Önce sizlere, Allah'a ve Kur'an'a inanıp inanmadığınızı, arkasından da, gönüllerinizde millete sadakatten, hakkaniyetten, adâlet duygusundan, insaniyet ve merhametten bir kırıntının olup olmadığını sorsam, fazla mı ileri gitmiş olurum?
Son yıllarda aşırı gerilim ve siyâsi ikbâl hırsıyla vicdan balataları yanıp dili boşalan ve serseri kamyon gibi önüne gelene toslayan o müseccel marka siyâsilerin, rakip gördüklerine karşı adap ve edep dışı sözlerini duyunca, milletçe üzülüp kahroluyoruz.
Türk milleti bunu hak etmiyor ve buradan kendilerine soruyoruz;
Bu ne kin?
Bu ne öfke?
Bu ne bitmez hışım böyle?
Sizin bu millete kastınız ne?
Kim veya kimler istedi diye toplumu geriyor ve her önünüze gelene çatıyorsunuz?
SÖZE BAKAR MISINIZ?
Dili her gün daha da kirlenen biri diyor ki;
"FETÖ’cü alçakların, PKK’lı bölücülerin, ipsiz, sapsız, birbirine benzemez paslı ittifakların sosyal medyadan iktidar çıkarma arayışları nafiledir, art niyetliliktir, yanlış hesap zaten Türk milletinin sinesinden aynen dönecektir."
Büyüklerimizden kalma bir söz vardır;
''Üslûb-i beyân aynıyla insandır''
Bir insanın kişiliği, ahlâki yapısı, karakteri, iç dünyası ve beyninde- gönlünde saklı olanlar konuşmasına ve konuşmasında tercih ettiği üslûba yansır.
Eskiler derler ki;
''Kem söz, yani kötü söz, sahibine aittir''
Yine eskiler derler ki;
''İnsanın siması kimliği, kişiliği ve içinin aynasıdır''
Bir kabın içinde ne varsa, dışına o taşar.
Salonda ışık varsa, dışarıya ziya,
Şişede hoş bir esans kokusu varsa, dışarıya mis gibi bir koku,
O şişede iğrenç bir koku varsa, dışarıya o iğrenç koku yayılır.
İnsanın da gönlünde ve beyninde;
Merhamet, muhabbet, nezaket, saygı, sevgi, asâlet, şefkat, nur, huzur, güzellikler, iyilikler varsa, o insan etrafına ferahlık, sevgi, muhabbet, nur ve huzur saçar ve böyle bir insanın, elinden, dilinden, söz ve davranışlarından herkes hoşnut ve razı olur. Bu tipler, kasten, bilerek ve isteyerek asla ve asla hiç kimseye karşı kırıcı ve kaba olup, ne toplumu gererler ve ne de insanlar arasına kin, nefret ve husumet tohumları ekebilirler.
AKSİ DURUMDA;
Bir siyâsinin veya bir insanın içi kin, ihtiras, nefret, husumet, riya, pislik ve çirkinliklerle doluysa, her sözü ve davranışıyla bu insanın içindeki bu pislikler dışarıya çıkar ve böylesi kişileri kendilerine idareci seçip, başlarına baş yapan toplumlar, bu tip siyâsilerden her zaman, kötülük, düşmanlık, ahlâksızlık ve çeşitli çirkinlikler görüp, huzura, barışa, kardeşliğe hasret kalır ve sefil bir hayata mahkum olurlar!
SON SÖZ;
Ey siyâsi liderler!
Millet olarak bizim kendi aramızda en küçük bir problemimiz yoktur. Aramıza kin ve nefret tohumları ekerek, siyâsi gerilimle bizleri birbirine karşı kırıcı ve kaba duruma getiren sizlersiniz!
Ey siyâsi liderler ve tüm siyâsiler!
Meydanlarda ağızlarınızdan dökülen adap ve edep dışı, kin, nifak ve husumet yüklü sözleriniz, bulaşıcı hastalığa sebep olan EN TEHLİKELİ VİRÜSTEN bin kat daha tehlikeli bir hale geldi.
Virüsün aşısı vardır!
Lâkin sözlerinizle milletimize bulaştırdığınız öldürücü virüsün aşısı yoktur bilesiniz!
İnin sırtımızdan!
Düşün yakamızdan!
Germeyin, üzmeyin milletimizi!
Enselerimiz boza kaynatma yeri değildir!
Milletçe siz siyâsi liderleri ve sadece parmak indirip kaldırmakla görevli biatçılarınızı, imana, İslâm'a, insanlığa, kibarlığa, Türk milletine karşı sadakate, ahde veya, adaba ve edebe davet ediyoruz!
Söyleyin lütfen!
Sizlerden çok şey mi istiyoruz ki?