Sensiz gam kederdir her gene günüm
Niçin işitmezsin feryad u ünüm
Benim Kabe’m sensin imanım dinim
Bakanlar kapında kuldur efendim…
Medyada çok ‘şekilli’ verilen bakanlar kurulu toplantısı haberlerine acayip inanırdım.
“Efendim bakanlar kurulu bugün toplanıyor…”
“Ekonominin kurmayları bugün bir araya geliyor…”
“Ülkenin para politikasına yön verecek yeni kararların ne olacağı merakla bekleniyor…”
Müthiş gerilirdim, içim içime sığmazdı.
Bakanları tanıdıkça ayaklarım yere bastı.
Rahat nefes almaya başladım.
(Allah hepsinden razı olsun.)
Sizce de bakanlar kurulu toplantısında neler konuşuluyor, gerçekten nasıl oluyor?
Bence böyle:
-Efendim, bu kötü gidişe merkez bankası başkanını değiştirmekten farklı çözümler düşünmeliyiz.
-Hangi kötü gidişe?
-Ekonomideki işte.
-Neyi kötü?
Fıstık gibi kazanıyoruz işte. İki ayda paramızı ikiye katladık, gözünüze dizinize dursun.
-Hayır efendim yanlış anladınız, tabii ki dursun, yani tabii ki kazanıyoruz, biz kazanıyoruz da, halk durumundan pek memnun değil sanki.
-E onların da gözüne dizine dursun o zaman.
-O daha isabetli olur efendim.
-Neyse, halkı takmayın siz.
Bu cuma sallarım ben ‘bakara-makara’ bir şeyler.
-‘Yüce Rabbimizden, bu dünyanın imtihanından’ falan bahseden bir şey olursa süper olur valla…
-Yav size mi soracağım ben ne söyleyeceğimi?
-Estağfurullah efendim.
Sormak dediniz de aklıma geldi; bu muhalefet bazen bize danışmadan dövüşüyor. Neydi o geçenki Kemal Bey’in el hareketleri?
Çok imalı, çok ayıp bir şey.
-Lan nesi ayıp?
Biz ima bile etmiyoruz her gün gerçeğini yapıyoruz kimsenin gıkı bile çıkmıyor.
Amma köpürttünüz şu meseleyi.
-Hayır efendim o tür şeyler hep bizi hatırlatıyor ya? O yüzden imalı dedim.
Siz beni yanlış anladınız.
-Lan sen kimsin ikidir bana yanlış anladın deyip duruyorsun?
-Hayır efendim ben kendimi yanlış ifade ettim, siz beni yine yanlış anladınız.
-Bak hala… Soytarı mısın olm sen?
-Evet efendim.
-Götürün lan şunu gözümün önünden.
Görevden affını istesin hemen bu her kimse. Konuyu dağıttınız iyice geri zekalılar. Neydi diğer çözüm öneriniz?
-Buydu efendim…
-Buydu derken?
-Maliye bakanını değiştirmek işte…
-Maliye bakanı mıydı lan o ibiş?
Neyse, sıradaki kim?
-Aman efendim…
-Lan yok, ‘maliye bakanlığı sırası kimde?’ diyorum.
-Efendim bir arkadaşımız var, harbi nebatat…
Kademede bekletiyorduk bu günler için.
Hem imam hatipli, hem Ensar vakfından. On numara uygun bu işe.
-Afferin…
Öğreteceğim size bu ekonomiyi.
Şimdi bunu birkaç haberle desteklemek lazım; ‘işte stokçuya bedel ödeteceğiz, dış güçleri millileştireceğiz, vatandaşı ezdirmeyeceğiz’ falan gibi…
Ezmek demişken; şu ‘askeri ücret’ işi ne oldu?
-‘Asgari’ efendim…
-Anlamadım?
-‘Asgari ücret’ olacaktı efendim.
-Bu densizi de sağlık bakanı yapın.
-Efendim ben zaten sağlık bakanıyım.
-Sebep?
-İskender paşa cemaatindenim.
-Maskeni çıkar bakayım.
Bir de maske takmış, essahtan işe yarıyor gibi.
Nasıl gidiyor senin işler?
Hala vaka sayısında bir düşüş yok, nereye gitti 120 milyon aşı?
İstersen senin rakamları da artık TÜİK’e açıklatayım.
Neyse…
Arkadaşlar, bu haftaki ekonomik modelimizi ‘Afganistan’ olarak belirleyelim.
-Efendim bu hafta modelimiz ‘Çin’ olsun.
İşçinin aylık geliri 50 doların altına düşünce ‘Afganistan modelini’ belirleyelim siz de münasip görürseniz. Zaten haftaya düşer Allah’ın izniyle.
Hem; ‘hepsini hallediyoruz ama nüfusu tutturamıyoruz’ der biraz daha Suriyeli kasarız bu sayede.
-E iyi hadi dağılın o zaman. Zaten ‘efendim efendim’ demekten başka bir numaranız yok.
Her işi ben yapıyorum, bir de bakanlar kurulu toplantısı yapıyorum…