Bir parça kemiğe, bir tas yala haysiyet ve şerefini, vatanı ve devletini satan kalemler başıboş sokak köpeklerinden çok daha tehlikelidirler.
Asıl mücâdele edilmesi gereken köpekler bunlardır, çünkü sokak köpekleri günahsız ve masumdurlar.
En zâlim ve zararlı olan türleri, kuduz virüslü salya döküp memleketi kirleten, saray, şato, konak, holding ve patron köpekleridir.
Bir tarafta, şerefini yaladığı kemiğe değişenler,
Diğer tarafta, dünya ile tartıya çıksa ağır gelenler.
Bir tarafta, efendilerinin pabucunu yalayan iğrenç kalemler,
Diğer tarafta, menfaatin önünde eğilmeyen babayiğitler.
Bir tarafta, bir kırıntı menfaate kişiliğini satan kalemler,
Diğer tarafta, kendini Türklüğe adamış şahsiyetli yiğitler.
Medyanın en müstahkem mevzilerini kapan bol maaşlı gayrı milli çetelerin sınır tanımayan çirkeflikleri çekilmez oldu.
Bakmayın bu gayrı milli ve gayri insâni kişi ve çetelerin aslan kesilip, Türk milletine, Türk’ün devletine, Türk'ün kahramanlarına ve vatansever insanlarımıza karşı havlamalarına.
Bunlar sanıldığı gibi ne güçlüler, ne de muktedirler.
Bunların haysiyet, şeref ve namusları önlerindeki çanağa dökülen yalın gramajı kadardır.
Bu iğrenç yaratıkların, namusları da dâhil olmak üzere bir kırıntı menfaate satamayacakları değerleri yoktur.
Bunlara bakıp moralleriniz bozulup ümitleriniz tükenmesin. Bir OŞT dediğinizde alayı girecek delik ararlar ama kabahat bizlerde. Toplum olarak doğru konuşanları dinlemez olduk. Küçük bir makam, ufacık bir menfaat, makarna, kömür uğruna siyâsi şarlatanları tanrılaştırıp, sonra da onlara tapınır hale geldik.
Kalemine mürekkep yerine necaset çekerek işporta malı ısmarlama yazılar yazan yazar müsveddelerinin itibarlı olduğu devrimizde kala kala birkaç şerefli kalemimiz, bir de Ümit Özdağ, Musavat Dervişoğlu ve Yusuf Halaçoğlu gibi şahsiyetlerimiz kaldı. Türk milliyetçileri olarak bari onların değerlerini bilelim.