Ne kadar da güzel derlemiş gönül insanı:
Dil yarası nedir?.. Bir cahil, bir kendini bilmez acı bir söz söyler, kalbiniz kırılır, gönlünüz yaralanır. İşte dil yarası...
Öyle bir yara ki tedavisi mümkün değil. Nitekim atalarımız: "Kılıç yarası sağılır (iyileşir) dil yarası sağılmaz (iyileşmez)." demiş. Bu konuda başka sözler de var: "Dil kılıçtan keskindir." "Dilin cirmi küçük, cürümü büyüktür."
Peki, dil hep olumsuz yönleriyle mi anılmış? Elbette hayır! Atalarımız "Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır", "İnsanın eti yenmez, derisi giyilmez. Tatlı dilinden başka nesi var?" gibi sözlerle insanı adeta "tatlı dil"den ibaret görmüşlerdir.
Demek ki dilin adının kötüye çıkması izafîdir. Dil cahil elinde keskin bir kılıç, âlim elinde ise paha biçilmez bir incidir.
Şair ne güzel ifade etmiş:
"Âlim ile sohbet etmek la'l ü mercân incidir//Câhil ile sohbet etmek günde bin cân incitir."
"Cahilin sözü neden hep inciticidir, yaralayıcıdır?" diyeceksiniz. Sorunun cevabına geçmeden önce cahilliğin "basit" ve "mürekkep" olmak üzere iki çeşit olduğunu belirtelim. Bilmediğini bilmek "basit cahilliktir. Ve her zaman için giderilebilir. Ama bilmediğini de bilmemek anlamına gelen "mürekkep cahillik"in izalesi asla mümkün değildir.
Şairin:
"Kesb ile tâ o kadar cehl olmaz//Cehlin ol mertebesi sehl olmaz" dediği bu ikinci tip cehalet olsa gerek.
Cahil sözünün niye hep incitici olduğuna gelince... Özellikle bir şey bilmediğini de bilmeyen cahil en başta kendini bilmez. Oysa Yunus'un dediği gibi ilim okumaktan maksat kişi kendini bilmektir. Kendini bilmeyenlerin diğer canlılardan bir farkı yoktur:
"İlim okumaktan garaz kişi kendin bilmektir//Pes kendini bilmezsen bir hayvandan betersin."
İnsan kendini bilmedi mi, çok şey bildiğini, allâme-i cihan olduğunu zanneder. Kendini dev aynasında görmeye başlayınca da dili uzar, etrafındakileri incitecek sözler söyler.
Gerek klasik şairlerimiz, gerekse halk şairlerimiz bu tip kendini bilmez cahillerin kırıcı ve incitici olduklarını ısrarla vurgulanmışlardır. Âşık Tüccârî'nin (ö.1805) şu iki dörtlüğü konunun özetlenmesi bakımından sanırım yeterli olacaktır:
"Dü-çeşmim kan ağlamaktan gözlerim yaş incitir//Kadir kıymet bilmeyenler yaren yoldaş incitir//Dinle sözüm, al nasihat, konuşma câhil ile//Câhilde bir kem söz var ki değse bin baş incitir."
"Kâmil ile haşr olmayan kendisin evlâ bilir//Dinleme câhil adamı sözünü deryâ bilir//Der TÜCCÂRÎ yâr elinden çektiğim Mevlâ bilir//Mevsim ihtiyâr olunca dağları kış incitir."
Bana sorarsanız; dili uzun, aklı kısa cahillerden her daim uzak durmak gerekir. Çünkü onlar kalp kırmaktan, gönül yıkmaktan zevk alırlar. Aslında zevk aldıklarını sanırken dert aldıklarının farkında değillerdir. Şair doğru söylüyor:
"Âkıl ne şâd olur bu cihânda ne gam çeker//Câhil hemîşe şâd olayım der elem çeker."
*
Kadir kıymet bilen âlimin sözleri incidir, Cahilin uzun dili, gülen yüzleri incitir.