Çok değil bizden iki kuşak öncesinin, ağabeylerimizin ağabeyisi, hocalarımızın hocası dediğimiz bir münevver nesli vardı ki biz bugün ağabeylerimizin ve elinde edebiyat tezgâhı bulunan mahfillerdeki ustaların değil, bizzat onların ustalarının, hocalarının ağabeylerinin yolunu ve izini benimsedik!
Benimsemek zorunda kaldık!
Biz hangi kuşağız bilen var mı? Altmış sekiz, yetmiş, seksen, doksan değiliz! Yapay zeka ve z kuşağı da değiliz! Ne sayıların ne de A'dan Z'ye, Elif'ten Ye'ye harflerin hiç bir basamağına ait değiliz!
Biz ezik kuşağız! Hocalarından ve ustalarından kaptıkları tezgahları baronluk gibi kullanan, fetönün makamlar, köşeler ve dünyalıklar sunduğu halâvetli yıllarında yüzlerine vehen vebası bulaşmış Milliyetçi, İslâmcı, Atatürkçü çevrelerin ve iblis matbuatlarının ortasında kalmış kalemcikler! Bizi istedikleri zaman kullanıp, istedikleri zaman çöpe attılar!
Biz ezikler kuşağı ağzımız süt de koksa mürekkeplerimizi ortaçağ vebasına yakalanmış bu mahfillerde haysiyetli, vatanperver ustalarının, hocaların hocalarının apaydınlık ufuk ve tertemiz fikir toprağından emdiğimizden olacak olup bitenler ters geliyor ve bu ihânet ve akıl tutulması karşısında zamansız zil gibi çalıp duruyorduk!
Z kuşağı anlar mı bilemiyoruz lâkin bizim kuşak için "kapıda köpek olsa daha iyiydi" kuşağı da denilebilir!
Dün siyâsetçilere ve devlete yön veren, hangi parti gelirse gelsin konumundan ve kalem namusundan ödün vermeyen bu haysiyetli yüksek üslûp sâhibi hocaların kemiklerini sızlatan ağabeylerinin elinde vurup sindirdikleri, kalemini kırıp attıkları oyuncaktan başka bir şey değildik!
Eğer onlarla birlikte "düzenin adamı" olup, dalkavuklar ordusu sınıfına geçse edik bizim de bu şaşaalı medya köşelerinde bir köşeciğimiz olur, felekten nice günler çalarak ekranlarda, belediyelerin kadrolu yazarları sınıfında bir adımız olurdu. Kitap kurdu olamasak da belediyelerin kültür bütçelerini kemiren kadrolu kenelerden olabilirdik!
Her neyse...
Bugün istisnasız hangi partiye mensup olursa olsun, iktidar muhalefet fark etmez besledikleri kalem ordusunun, ülke siyâsetine yön veren ve beslenen medya yazarlarının devleti ve siyâseti soktukları durumu gördükçe kusacak yer arıyorum!
Yıllarca verdiğimiz kalem namusu savaşından yenik düştüğümüzden değil, artık bu manzaraları kaldıracak midemiz ve halimiz kalmadığından muzdaribiz! Devlete, hükümete, muhalefete söyleyecek bir söz bulamıyoruz!
Bizim geleneğimizde tâ Kutadgu Bilig eserinde kavramlaştırılmış bir "Odgırmış" nesli ve ruhu vardı. O terbiye Türkler Müslüman olduktan sonra da Akşemseddin ve Molla Gürani terbiyesi olarak cihangir yetiştirmişlerdi! İşte biz o damarı kaybettik! Çünkü devlet aklı o kadim terbiye damarını imha etti! Yerine kendilerine dalkavukluk edecek, hangi akım ve veba gelse ona teslim olacak, kendisi ile birlikte tapıp, kendisi ile birlikte şeytanlaştırıp taşlayacak bir vampir yazarcıklar ordusu imal etti!
Buyurun!
Hayırlı olsun!
