Yıllar önce bir işadamı arkadaşım, Türkiye’nin ekonomik sorunlarıyla ilgili sohbet ederken;
“Türkiye’de 1 milyar kaçak ev var, ben olsam bir kadastro geçirir, bunlardan alacağım ruhsat bedeliyle Türkiye’nin para sorununu çözerim” dediydi.
Buna, 70 milyon nüfusu olan bir ülkede (o zamanlar o kadardı) 1 milyar ev olmaz diye ne kadar ısrar etsek de kabul ettirememiştik.
Hatta, araç sayısını da 500 milyon olarak belirlemişti bu arkadaş.
Şunu izah etmeye çalışıyorum; her zaman gerçekler sizin düşündüğünüz gibi olmayabiliyor…
Biz de az ukalalık etmemişiz yukardaki örnekte görüldüğü gibi.
Geçen reyiz her evin önündeki araç sayılarını söyleyince rakamlar örtüştü.
O zaman idrak edebildik ancak.
Biz bu arkadaşa o zamanlar çok haksızlık etmişiz, ayıp etmişiz…
Halbuki bir mantık süzgecinden geçirebilseymişiz söylenenleri, tarafgir davranmasaymışız cahilce, şimdi bu mahcubiyeti yaşamayacakmışız…
Mesela sana göre ekonomi bozuk olabilir.
Ama herkes öyle görmüyor.
Sen hangi verilere göre söylüyorsun bunu?
Hangi kriterleri baz alarak ölçtün?
Şimdi bir tarafta asgari ücretle çalışıyorum eve ekmek götüremiyorum diyen bir kesim var, diğer tarafta yine asgari ücretle çalışıyorum ama gül gibi geçiniyorum diyen bir kesim var.
Birinin kriteri ekmek, diğerinin kriteri ekmek alamayanın cep telefonu…
İkisi de haklı, ikisi de haksız olabilir.
Dün bir videoda gördüm.
Adam; “1300 TL emekli maaşı alıyorum, açım” diyor, diğeri; “cep telefonunu göster” diyor.
Adam “cep telefonum yoktur” diyor, diğeri; “bak işte şükretmesini bilmiyorsun” diyor, yürüyüp gidiyor…
Neyse, buradan bende bir şey çıkaramayacağım, ama şükür önemli.
Ne geldiyse başımıza şükürsüzlükten geldi.
Allah’tan bu ülkede yokluktan burnuna pudra şekeri çekip de, sesini çıkarmayan asalet sahibi insanlar var…
Açlıktan ekran yalayan belediye başkanları gördük daha dün…
Bu adamlar ne hükumeti suçladı ne halinden şikayet etti…
Bence memleket bu mübarek insanların yüzü suyu hürmetine ayakta duruyor.
Bak Almanlar ekmeği karne ile alıyor.
İngilizler onu da bulamıyor.
Almanya’da ki akrabalarım, “abi yok öyle bir şey” dese de, Merkel’in giydiği elbiseden, bindiği arabadan bunun öyle olduğunu görüyoruz.
O kadar da koyun değiliz.
Efendim G20’den de atılmışız.
Bababa…
Adamın baktığı yere bak…
Maaşını G20’den mi alıyorsun sen aslan parçası?
G20’nin zaten bunun için kurulduğunu bilmiyor muyuz biz?
Bunlar ekonomik kriterler olabilir mi?
Biz kan kusarız “kızılcık şerbeti içtim” deriz efendiler…
Yapmayın, ayıptır günahtır.
Yazık ediyorsunuz bu vatana…
Son olarak ben de diyorum ki; Ekonomik sıkıntı yoktur, a haber izlemeyen vardır…