BAS TETİĞE ÜLKÜCÜ GARDAŞ!
GÜN NAMUS GÜNÜDÜR!
Faydasız pişmanlıklar!
Geç kalmış hayıflanmalar!
Ve işe yaramayan kahırlar!
Unutma ki yarın çok geç olabilir!
Allah’a ram ol,
Hakk’a yaslan.
An, bu an, davran!
Balgat’taki BİLGELERE inat!
Bas tetiğe,
Sesine ses versin karşı ki dağlar,
Duysun da uyansın leşleşen sağlar!
Bas tetiğe ülkücü gardaş!
Bir an evvel kurtul seni sarıp hareketsiz kılan BALGAT AHTOPOTUN kollarından!
Aşağıda anlatmış olduğum yoğun duygu halini hepinizin yaşadığından ve içinizden kendi kendinize bir şeyleri söylediğinizden eminim. Çünkü hepiniz birer vatansever Türk evlâdısınız!
İçinizden neleri mi söylüyorsunuz.
Durun anlatayım, bunu bilmek için müneccim olmaya gerek yok, sadece vatansever bir Türk olmak yeter!
İşte duygularınız ve içinizden mırıldandığınız o sözler;
''Göç vaktim gelip, içinden TURAN İDEÂLİ VE TÜRKLÜK SEVGİSİ bir an bile eksik olmayan yorgun başımı ecel yastığına koyup Azrail göründüğünde şayet şuurum açık aklım gitmemiş ise; acaba neleri düşüneceğim, nasıl bir duygu hâli yaşayıp, ne gibi konularda hayıflanarak kahrolacağım. Başım ecel yastığında, can boğazda, Azrail ise karşımda!
Önce, ihlâs ve teslimiyet içinde bir KELİME-İ ŞEHADETTEN sonra, yanı başımda duran evlâdımın pamukla ıslattığı dudaklarımla mırıldanacağım,
- İşte Azrail gözüktü...
- Gidiyoruz gitmesine de...
- Niçin korktum...
- Bak, vakit tamam...
- Sonu ölüm, öteye köy yok ki…
- Böyle olacağını bile, bile...
- Niçin daha sert yazmadım...
- Niçin Kerkük, Musul, Telafer, Doğu Türkistan diye haykırıp, dünyaperest gafilleri uyandıramadım…
- Niçin devletin tepesinde de olsa, yanlış yapanın yakasına yapışamadım...
- Neden haini, şerefsizi, vatan- Devlet- Irz- Namus- Mukaddesat düşmanı kişileri ilk gördüğüm de yaka paça yere indiremedim...
- Neden, Hakk’ı her zemin, her zaman ve her şartta daha gür bir sesle haykıramadım...
- Neden ve niçin Korktum ki…
- İşte korkulan ölüm şimdi beni yatakta yakaladı...
- Ne kadar da nasipsiz bir insanmışım ki gaza meydanlarında vatan, bayrak ve Türklük adına ölümle selâmlaşarak şehadet şerbetini içemedim!
Bu hayıflanma ve yakınmalarımın ardından git gide düşen bir nabız atışı, son kez atan bir kalp, son kere alınan ve bir daha geri verilemeyen çeyrek bir nefes!''
Değerli vatansever kardeşlerim!
Yukarıdaki satırlarımla sizi ve yaşadığınız duygularınızı size anlattım!
Yalanım, yanlışım, eksiğim var mı?
Evet bunun adı SON NEFES!
ALLAHU EKBER! ALLAHU EKBER!
Ve vatana sahip çıkamamanın, hainlerin yüzlerine tükürememenin, Okyanus ötesince KLOZETİN SİFONUNUN ÇEKİLİP, DELİKTEN SÜPÜRÜLME korkusuyla taviz üstüne taviz verenlerin kulaklarından bir sümük mendiliyle tutarak, en yakındaki bir kanalizosyonun LOGAR kapağından aşağı atamamanın verdiği üzüntüyle, kahırlar içinde biten bir ömür!
Büyük Türkçü HÜSEYİN NİHÂL ATSIZ`IN ‘’Yakarış şiiri`nin ilk dörtlüğün de söylediği gibi;
Anlamayız hayatı felsefeyle, ilimle;
Hayat çelik ellerle atılan zar olmalı.
Rahat yatakta ölmek acep olmaz mı çile?
Kanlı sınır boyları bize mezar olmalı.
Büyük davaların büyük sevdalarına vurgunlar için en acı olan akıbet, rahat yatakta can vermektir.
Yarın çok geç olabilir!
Allah’a ram ol,
Allah’a yaslan,
An bu an,
Davran ve
Balgat’taki BİLGELERE! İNAT
Bas tetiğe ülkücü gardaş!
Bir an evvel kurtul seni sarıp hareketsiz kılan BALGAT AHTOPOTUN kollarından!
Böylesi günlerde korkarak mücâdeleden geri duranlar, ecel yastığında kundak bebeleri gibi gözyaşı dökerler.
Yiğitler bir defa, korkaklar ise her gün ölürler!