Şu yiyici, kalem namusundan zerre nasibi olmayan, dalkavuklar ordusunun devleti iktidârı ve muhalefeti ile ülkeyi getirdiği duruma bakın! Bir yanda mafya ve çeteler bir yanda dünya siyonist, satanist gölge hükümeti bir yanda partilere bulaşmış nato, fato, gladyo pisliği!
Sizleri hangi deterjan ve sabun paklar hangi aşı bu vebayı iyileştirir bilen var mı?
İşte şu gün olanlar ve devlet sırlarını paylaştığınız bu yanaşma takımları tam da devrin özelliklerini taşıyor! Z kuşağı iyi fehmetsin!
Benim bu dünyada neden yapmadım diye pişmanlık duyduğum sadece bir şey vardır! O da 15 Temmuz'dan sonra katıldığım bir edebiyat mahfilinde daha düne kadar bizi köyün delisi ilan edip fetöye hocaefendi muamelesi yapıp, haklarında köşe yazısı yazanlar, medyasında otlananlar, çanak yalayanlar o gün kalkmış kürsüde fetöye en şedid ithamları ederken neden ayağı kalkıp o hatipleri yerin dibine geçirip bir de mahfilin ortasına tükürüp çıkmadım ona yanmışımdır! Toprağa girmeden ve Hakk huzuruna elimde kalemle çıkmadan evvel bu hayattaki tek pişmanlığım budur!
Z ve yapay zeka kuşağı iyi bellesin, bizim içine doğduğumuz vebalı çağın medyasının ve onun farelerinin zulasında şu zaman Atatürk, şu zaman Cumhuriyet şu zaman fetulla hoca olmasaydı ben olmazdım transında yazılmış şimdi dibe köşeye tepilmiş çok yazı vardır!
Bunların zamanında Malhun'dan çok kalem dayağı yemişliği de vardır! Z kuşağı ve yapay zeka kuşaklarına deriz ki aman ha bu yakınçağ vehen hastalığı vebasına tutulmuş kuşağın DNA ve kromozomlarını hiç bir robot ırkında kullanmayasınız! Çünkü yapay da olsa bu varlıklarda zerre kadar işinize yarayacak zekâ emâresi yoktur!
Bunlar hangi entelektüel yetenekleriyle yazar olmuştur, fikir hayâtına katkıları nedir, fetö ağabeylikleri almış bir yerlere taşımış, o ağabeyliklerin şimdi kabuk değişmiş ağabeyleri gazetesini, köşesini açmış, dün fetullahçı bugün Türkçü ve kürkçü ayaklarında gezen haysiyetsiz, peş para etmez kalem beslemeleri, kalem çetecikleri bunlar!
Bunlar bugün dahî üç paralık akıllarıyla ülkeyi ve devleti pravoke eden o derin yazıları ve lafları kimden, nerden öğreniyorlar dersiniz?
"Âh küçük hokkabazlık! Sefil aynalı dolap!"
Yıllarca cemaati arkasına alıp yazılar yazan dönem değişince Türkçü, Tayyip Beyci, İslâmcı olan bu kalem çetelerinin yıllarca Malhun'a saldırması boşuna mıydı? Her yerde önümüzü kesmeleri, yalan ve iftiralarla adımızı şehir efsanesine döndürmeleri boşuna mıydı?
Şu hâle bakın ki bugün iktidar ve muhalefet bütün çamur siyâsetin besledikleri bu kalem beslemeleri, bu fetö eskileri bugün dahî natosuyla fetösüyle mafyasıyla devlete karşı dayanışma içinde! Aynı iblis yolunun açık ve koyu tonları! Hepsi derinlerde birbiriyle kanka, yoldaş ve akraba!
Z kuşağı bu et yiyici varlıkları bir "zeki varlık" türü olarak değil, virüs türü olarak şimdiden tespit etmeli ki gelecek dünya nesilleri ve uzay toplulukları zarar görmesin!
