Bir ülkenin sınırları, devletin sınırları demektir ama, devletin sınırı iki çeşittir. Güç-kudret sınırları ile ilgili-yetki ve hayatiyet sınırları. Her devlette, her zaman hepsi bir arada bulunmayabilir. Meselâ Osmanlı devletinin kudret sınırları ülkeyi bile aşan sınırlara kavuşmuştu ama, devletin gerçek sınırı payitahttan ibaretti. "Sosyal devlet" değildi, ilgi ve yetkisinin hayata geçmesi, payitahtla sınırlıydı.
Türkiye Cumhuriyeti Milli Devletinin sınırları, muhtarlıklara, okul aile birliklerine, evlerdeki sofralara kadar uzanıyordu. Bu sınır, şahsi-siyasi uygulamaların, şahsi menfaat, makam, mevki yatırımlarının sınırı değildi. Sosyal devletin sınırlarıydı. Sosyal devlet. Beykoz ayakkabı fabrikasında, Sümerbank'ta, şeker fabrikalarında, trenin kondüktöründe, kaymakamın odacısında, muhtarın odasında, varlığını devam ettiriyordu. Bilmeyen, yaşamayan bu söylediklerimi fantezi zanneder. Zaman zaman jandarma dipçiğini dile getirirler. Bunlar bilmezlerin ve pireyi deve yapanların sorunudur. Olan şey, bir sosyal devletin varlığı idi. Azmin ve ideallerin ürünüydüler. Kavgayla beslenen siyasi partiler açısından meselelere bakıp, eksikleri ve bazı hataları olduğundan fazla, kavga malzemesi yapa yapa düşman kamplar yaratmak, hangi insafa, vicdana sığar?
İyi niyetle yapılacak, yapıcı tenkit ve değerlendirme varken, bir eksiği gediği tamir etmek varken, toptan karşı çıkmak nedir? "Keşke Yunan kazansaydı daha iyi olurdu" demenin üzerine inşa edilebilecek hiçbir iyi şey yoktur. Bu ve benzeri sapkınlıkların üzerine hiçbir şey bina edemezsiniz. Türk Kültür diline, milli iktisat anlayışına, eğitim ordusuna önem verecek yerde, rüşvete, yolsuzluğa, ahlaksızlığa tavan yaptırtıldı anlayışı giderek güçlenmekte.
Bozulma ne zaman başladı? Özelleştirme adı altında Sosyal devletin, yavaş yavaş kapitalizme esir olan bir devlet yoluna girmesiyle, Partili Cumhur Başkanlığı sistemi diye adlandırılan; sosyal sorunların tartışılarak alternatif çözümler üretecek meclisin etkisizleştirilmesiyle, öne çıkan tıkanıklıkları kullanan güdümlü siyasi iktidarın kapitalizmi öne çıkartmasıyla birlikte ne görüldü?
Milli ve sosyal devlete karşı çıkanlar, ekonomik yapının merkezine insanı yerlştirerek üretime ve istihtama yönelik politikalar geliştirmeyi, ithalat-ihracat dengesini kurmayı değil, bozulmayı arttırdılar.
Muhalefetiyle, iktidarıyla meclis çatısı altnda bir araya gelerek alternatif çözümler üretecek güçlendirilmiş yasama yürütme ve yargı erglerinin teminatı sağlanarak demokratik sistemin öne çıkartılması öncelikli ihtiyaç görülmektedir; bu anlamda sosyal devletin niteliklerini içerir memleket masası kurulmalıdır.
Şuurlu, Bilinçli, Aydın ve Samimi Seçmenin Gözüyle…