Bazı kişiler ya cehaletlerinden, ya art niyetlerinden veya komplekslerinden Türkçeyi yetersiz bir dil gibi gösterme çabası içindedirler. Hatta Türkçeyle bilim, sanat, felsefe vs. yapılmaz gibi saçma sapan hezeyanları vardır.
Oysa dünyada yüzlerce dil varken en çok konuşulan 5. dilden ve zenginlik bakımından da dünyanın en zengin dillerinden birinden bahsettiklerinin farkında olmazken, bilim ve teknoloji için de dünyada başka örneği olmayan en gelişmiş dil olduğunun farkında değillerdir. Birileri Türkçenin yetersiz olduğunu cehaletinden söylüyorsa öğretilir ama bildiği halde hıyanetinden söyleyenler için güzel Türkçemizin argo çekmecesinde çok fazla uygun kelime ve deyim vardır.
"Victor Hugo şiirlerini 40.000 kelime ile yazdı. Türkçeyi en zengin kullananlardan Yaşar Kemal'in romanları 3.500 kelimeyi geçmez" görüşü çok yaygındır.
Türkçedeki sözcük sayısı bugün itibaren 616 bin civarındayken Fransızcada 600 bin, İngilizcede 500 bin sözcük olduğu ve Türkçenin sözcük sayısı bu dillerden fazla olduğu bilinmesine rağmen asıl mesele sözcük sayısı değildir.
Çünkü Türkçe az sözcük ile çok şey anlatabilen bir dildir. Bazen birkaç kelimelik bir cümleyi diğer dillerde anlatmak için bir paragraf gerekebilir. Oysa diğer dillerdeki herhangi bir cümleyi Türkçede çok daha az kelimeyle anlatmak mümkündür. Türkçe çok daha fazla sözcük içerse bunun kimseye zararı dokunmaz ancak, gereği yoktur.
Başka bir dilden Türkçeye çeviri yapan herkes sözlüğü açtığında, aralarında minik anlam farkları olan bir çok sözcüğün Türkçe karşılığında çoğu zaman aynı kelimeyi okur. Bu, ilk bakışta bir eksiklik gibi görünebilir, oysa öyle değildir. Çünkü yukarıda adı geçen diller kelimelerin statik olan anlamlarını öğrenmeye, Türkçe ise bu anlamları bulup çıkarmaya, yani dinamik anlamlandırmaya dayalıdır.
Türkçede anlamları sözlükteki tanımlar değil, kelimelerin cümle içindeki konumları belirler. Tam bu noktada, Türkçenin, referans olmak üzere sadece gerektiği kadarı sözlüklere alınmış, sonsuz sayıda kelime içerdiği bile öne sürülebilir.
İngilizce-Türkçe sözlükte "sick", "ill" ve "patient"ın karşısında hep "hasta" yazar. Bu bağlamda İngilizcenin üç kat daha fazla sözcük içerdiği söylenirse bu doğrudur. Ancak, aradaki farkların Türkçede vurgulanamadığı söylenmeye kalkılırsa bu yanlış olur: "doktor falanca beyin hastası olmak", "böbrek hastası olmak", "internet hastası olmak", "filanca şarkının hastası olmak" arasındaki farkı Türkçe konuşan herkes bir çırpıda anlar.
Bunun nasıl olabildiğini görmek zor değildir. Bir kalem alıp, alt alta:
3+5=
12+5=
38+5=
Yazmak, sonra da bunları toplamak yeterlidir.
Hepsinde aynı "+5" yazdığı halde sonuçlar farklı çıkıyorsa, Türkçede de hepsinde aynı "hastası olmak" ifadesi geçtiği halde sonuçlar farklı olacaktır.
Öyle ki Türkçe, başka dilden gelmiş kelimelere bile cümle içinde kullanıldığı yere göre, esas geldiği dildekinden daha fazla anlamlar katabilmektedir.
Türkçenin az araç ile çok iş yapmasının sırrı matematikte yatar. 0'dan 9'a kadar 10 tane rakam, artı, eksi, çarpı, bölü dört işlem işareti ve bir ondalık ayracı virgül, yani topu topu 15 simge ile sonsuz sayıda işlem yapılabilir.
Türkçe de benzer özellikler gösterir. Türkçe matematiğe dayalı olmaktan da öte, neredeyse matematiğin kılık değiştirmiş halidir.
Bugün bilgi teknolojilerinin tümü ikili sayı sistemine dayanır. Türkçe bu teknoloji için dünyadaki en uygun dildir.
Bu teknolojide 1 karakter her zaman 8 Bit demektir. 8 Bit ise 1 Bayta eşittir. Bir bit ise "1" ve "0" rakamlarından oluşan 8 adet rakamdan ibarettir.
"1" = "on" yani açık, "0" = "off" yani kapalı anlamına gelir, İkili sayı sisteminde bu "1" ve "0" rakamları başka şekillerde de "doğru" ve "yanlış" veya "olumlu" ve "olumsuz" anlamına da gelir.
İşte Türkçe bu eklemeli yapısıyla tam da bu matematiğe uygundur.
1 =(olumlusuz değilse)
0 =(olumlu değilse )
Açık-Kapalı sistem kurarsak;
Gel=1
me =0
Gelme=10
Buna göre;
Gel+me+me+li+sin =10011 şeklinde ifade edilebilir.
Görüldüğü gibi Türkçe matematiğin kendisidir ve dinamik üretken bir dildir.
Şimdi bir de "gel" kökünü kullanarak kaç tane kelime üretebildiğinize bakın, sonra başka kelime kökleriyle ne kadar kelime üretebildiğinizi deneyin ve Türkçenin bu dinamik yapısına rağmen kelime sayısı yetersiz diyenlerin yüzüne çarpın.
Türkçedeki herhangi bir fiilin çekiminin ve kelimelerin nasıl çoğul yapılacağının öğrenilmiş olması, henüz varlığı bile bilinmeyen, 5 yıl sonra Türkçeye girecek fiilleri nasıl çekileceğinin ve 300 yıl önce unutulmuş kelimelerin çoğullarının ne olduğunun biliyor olması demektir.
Bu tıpkı birinci dereceden 2 bilinmeyenli bir denklemin nasıl çözüleceği öğrenildiğinde, sadece "x=6", "y=23" olan denklemlerin değil, aynı dereceden bütün denklemlerin nasıl çözüleceğinin öğrenilmiş olması gibidir.
Oysa söz gelimi İngilizcede "go", "went" olurken "do", "did" olur. Çoğul ekleri için de durum aynıdır: "foot", "feet" olurken "boot", "beet" değil "boots" olur. Bunun tutarlı bir iç mantığı yoktur, tek çare böyle olduklarının ezberlenilmesidir.
Görüldüğü gibi istenirse Türkçe ile fen bilimleri de, sözel bilimler de mükemmel yapılabilir ki yapmak isteyene diğer dillerin sunmadığı bir çok avantaj, anlam genişliği, elastikiyet ve kolay formülasyon sunabilir.