Bunlar kimdir, yazılarını kimler okur, kelime hazineleri, kaabiliyetleri ne kadardır, hangi dönemin nimetleriyle beslenmiş, medyada kök salmışlardır, su üstünde mi yaşıyorlar, kaya altlarında mı, ne cins bir yiyici virüs türüdür şimdiden tespit edip sınıflandırmaları gerekmektedir.
Onca fetullah medyası, iktidar ve muhalefet imkânına rağmen kalemleri ilerleyememiş, fikir üretememiş, kişilik oluşturamamış, ölmüş ve kurumuş sinek kadar değere kavuşmamış dalkavuk çeteciği bunlar! Bunların günlük tahrîrâtını kaldırıp yerine ucuz bir banyo seramiği de koysanız fikir dünyası çorak kalmaz merak etmesin medya patronları!
Yıllardır bu tür kalem beslemelerinin fikir, sanat, siyâset ve dünya ruznamesine dair yazdıklarına bakıp çüşş demekten hanceremiz zehirlendi. Her gün tahrîratlarının içini oyup yemek yapsan al sana günlük dalkavuk dolması târifi. Malhun bunlara yıllardır papuç mu bıraktı, hayır, lâkin bu mikroplar dün fetönün parlak zarflarına doymuyorlardı bugün de rezilliğe doymuyorlar!
Kalem namusunu geçtik günümüzde insanlık değerleri işte bu dalkavuklar yüzünden büyük bir dehşete dönüştü!
Bize göre hava hoş! Bize dün fetölerinin gücü yetmedi bugün de Türkçü, İslâmcı, Atatükrçü maskesi arkasındaki kalemşörlüklerinin gücü yetmez! Tek heceden fazlasını konuşamayan, yazamayan, falan bakan, filan belediye başkanı, feşmekân başdanışman hakkında yağlama yazıları dışında fikir üretemeyen bu tuhaf yaratıklarla işimiz olmamıştır, bu vakitten sonra da olmaz! Bunlar bazen sağcı, bazen solcu, bazen Atatürkçü, bazen fetöcü bazen Türkçü geçinen, devirler ve kişiler değişse de değişmeyen tek virüs ve dalkavuk ailesidir! Bunların topunun kalemi birleşse bir Malhun'un kalemine yetmez, yetmemiştir!
Her devrin kokainini koklamaktan suratları şişmiş bu maymunların bizim yazılarımızdaki harf ümmetinin ve fikir haysiyetinin derinliğini anlamaya güçleri yeter mi?
Z kuşağı denilen gençler iyi okusun zaten biz yıllardır yazılarımızda bu varlıkları hiç bir vakit bir zekî varlık addederek, bir yazar, münevver sayarak değil, bir antropolog ve etnolog olarak yaklaşmaktayız. Habitat alanlarına göre sınıflandırarak vasfediyoruz!
Ün, şan, para, villa, kitap imzası günü, Endülüsten, Antik Roma'ya ve Türkî topraklara kadar sanat târihi cehdinde selfi pozlarıyla entelektüellik de dâhil hava civa her şeyi mülkiyetlerine geçirdiklerine inanmış bir tuhaf iblis tarikatı bunlar.
Günlük sosyal medya manzaralarına bakıp görün kırk dalkavuk medya fareleri topunun da kuyrukları birbirine düğümlü! Çözebilecek ülke ve dünya istihbarat ağlarına aşk olsun!
Bunların bu toprakların gerçek kalem varislerine yıllardır saldırması normal de fakat bugün bunlar elinde devletin düştüğü durum vahimdir!
Hem de çok vahim!
Devlet, tekrar eski ve kadim devlet terbiyesi kodlarına dönmeli ve her devirde "yürü ya kulum, ye ya kulum!" hayat hikâyesine sahip sürüleri beslemeyi bırakıp, kendisine ufuk açacak ve devlet kapısından uzak duracak haysiyetli kalem erbabına, has haciplik makamını yeniden güncellemelidir!
Hem de ivedilikle!
Kadirşinaslıkla efendim!
Saliha MALHUN