam, ahlak ve savaş kurallarını hiçe sayan barbar bir kavim olarak tarihe kaydedilmişlerdir.
Yutturmaya çalıştıkları şekilde, İslam’ı yaymak gibi bir amacı olmayan, sadece ganimet elde etmek için her tarafa saldıran bu cani Kuteybe, 710 yılında Seyhun-Ceyhun ırmakları arasında kalan zenginliğiyle ünlü Türk şehirlerinden önce Beykent’e, sonra Talhan ve Curcan’a saldırıp katliamlar yapmış, diğer epeyce yeri de yıkıp, kılıçtan geçirip yağmalamıştır.
Özellikle Talhan ve Curcan katliamları tarihin gördüğü en canice katliamlar ve soykırımlardandır. Şehirler savaşmadan teslim edilirse dokunulmayacağı sözünü veren Kuteybe, Arap kültürünün karakteri uyarınca bu sözünü tutmamıştır.
Tarihi kaynaklara göre sadece Talhan’da 100 bin, Curcan’da 14 bin Türk kılıçtan geçirilmiş, şehirler yağmalanmış, 24 km'lik yol boyunca Türkler ağaçlara, direklere asılmıştır. Diğer kentlerde yaptıkları katliamlar da, 40 binli rakamlara ifade edilmektedir. Bu katliamların yanı sıra 50 bin civarında kadın, erkek, çocuk Türk esir edilmiş, köle pazarlarında satılmıştır.
İşte Arapların halen Türklere “mevali” demesinin sebeplerinden birisi ve en önemlisi de Türklerin bu şekilde esir ve köle yapılmasıdır.
Tarihinin hiçbir döneminde köle ticareti pisliğine bulaşmamış Türkler, maalesef Arplar tarafından bir süre esir edilmiş ve köle olarak satılmışlardır.
Tarihin gördüğü en güçlü devletlerden biri olan Selçuklu devleti de Arapları korumuş kollamış olmasına rağmen, Araplar bu mevaliliği öne sürerek Selçuklu hükümdarlarına bile evlenmek için kız vermemişlerdir.
1. Dünya savaşı sırasında da Arapların Osmanlı’ya karşı isyanının ve kışkırtılmasının altında bu “mevali” kavramı vardır. Onlara göre “mevali” olan Osmanlıya isyan, arkadan vurma ve katletmek hakları ve helaldi çünkü.
İngiliz casusu Lawrence de Arapları kışkırtmak için bu mevalilik kavramını kullanmıştır. Arapların 1. Dünya savaşında Osmanlı askerlerine karşı yaptıkları canilikler ise yakın tarih olduğundan hepsi kayıtlıdır ve bu alçaklıklarda savaş hukuku filan yoktur, düpedüz hainlik ve caniliktir.
Şimdi ise ne zamanki Arap-İsrail meselesi olsa, izah edilemez şekilde Türkiye’deki “mevali çocukları” Araplardan taraf oluyor.
Oysa meseleye biraz objektif bakacak olursak bunun izahı mümkün değil.
Tarihte Yahudilerle hiçbir meselemiz olmamış. Adamların bize bir zararı da olmamış, arkamızdan da vurmamışlar, sadık kalmışlar, bilimde teknikte fayda sağlamışlar, hatta son yıllara kadar dünyada Türkiye lehine lobi yapmışlar. Şimdiye kadar ABD’nin Ermeni Soykırım yalanını resmileştirmesinin önünde engel olmuşlar.
Ya Araplar?
Tarihte Kuteybe denilen caniyle, dünyada gelmiş geçmiş en büyük insan katliamını Türklere karşı yapmışlar. Selçuklu'da, Osmanlı'da hep Türklerin sırtından geçinmişler ve hep ihanet etmişler, hep arkadan vurmuşlar. Birinci Dünya Savaşında da arkadan vurmuşlar, oluk oluk ve vahşice Tük kanı akıtmışlar.
Halen aleyhimize çalışıyor ve arkadan vuruyorlar. Uluslararası arenada hep Türklere karşılar, Türklerin aleyhineler. Filistinliler gibi mağdurlar diye yanlarında dursak, yine elimizi ısırıp, sakalımız çekiyorlar, aleyhimizdeler ve düşmanlarımızla işbirliği içindeler.
Ermeni Meselesinde Ermenilerden taraflar, Doğu Türkistan meselesinde Çinlilerden taraflar.
Eee, neden Yahudiler ve Araplar söz konusu olunca biz Arapçı oluyoruz?
Aynı dindeniz diye mi?
Aynı dinden olduğumuza emin misiniz?
Mevcut yaklaşımlarla ve inanç sistematiği içinde bunu kim ispat edebilir?
Kıblemizin aynı olması aynı dinden olmaya yeterli mi?
Velev ki yeterli olsun, niye hıyanet hep onların hakkı oluyor da katlanmak bizim oluyor?
Onlar bizi kendi dinlerinden saymıyorken, biz onları kendi dinimizden nasıl sayıyoruz?
Kim kimi mevali sayıyor?
Bu noktada bir de küçük beyin fırtınası yapıp bitirelim.
Bir an için düşünelim, Kudüs ve Mescidi Aksa konusunda İsrail ile Filistin'i yer değiştirelim.
Filistin'in, İsrail'in pozisyonunda, İsrail'de Filistin'in pozisyonunda olduğunu düşünelim.
Şu anda neler yaşanırdı?
Tarih nasıl seyrederdi?
Filistin'in ve İsrail'in Türkiye'ye karşı tutumları nasıl olurdu?