Bizim bu İstanbul sözleşmesinden çekilmemiz kaçınılmazdı.
eksikleri çoktu bir defa…
Anadolu’yu kapsamıyordu.
Daha Kanal İstanbul’u kapsayıp kapsamadığını bile bilmiyoruz.
Bildiğin Merter sözleşmesiydi o.
Neyse içeriğini incelememiş olsak da, mantığımızla anladık tabii anlayacağımızı.
“Erkekler birbiriyle evlensin, kadınlar zulümden kurtulsun” gibi bişey işte.
Birde bunu iktidarın imzalaması ve harem vakfının desteklemesi, içimize kurt düşürdü ne yalan söyleyeyim.
Ben şahsen şüphelendim…
Hayır suçlamak için demiyorum.
Onlarda dış güçlerin baskısıyla yapıyorlardır ellaam.
Yoksa, tövbe tövbe…
İşte tüm bu sebeplerden ötürü, bu sözleşme Sivas sözleşmesi olmalıydı, ve Sivaslılar tarafından
hazırlanmalıydı…
Sivas kapsayıcıdır.
İstanbul’dan da anlayacağınız gibi Türkiye’nin nüfusunun çoğunu Sivas oluşturur.
Dolayısı ile üst kültürdür.
Üst kimlik gibi düşünün siz bunu.
Bu sebeple alacağı kararlar bağlayıcıdır…
Paşam o kadar memleket dururken kongreyi niye Sivas’ta topladı sanıyordunuz siz?
Devlet erkanı kararları tarihine dayandırarak almalıdır, yoksa böyle çark ederler.
Her şeyden önce kendilerinden başkasına zarar vermez Sivaslılar…
Saz çalar, türkü söylerler.
Ne demiş Neşet baba; “türkü söyleyen adamdan korkmayın, gidin yanına oturun, kötü insanların türküsü olmaz” demiş…
İşte bunun gibi yüzlerce sebepten bu sözleşme bir Sivaslı tarafından yapılmazsa ülkede BEKA sorunu yaşanır.
Yerel sözleşmeler gündeme gelir mesela.
İç işlerinde özerk, dış işlerinde merkezi otoriteye bağlı bir sözleşme düşünün.
Giresun sözleşmesi, Mardin sözleşmesi, Adıyaman, Yozgat, Bayburt sözleşmesi…
En tehlikelisi de Rize sözleşmesi.
Olmaz aga.
Toplumsal mutabakatın sağlanması için Sivas şart…
Devletim bana böyle bir görevi verirse seve seve hazırlarım o sözleşmeyi.
Tabii gerekli destekle birlikte. (Siyasi dokanılmazlık, Audi A8, 4-5 yerden maaş falan işte.)
Valla…
Şeref duyarım…