Halk arasında güzel bir söz vardır. “Sütten ağzı yanan ayranı üfleyerek içer.” Çünkü mülakatta canı yanan veya yakıldığını düşünen insan sayısı binlerle, on binlerle ifadenin çok ötesinde yüz binlerle hatta mülakat tedirginliğini yaşayanları milyonlarla ifade edebiliriz.
Efendim nedir mülakat deyince ilgili kişilerin dizlerinin bağını çözen o korkunç gerçek.
Mülakat korkunçtur; çünkü 2014 yılında o meşhur 1709 şube müdürü atanırken yalnızca bir sendikanın verdiği listedeki zatı muhteremlere verilen mülakat puanıyla ataması gözümüzde canlanıyor.
Mülakat korkunçtur; çünkü 2014-2018 yılları arasında atama bekleyen yüz binlerle ifade edilen eli nasırlı anne ve babaların zor şartlarla öğretmen olsun diye okuttuğu evladının nasıl mağdur edildiği gözümüzde canlanıyor. KPSS puanı doksan beş olan öğretmen adayına kırk beş verip elediğniz, puanı kırk olana yüz verip kazandırdığınız mülakatlar gözümüzde canlanıyor.
Mülakat korkunçtur; çünkü 2014-2018 yılları arasında yapılan tüm müdür ve müdür yardımcıları bir sendikanın listesinde seçilen zevatın varolduğu gözümüzde canlanıyor. Bize üye olun sizi mülakatlarda başarılı kılalım diyen o korkunç ses hala kulaklarda çınlıyor. Yok diyenlere noter tasdikli belgeleri yüzlerine çarptığımız günleri hatırlatmak isterim. Denizli Acıpayam’da henüz sınav olmadan İlçe Müdürünce okul taksimi yapıldığı Watsap konuşmalarını hatırlatmak isterim.
Mülakat korkunçtur; çünkü mülakata kimin girdiği ne bildiği ne bilmediğinin hiçbir öneminin olmadığı, esas olan önceden listelere yazılı olduğu ölen, emekli olan kişilere yüksek mülakat puanları verildiği gözümüzde canlanıyor.
Mülakat korkunçtur çünkü şube müdürlüğü sınavından, yurt dışı öğretmenlik sınavlarında eğer adınız malum sendikanın listesinde yoksa ne kadar yüksek puan alsanız da mülakatlarda eleceğiniz gerçeği gözümüzde canlanıyor.
Ve ne yazık ki kul hakkı yiyerek bürokrat olan, kamuda önemli görevler üstlenen bu zevatın yapacağı mülakat korkunç ve daha korkunçtur. Çünkü haketmeden makama gelen bir başkasının hakederek bir yere gelmesine asla razı gelmez.
Bunca yaşanmış mağduriyetler ortada iken, hala mülakatı savunmak gerçekten akla ziyandır. Aslında mülakat yalnız can yakmakla kalmıyor aynı zamanda devlete olan güveni azaltıyor. Devlet adabından habersiz, yalnızca ele geçen fırsatı kendi şahsi ikbal ve istikbali için kullanmaya çalışan bir takım zevat mülakat ısrarıyla siyasi iktidara ne kaybettirdiğinin farkında değildir. Ağzımla kuş tutsam bunlar bana hakkımı vermez diyen kişiler dolaylı da olsa siyasi iktidara karşı bir duruşun gelişmesine de neden oluyor.
Sonuç olarak özel sektörde mülakat uygulanıyor, kamuda da uygulanmalı düşüncesi ben kul hakkı yemekten bıkmadım, devlete yeterince küskün yaratmadım, siyasi iktidarı yeterince yıpratmadım. Bana bir fırsat daha verin ve ben daha çok kul hakkı yiyeyim demekten başka bir anlam ifade etmez. Gerçekten siyasi ikbal düşünen, gerçekten milletin devletin selametini düşünen biri bunca yaşanmışlığa rağmen asla buna tevessül etmez. Özel sektörün işi ehline vermedeki hassasiyeti hiçbir zaman kamuda olmamıştır ve bu yüzden mülakat hep can yakmıştır. Bunun için mülakata korkunç bir tezgahtır ve bu yüzden sonuna kadar hayır diyoruz!.....