Yaşadığımız bölge dahil günümüz dünyasındaki tüm sorunlar ve olumsuzlukların nedenini objektif bir yöntemle araştırırken tarihi referans olarak almak zorundayız.
Jeologlar ve genetik bilimciler de böyle yapıyor zaten. Karbon testi denilen bir teknikle 15.000 yıl öncesinin insanlık yaşamına kadar inip bazı bulgularla bize kentleşme, yazı ve uygarlığın dünyanın hangi bölgelerinde ilk kez başlamış olduğunu kanıtlamaya çalışmaktadırlar. Öyle ki bazı kıtalarda insanoğlu avcılık ve toplayıcılıkla yamyamlık dahil geçinirken bazı bölgelerde de kentleşmiş ve üretken bir tarzda uygarlıklar vücuda getirdiklerini ortaya çıkarmaktadırlar.
Bu uygar bölgelerin Amerika ve Avrupa olduğunu akla getiriyor insan önce ancak gerçek hiç te öyle değil. Tam tersine şaşırtıcı belki ama dünyada uygarlık Anadolu ve güney batı Asya'da uç vermiş görülüyor. Üretim, tarım ve devlet gibi uygar yapılar bu coğrafyada başlıyor. Mucize tahıl nohutun anavatanı Türkiye diye artık kanıtlanmış durumda.
MÖ 8500 ile 1450 arasındaki yaklaşık 10.000 yıllık dönem içinde bugün hayranlıkla izlediğimiz Avrupa ve Amerika o dönemlerde dünyanın en geri kalmış avcılık ve toplayıcılıkla geçinen insanların yaşadığı bölgelerdi. Oysa Anadolu, Çin, Orta Asya ve Hindistan' da devletler kurulmuş, üretim, ulaşım, tarım ve ticaret bölgede sağlanmış durumdaydı.
Bilim adamları ilkel durumdaki dünyanın diğer bölgesi olan Avrupa ve Amerika kıtasındaki bu azgelişmişliğin nedenleri olarak sarp coğrafi yapıları, zor olan çevresel ve iklim koşullarını ileri sürmektedirler. Ancak aynı araştırmacılar şu soruyu da sormaktan geri kalmıyor:
Binlerce yıl öncesinin birçok imkâna sahip Anadolu ve güney batı Asya’daki uygar ülkeleri değil de neden o dönemdeki geri kalmış ülkeleri olan Avrupalılar, Amerika ve Avustralya'yı işgal edip oraları sömürge yaptılar. Bütün zenginliklerine el koydular? Oysa bu işgali gelişmiş Orta Asya kavimleri yapmalıydı. Araştırmacılara göre yapamazlardı çünkü Kuraklık, çölleşme ve elverişsiz çevre koşulları onları zayıflattı ve böylece güç Batıya kaydı.
Doğabilim, iklimbilim, çevrebilim, evrimsel biyoloji, jeoloji, varlıkbilim açısından değerlendirme yapan bilim adamları haklıdır. Ancak biz binlerce yıl öncesinin gelişmiş toplumları içinde olan orta ve ön Asya Türk devletlerinin tarihine baktığımızda durumu farklı görmekteyiz. İç çekişmeler, taht kavgaları, kardeş katli, kardeş ülke savaşları fırsat vermemiş ki. Birbirleriyle de uğraşmış Hunlar, Göktürkler, Oğuzlar, Kırgızlar, Uygurlar Selçuklu ve Osmanlılar tarihi bize bu konuda ibretlik dersler vermektedir. Tarih aynasına bakarsak tabii. Tarih en gerçekçi aynadır. Mutlaka gerçeği gösterir.
Namık Özer Erdoğan(Âşık Caferoğlu),19.12.2022.
Kaynak: Tüfek, Mikrop ve Çelik, Jared Diamond, Pegasus Yaınları,2.Baskı,Haziran 2021