BEKA TEHLİKESİ VAR İSE;
Ülkeyi sıfır terörle teslim alıp, teröristlerin şehir merkezlerinde hendekler kazmasına izin verenlere!
Üşütüp nezle olmasın diye, Fransa'dan 4 trilyona özel ahşap malzeme getirterek, bebek katili Apo'nun odasını kaplatanlara!
22 Ekim 2014 de, ''PYD’ye Urfa üzerinden destek gönderilmesini ben teklif ettim'' diyen zata.
''PKK'ya operasyon yapmayın diye Vâlilere emir verdik'' diyenlere!
''Bebek cânisi Apo'ya '' Bölgede istemediğiniz Vâli, Emniyet Müdürü, Komutan varsa, isimlerini verin bölgeden alalım'' diyenlere!
Diyarbakır İl Başkanlığı Olağan Kongresinde, Kobani’de ki kardeşlerimi alınlarından öpüyorum ve buradan Kobani’ye selam ediyorum diyenlere!
PYD Başkanı gözü dönmüş Salih Müslim'i Türkiye'ye davet edip, kırmızı halılar üzerinde yürütüp, iltifatlar yağdıranlara!
İmralı- Kandil- Oslo- Dolmabahçe Mutabakatının mimarlarına!
''Esad'sız Suriye Çözümü Toplantısı''na giderken, PYD Başkanı Salih Müslim'in cebine Türk pasaportu koyanlara?
Yaralanan PYD'lilere ağar misâfir muamelesi yaparak Türkiye'de özenle tedavi ettiren ve sonra geri gönderenlere!
Eğit- Donat adıyla PYD'lileri Kırşehir'de eğitip Suriye’ye göndererek bugün başımıza belâ edenlere!
TSK'nın eğittiği Peşmerge aracılığıyla PYD'ye silahlı yardım konvoyu göndermek için koridor açanlara!
Süleyman Şah’ın türbesinin taşınması operasyonunu PYD ile birlikte organize edenlere!
PYD'ye 150 Milyon Dolar yardımı verenlere!
Yukarıdakileri yapanlara, milletimin, devletimin, dinimin ve namusumun BEKASI İÇİN oy vermeyeceğim!
Bütün dünya biliyor, hatta sağır sultanlar bile duydular. Sorarsan sadece AKP tabanı bilmiyorum ve duymadım diyor!
31 Mart Mahalli Seçimlerine bu açıdan bakıldığında;
Bugün meydanlarda ''BEKA ÇIĞIRTKANLIĞI'' yapanları desteklemek, bir insanın kendisine, âile efradına, vatanına ve tüm kutsal değerlerine yapacak olduğu en büyük fenalıktır.
31 Mart günü, beka, beka diye çığırtkanlık yaparak insanları kamplara bölüp oy devşirme peşinde olanlardan yana tercihte bulunmak, bir nevi intihardır. Kişinin, kendi yakınları da dâhil olmak üzere, bu milletin tüm kadın ve kızlarının kaderlerini, Irak'ta ki Ebu Gureyb Hapishanesinden ''ÖLDÜRÜN BİZİ, BU HAKÂLARETLERE DAYANAMIYORUZ'' diye feryâd eden NUR BACIMIZIN acı kaderiyle örtüştürmek demektir.
Yarın birileri şuursuzca ve masumane atmış oldukları oylarıyla, ceddine, ceddinden miras kalan devletine, vatanına, bayrağına ve bağımsızlığına kast ederlerken;
Birileri de oylarıyla, Çanakkale ruhunun ölmediğini haykırarak, ceddinden kalan mirasını korumaya yeminli olduklarını ve dahası, ırzına, namusuna, bayrağına, devletinin üniter yapısına sahip çıkmayı hayatlarının yegâne gayesi olarak bildiklerini dosta düşmana ilân edeceklerdir...
Yarın birileri bilmeden Sevr'den yana oy kullanırlarken,
Şuurlu Müslümanlar, oyunları gören ülkücüler ve Türk milliyetçileri de Lozan'dan yana kullanacaklardır.
Allah, Lozan diyenlerin, sayılarını ve ömürlerini artırsın inşallah.
SON OLARAK SORUYORUM;
Ey ülkücü!
Beş bin ülkücü kardeşimiz canlarını ne için sebil eylediler?
Ey ülkücü!
Şehitlerimizin arkalarından bunca ağır hakaretleri yapanlarla, daha açıkçası onların şehadetlerine ve kutsal davalarına sövenlerle bir ve beraber olmayı vicdanın nasıl kabul eder ki?