''Dini ve ahlâki yazılarımın diğer konulardaki yazılarıma oranla üçte, bazen dört bir daha az okunmuş olmasına fazlasıyla müteessir oluyorum''
Öncelikle belirtmek isterim ki;
Midesinde milletten gasp ettiği kirli lokma, seçim rüşveti makarna, bulgur veya her hangi bir haramla dolaşanların durumuyla, CÜNÜP dolaşanların arasında en küçük bir fark yoktur. Mesaiden çalmanın neticesinde alınan maaş ile yenilen lokma da diğerleri kadar haramdır!
Böyle olunca bu gibilere sormak gerek;
Midenizde haram lokma ile câmiye, mescide nasıl girebiliyorsunuz?
Midesinde haram olanların söz ve vaatlerine kanmak, oy verip desteklemek, iğrenç sözlerine alkış tutmak büyük bir cehâlet, Kur'an'dan, İslâm'dan ve insanlıktan nasipsizliktir!
Aç kalma korkusu, hastalıklı bir ruh halidir.
Hastalıklı bu ruh hali ise imâni bir zafiyetin neticesidir.
Son yıllarda bu hastalıklı ruh hali büyük bir patlama yaparak, geçmiş zamanların tüm rekorlarını alt üst etti!
Bir insan devamlı surette açlık ve geçinememe korkusu içinde devletin hazinesine el sokup, fukaranın haklarına tecâvüz ediyorsa; o insan hayatı boyunca hiç doymaz.
Bu tip insanlar;
Daima açtır,
Tamahkârdır,
Kindardır ve kıskançtır,
Huzursuz ve mutsuzdur.
KURTULUŞUN İLÂCI;
İbâdettir
Ve ibâdetin meyveleri olan;
Şükürdür
Sabırdır
Kanaattir.
Aç kalma korkusu, sadece fakirlere ve yoksullara mahsus mânevi bir hastalık olarak görülmemelidir. İmâni zâfiyet içinde olup şükür nedir bilmeyen zengin ve varlıklı insanların açlık korkuları, hem kendileri ve hem de içinde yaşadıkları toplum açısından çok daha büyük tehlikeler arz eder.
Fakir insan, açlık korkusuyla çok nadiren bir simide el uzatırken, görüldüğü üzere açgözlü medya patronları, devletle iş yapan müteahhitler ve büyük iş adamları hazineyi sırtlayıp götürüyorlar.
YA AÇ GÖZLÜ SİYASETÇİLER DİYE SORULACAK OLUR SA;
Yıllardır her şey gözlerinizin önünde cereyan etmiyor mu?
Sormaya ne gerek var!
Yatlar, katlar, tanker filoları, oğullar, damatlar, en doymayanı da hotoz başlı Müslüman kılıklı kalın tekeli jeep binen avratlar ve daha neler neler!
Siyâsilerin açgözlülüklerini ve tamahkârlıklarını dile getirmek çok zaman alır. Hem iş siyâsilere dayanınca, doğruları konuşmak siyâsi taassuba batmış, partisini din, siyâsi liderini ise mabut edinmiş dostlarımızın zorlarına gidiyor. Fazla kızdırırsak sonra cenazelerimize dahi gelmezler!
Böyleleri cenazemize gelseler ne olur ki?
Yalana- talana- harama bulaşanların,
Siyâsi lidere tapınanların şahitlikleri ne işe yarar?
Allah'ım!
Bizleri aç kalma korkusuyla başkalarının haklarına tecâvüz edenlerden eyleme.
Allah'ım!
Bizleri hakkaniyet, İslâmiyet ve insaniyetten ayırma.
Allah'ım, senden dileğimiz odur ki;
''Bizleri şükreden, sabreden ve ibâdet eden ve tevekkülü elden bırakmayan ihlâs sahibi kullarının zümresine dâhil eyle''