Atatürk’çü olduğunu vurgulayarak aydın geçinen, mensubu olduğu halkına küçümseyerek bakan sosyal yobazlarla, Atatürk’ü dinsiz, ayyaş gösteren milliyetsiz din yobazlarının, izzeti nefislerinde samimi namus taşıyorlarsa; Başbuğ Atatürk’ün bu vasıflarını vicdanlarında değerlendirsinler:
İstiklal Harbi günlerinde, Sakarya Meydan Muharebelerinin en kritik dönemlerinde, top seslerinin Ankara’dan duyulmaya başlandığı ve Büyük Millet Meclisi’nin Kayseri’ye nakledilmesinin bile düşünüldüğü günlerde, Atatürk, günlük çalışmalarının büyük bir kısmını yürüttüğü ve bugün müze olarak değerlendirilen Ankara Tren İstasyon’undaki evde, bir sabah erken kalktığı bir sırada Çavuş Ali Metin’e:
‘’Acele olarak Fevzi Paşa’yı telefonla ara, bul ve hemen buraya gelmesini söyle’’diyor.
Ali Metin, Fevzi Paşa’yı telefonla arayıp bulduğunda, Fevzi Paşa da Atatürk’ün yanına gelmek üzere hemen evden çıkmakta olduğunu söylüyor. Fevzi Paşa, Atatürk’ün yanına gelince, Atatürk ona bir kâğıt kalem uzatıp:
‘’Bugün gördüğün rüyayı yaz ve bana ver.’’diyor.
Kendi de bir kâğıt kalem alıp aynı şekilde o gün gördüğü rüyayı, Fevzi Paşa’ya vermek üzere yazmaya başlıyor. Yazma işi bittikten sonra, her iki paşa da karşılıklı olarak yazdıklarını alıp okuyorlar ve okuma işi bittikten sonra birbirilerine bakıp sevinçle gülümsüyorlar.
Her ikisinin de yazdıklarını kendi kâğıtlarından okuyan Çavuş Ali Metin, her iki kâğıtta da şu rüyanın yazılmış olduğunu görüyor:
Hz. Peygamber Efendimiz, Hacı Bayram-ı Veli’ye diyor ki:
‘’Mustafa’ya söyle, korkmasın, sonunda zafer onların olacak.’’
Bilindiği gibi, aynı gecede rüyalarında Hz. Peygamber Efendimiz, Hacı Bayram-ı Veli’ye bu sözleri söylerken rüyayı gören o iki muzaffer komutanın o günkü isimleri, ‘’Mustafa Kemal’’ ve ‘’Mutafa Fevzi’’dir.
26 Ağustos 1922 gece vakti Atatürk’ün Kocatepe’ye çıktığını gören Postacısı Çorumlu Musa Çavuş, arkasından kendisi de tepeye çıkar. Atatürk’ü, ellerini açmış dua eder vaziyette görünce yaklaşıyor ve Atatürk’ün hıçkırıklarını duyuyor. Biraz daha yaklaşınca anlıyor ki Mustafa Kemal Paşa hıçkırıklarla ağlayarak dua ediyor.
Atatürk Kocatepe’de ki duasında;
"Allah’ım! Bu yüce Türk Milletine giriştiği bu kutsal davada yardım et, onun bu kutsal davasını başarıya eriştir. Bu millet büyük, asil bir millettir. Bu milleti giriştiği bu davada muzaffer eyle. Sen Türk ordusunu muzaffer et. Türklüğün, Müslümanlığın düşman ayakları altında esaret zinciri altında kalmasına müsaade etme!” diye yakarıyor.
Atatürk’ün imzasıyla 28 Nisan 1920’de yayınlanan TBMM’nin Memlekete Bildirisi aşağıda ki dua ile biter;
Ta ki, son din yurdunu yitirmesin, ta ki, milletimiz köle olmasın.
Allah’ın lâneti düşmana yardım edenlerin üzerine olsun. Allah’ın yardımı ve tevfiki milletimizi ve yurdumuzu kurtarmak için çalışanların üzerinden eksik olmasın.
Ve bu şehamet (cesaret ve yiğitlik) meydanlarında rahmet-i Rahman’a kavuşan şehitlerimizin muazzez ervahına (aziz ruhlarına) hep beraber Fatihalar ithaf edelim…
TÜRK MİLLETİNİN ENGİN TARİHİ SÜRECİNDE MANEVİ VE MİLLİ KİMLİĞİNİ GÜÇLENDİREN İKİ MUSTAFA'SI;
Türk milletinin iki Mustafa'sından ilki, iki cihan güneşi Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa olup, diğer ikinci Mustafa’sı ise Ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti’ nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Birinci Mustafa’mız, şeytanın istilâsından gönüllerimizi ve imanlarımızı kurtarırken, ikinci Mustafa’mız ise, Sevr sonrası müstevlilerin istilâsından vatan ve namusumuzu kurtarmıştır.
Türk milleti, iki Mustafa’sının gösterdiği yoldan sapmadığı müddetçe; Malazgirt 1071 den sonra tapusu ikinci kez 9 Eylül 1922 de düşmanın İzmir’den denize dökülmesi sonucu Allah’ın lütfüyle Türk milletinin döktüğü soylu kanıyla ikinci defa vatan kılınmış bu topraklarda bu dualı millet ebediyen var olup, hür ve başı dik olarak yaşayacaktır!
Emevilerin yaptığı gibi, İslam kavramını değiştirerek kendisini yeryüzünde Allah’ın temsilcisi gibi gören halife, sultan, kral yahut ulema sıfatlı bütün zalimlere karşı Allah’ın birliğinde insanların birliğini/eşitliğini haykıran ve kadın hakları dâhil bütün eşitsizlikleri, sömürüyü reddeden, liyakati, ortak aklı önceleyen, insan merkezli kutlu bir isyandır Muhammedi Din