“Pehlivan değil hasmını yatıra,
Pehlivan o dur nefsini bastıra…”
*
Asrın şampiyonumuzun lise diplomasının sahteliği konuşuluyor. Onunla elde ettiği kazanımlar...
Binanın tuğlaları gibi görmek lazım onları.
İki tuğlayı çekersen alttan iki tuğla boyu düşer mesafe. Diploma da öyledir.
Kaç diploma alınıyor ki örgün eğitim sistemimizde zaten?
Çektin mi lise diplomasını aradan, hükümsüz kalır üstündekiler.
Yüksekokul bitirdin.
Yüksek lisans yaptın.
Belli görevlere getirildin
Yönetim kurulları gibi v.s
Dünyevi kazançlar elde ettin onunla.
Salonlarda alın teri, bileğin gücüyle kazandığını başka sahalarda başka salonlarda sana yakışmayacak şekilde kullandın.
Nefsinin esiri oldun. Düşersin gözden.
Kimse de bakmaz gözyaşına
Kimse yerinde olmak istemez düşmek istemezdi sanırız bu hale.
Çıkıp özür dilemesi, helallik istemesi gerekir milletten. İade etmesi gerekir haksız şekilde edindiklerini. Haktan yana görüntü verip, halkın duygularıyla oynadığı, onu istismar ettiği için.
Gerek varmıydı şimdi bütün bunlara.
Hangi kurul üyeliği, hangi dünyalık, mal, mülk yerini tutar ki millet sevgisinin?
Onun adına, onun desteği arkanda kazanılan bir şampiyonluğun?
Başı göğe mi eriyor ki yüksekokul diploması olanın? Yüksek lisans yapanın?
Görülüyor ne derece ucuzladığı işte , pazar tezgâhlarına kadar düşürüldüğü .
"Kişinin kendine ettiğini dünya alem bir araya gelse edemezmiş ona".
Kurtdereli, Koca Yusuf, Yaşar Doğu'larla anılıyorken adın, sahte diplomayla anılacaksın .Yazık ki ne yazik.
Üniversite diplomaları mı vardı ki o milli kahramanlarımızın?
Telafisi yok yapılan hatanın. Sınıf atlamak bilirdik de, okul atlamak, diploma atlamak bilmezdik. Onu da görmüş olduk.
Millete onun örselenen saf, masum duygularına yazık.
Düşünüyor diyorum ki yeniden bir daha; “Sen ne kadar da çağlar üstü, ne ileri görüş sahibiymişsin ey Aziz Atatürk.
Görmüş de düzinelercesini bu gibilerin ona göre söylemişsin;
“Ben sporcunun zeki, çevik aynı zamanda ahlaklısını severim” diye.
Eklenti yapalım ona ahlak kısmına vurguyu pekiştirmek adına;
“Dürüstünü” bir de…
Başımızın üzerinde taşıdıklarımızdan kapalı mahzenlerde, üzeri örtülmüş, benzeri neler vardır daha....Kilit vurulmuş üzerlerine.
Girilemiyor şimdilik.Günü gelir sökülür kilit.
Açılır üzeri, çıkar ortaya.
"Kep düşer, kel görünür".
Sahici, lekesiz bir şöhret.bu fani alemde ulaşılabilecek en güzel mertebe o.O ama herkes kaldıramıyor o ağırlığı işte.
Cihan şampiyonu, asrın şampiyonu olsa da .
Görmüş olduk onu bir daha
GÜNÜN SÖZÜ;
"Şerefle bitirilmesi gereken en ağır görev hayattır. Bu nedenle bir lokma ekmek için şerefini ayakaltına almaya, bir anlık zevk için namusunu lekelemeye, bir zamanlık mevki için ayak öpmeye günlük menfaatler için fazileti karartmaya değmez"
Osman ERENALP
Ankara 19 Aralık 2020